1.5

74 14 10
                                    

5 Nisan 2014

(Zeynep'in Anlatımı.)

"Ben senin evleneceğin adamım, bana inanmıyor musun?"  diyerek benim hizama eğildi Çınar.

Bakışlarım üzerinde olduğum bisiklet ve Çınar arasında gidip geliyordu. "Gerçekten, seni tutacağım. Hiçbir zaman bırakmam seni." Ben bırakmak zorundayım ama.

Yaklaşık 1 saat önce..

Onu yumruklayan ellerimi tutarak aşağı indirdi ve konuşmaya başladı.  "Benim kim olduğumu öğrenmek mi istiyorsun?" kafamla onu onayladım. "Ben senin abinim, kardeşim." bana mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştı.

"Ne?!" gözlerimi sonuna kadar açmış, bana abim olduğunu söyleyen kişiye bakıyordum. "Duydun işte senin abinim." diyerek göz devirdi.

"Benim bir abim yok tamam mı? Sandığın kadar saf değilim, sana inanıp 'abi' diyerek koluna atlayacak bir kız değilim." kafamı kaldırıp bende ona yaklaştım.

Gülerek kafasını iki yana salladı. Bense onun yaptığı bu harekete karşı sadece tek kaşımı kaldırmıştm. Bir anda ciddileşerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"İster inan ya da inanma. İkimiz istemesek bile kardeşiz anladın mı?" bunları ne kadar sakin bir şekilde söylemiş olsa da gözleri tam tersi ateş saçıyordu.

"Daha adını bile bilmediğim birisine inanmam ben. DNA testi yapmadan da bana yaklaşma sakın!" diyerek dişlerimin arasından tısladım.

"Berkan" sorarcasına baktım. "Adım Berkan ve bir yılan kardeşimin olduğunu bilmiyordum." dedi sırıtarak.

"Yılan mı, ne alaka?" diye sordum. "Az önce tısladın ya. Kendini nasıl tanımazsın çok ayıp." bir de dalga geçiyor. Bu benim abim olamaz. Evet, kesin kamera şakası bu. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamaz.

"Güldün eğlendin, artık gidebilirsin." diyerek gitmeye çalıştım fakat beni kolumdan çekerek eski konumuma getirince, sadece çalışmış oldum. "Bıraksana beni!"

"Daha söyleyeceklerim bitmedi." diyerek kolumu bıraktı ve konuşmasına devam etti. "Artık Çınar ile görüşmeyeceksin, bu birincisi. Babamın yanına geleceksin, iki. Babam çok hasta ölücek ve son zamanlarını seninle geçirmek istiyor, üç." benim konuşmaya başlayacağımı anlayınca "Daha sözüm bitmedi. Eğer gelmezsen Çınar ve annen ölür, bu sonuncu maddeydi."

Son söyledikleriyle gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. "N-ne? Sen ne saçmalıyorsun ya, ne öldürmesi?!" diyerek bağırdım. "Bana bağırma!" diye karşılık verdi.

"Babanın aklına ölecekken mi geldim ben!" gözümden akan yaşla, gözümü kapadım. Yanaklarımda hissettiğim hafif baskıyla gözümü açtım. Gözyaşımı silmişti. "O sadece benim babam değil, senin de baban."

"Bana telefonunu ver, şimdi gelemem seninle." itiraz edecekti ki, "Lütfen." deyince oflayarak "Tamam şimdi git. Telefon numaran bende var."

Sözünü bitirir bitirmez, Çınar'ı beklediğim yere koştum.

Şimdiki zaman...

Gözümün önünde sallanan ellerle kendime geldim. "İki saattir sana sesleniyorum Zeynep. Hadi 1 saat daha beklemeyelim." dedi gülerek.

"Ben dalmışım, tabiki inanıyorum sana." diyerek kafamı arkama çevirdim. "Hadi artık hazırım." diyerek bir ayağımı pedalin üzerine koyarak koltuğa oturdum. Sadece bir ayağımın parmak ucuyla dengemi sağlamaya çalışıyordum ve tabi ki arkamda Zeynep ile birlikte.

"Bak şimdi ben seni arkandan tutacağım tamam mı? Sakın bisiklet hareket halindeyken arkana bakma dengen bozulur." diyerek koltuğun bir kenarından tuttu. "Dört tekerlekliymiş gibi düşün." kafamla onu onaylayarak diğer ayağımı da diğer pedalin üzerine koyup çevirmeye başladım.

Dediği gibi dört tekerlekliymiş gibi düşünüyordum. Dengemi sağlamış ilerliyordum. Yan tarafımdan gelen sesle irkilsem de dengemi tekrar hemen sallamıştım. "Aferin Zeynep bak öğrendin bile." diyerek başka bir bisikletle önüme geçti Çınar.

ÖNÜME Mİ GEÇTİ?!

"Çınar neden bıraktın beni?!" diye bağırıyordum. "Ben seni bırakmadım ki." dedi ve güldü. "Ya nasıl bırakmadın önümdesin, tutmuyorsun beni." ona kızarken aynı zamanda pedal çeviriyordum.

"Bırakmadım çünkü ben hiç o koltuğu tutmamıştım Zeynep. Başından beri kendin sürüyorsun." deyince sevinçle kahkaha attım. Bu kahkahanın sonu hiç iyi sonuçlanmadı tabii ki.

i would die for you ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin