ix | film galası meselesi

1.1K 78 71
                                    

Galadan iki gün önce karmaşık bir hâldeydi. Ne giyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Ajansı tarafından evine gönderilen onlarca elbisenin arasından seçim yapamıyordu. Ama onu gergin hissettiren tek şey elbise seçimi değildi.

Aylar öncesinden yaptığı plana göre filminin galasına Jorge ile katılacaktı. Katılımcılar arasında çift olarak isimleri bile yazıyordu. İşte bugün gerekli yetkililerle konuşarak Jorge'un adını sildirmişti, telefondaki kadın eğer yanında yeni biri olacaksa bunu bugün bildirmesini istemişti.

Ve Sofia, bu teklifi Charles'a sunacaktı. Henüz yeni yarış sezonu başlamamıştı ve onunla gelmek isteyebilirdi. Öte yandan tek başına onca kameranın ve biten ilişkisi hakkındaki soruların karşısında kalmak istememişti de.

Bu gece Charles, diğer pilotlarla akşam yemeğindeydi. Zaten Sofia'ya öncesinden arayıp gelmek isteyip istemediğini sormuştu ama Sofia evde kalmayı tercih etmişti. Sonrasında onun evinde buluşmak için sözleşmişlerdi.

Charles sonrasında ona geleceği için gece boyunca alkol almadı, ayık kafayla araba kullanması gerekiyordu. Biraz gecikti çünkü sarhoş olmuş bir adet Max'i evine bırakması gerekmişti. Sarhoşken onu yalnız bırakmak hiç de mantıklı bir hareket olmazdı.

Sofia'nın apartmanına döndüğünde üzerindeki gerginliği gülümsemesiyle saklamaya çalıştı. Sofia yemekten önce onu aradığında konuşması gereken bir konu olduğunu söylemişti ve sesindeki tedirginlik hiç de hoşuna gitmemişti.

"Bunlar senin için." dedi buraya gelmeden önce uğradığı pastaneden aldığı paketleri ona uzatırken. Öylesine bir selamlaşmanın ardından içeri girerken gerginliği daha da artmıştı. "En sevdiklerimden, teşekkürler." Beklediği tepki asla bu değildi.

Onun peşinden salona doğru yürürken neler olduğunu sormamak için kendini oldukça zorladı. Koltukta yerlerini aldıklarında Sofia yüzükleriyle oynamaya başladı, Charles neden bu kadar tedirgin olduğunu anlamak için gözlerine bakıyordu ama hiçbir fikri yoktu.

"Sofia-"

"Charles-"

Sessizliği aynı anda bölmeye çalıştıklarında Charles konuşması için başıyla işaret yaptı ve bekledi. "Sana sormak istediğim bir şey var..." Sorusunu yöneltmeden hemen önceki saniyeler Charles için neredeyse kalp krizi sebebiydi. "İki gün sonra benimle film galası için New York'a gelir misin?"

Az önce zihninde art arda sıralanan senaryoların hepsi bir anda yok oldu. Bunun için mi bu kadar gergindi? "Elbette, Sofia. Telefonda bu yüzden mi sesin tedirgindi? Kabul etmem diye mi?" Gözlerini kaçırdığında cevabın evet olduğunu anladı. "Belki gelmek istemezsin, sonuçta oraya Jorge ile gidecektim."

Onun adını duyunca çenesini sıktı. Sofia'nın hayatından çıkması uzun sürecekti, zaten düğünden beri hiçbiri onunla görüşmemişti neredeyse. Sadece Carlos'a evlilik hediyesi yollamıştı kargoyla ve bu hediye Gabriela tarafından hiç hoş karşılanmadı.

"Bu bir şeyi değiştirmez, seninle her yerde olmayı kabul ederim." Her yerde ve her durumda, onunla olması yeterli.

"Teşekkürler... Ve bir sorun daha var." Bu sefer yüz ifadesi daha tatlıydı. Charles huzurla arkasına yaslanıp devam etmesi için göz kırptı. "Elbise seçemedim." Küçük bir sorun.

Konuşurken yüzünün büründüğü ifade Charles'ı güldürdü. "O işin kolay kısmı, bana ufak bir moda gösterisi yapman gerekecek."

En son lisede yapılacak bir kutlama etkinliği için kıyafet seçemediğinde sırayla tüm kıyafetlerini giyip Charles'ın fikirlerini almıştı. O zamandan beri ilk kez kıyafeti konusunda kararsızdı, tek başına karar vermeye çalışmakta hep zorlanırdı.

"Hemen şimdi, bekle beni burada." İlk elbisesini giymek üzere parmak uçlarında neredeyse koşar adımlarla odasına gitti.

Seçeneklerinden ilki olan yırtmaçlı siyah uzun straplez elbiseyi giyip geri döndüğünde Charles'ın ona olan bakışları değişti. Biliyordu, ne giyerse giysin güzel gözükecekti.

"Bunu giyersem saçımı dalgalandırırım. Belki renk katsın diye toka takabilirim saçımın kenarına. Çantam ya toka renginde ya da siyah olur. Kırmızı halıda şöyle gözükebilirim." dedi ve sanki oradaymış gibi poz verdi.

Charles gözünde o sahne canlandığında derin bir nefes aldı. "Nefes kesici." Fikrini kendinde tutamayıp aklındakileri sesli dile getirdiğini fark edince utancından dudaklarını birbirine bastırırken elini ensesine götürdü.

"Öyle mi? Sanırım bunu seçeneklerden elemeyeceğim." Charles'ın yüz ifadesine gülerken elbise içinde oldukça özgüvenli hissetti.

"Ama ben renkli bir şeyler olsun derim. Siyah harika duruyor evet, yine de renkli denemelisin bence." Ciddiyete bürünüp sanki bir modacı edasında kıyafeti incelerken Sofia'yı güldürdü. "Peki, Sayın Moda Tasarımcısı. Elimde birkaç renkli seçenek var."

Odasına dönüp aslında başından beri giymeyi düşündüğü ama emin olamadığı açık pembe tonlarındaki elbiseyi askısından çıkarttı. İnce askılı, göğüs kısmı beline kadar sıkı ve sonrası serbest inen uzun bir elbiseydi. İçinde zarif gözükeceğini düşünüyordu ama ten rengiyle uyumundan endişeliydi.

Elbisenin içinde Charles'ın yanına dönmeden önce aynanın önünde kendisine baktı ve saçlarını düzeltmeye çalıştı. Kendini bu elbiseyle kırmızı halıda yürürken hayal edince gülümsedi. Heyecanla salona döndü. Charles hayran gözlerle kendisine bakarken çocuksu heyecanıyla etrafında döndü.

"Diğerlerine gerek yok, bu senin elbisen. Tam anlamıyla bu."

Ona bakarken resmen gözlerinden kalp çıkıyordu. O an orada Carlos veya başka bir arkadaşı olsa bunu fark ederdi. "Gerçekten mi?" Parlak gözlerle koltuktan kalkıp yanına gelen Charles'a baktı. "Prenses gibi gözüküyorsun, gece boyunca herkesin gözü üzerinde olacak." Onun gözleri de öyle. Halıda yürürken asla yanından ayrılmayacak, bir şeye ihtiyacı olması durumunda yardımına koşacaktı.

İçinden gelen dürtüyü bastıramayarak kollarını Charles'ın boynuna doladı. Ani gelen temas genç adamı afallatsa da karşılık vermekte gecikmedi, dengesini sağladıktan hemen sonra onu kollarıyla sardı. "Benimle gelmeyi kabul ettiğin için, kıyafet konusunda çıkmazdan çıkmamı sağladığın için, beni iyi hissettirdiğin için teşekkür ederim." Kısacası, hayatında olduğu için ona minnettardı.

"Seninle olmama izin verdiğin teşekkür ederim."

İkisi, özeldi. Çocukluklarından beri belliydi sanki yollarının asla ayrılmayacağı. Küçükken bile Charles'ın annesi çocukları büyüdüğünde birlikte aile kursalar ne kadar mutlu olacağından bahsederdi eşine. Aralarındaki bağ sandıklarından da güçlüydü.

Charles onu asla üzmezdi, geçmişte hiç kavga ettikleri bir anı hatırlamazlardı kimse. Birbirleriyle o kadar uyumluydular ki... Sofia'nın hayallerini süslemesi gereken adam oydu. Yanlış adamları seçtikten sonra berbat hissettiği dönemlerde ona sığınmıştı.

Sadece yanlış ilişki seçimlerinde de değil, aile problemlerinden kaçmak için de onun yanına geldiği bir sürü gece olmuştu. Büyüdüğü ev ortamı pek sakin değildi. Zaten o fotoğrafı gördükten sonra kriz geçirme sebebi de tamamen travma nedenliydi. Ebeveynlerinin evliliği asla sorunsuz geçmemişti. Sonu da oldukça acı vericiydi.

"Elbisemi seçtiğimize göre... Aldığın tatlılardan yemek istiyorum." İşte gece başında görmeyi umduğu Sofia karşısındaydı. O üzerini değiştirip rahat kıyafetlerini giyerken aldığı tatlılardan ikisi için tabak hazırladı ve gecenin geri kalanını onunla geçirdi.


charles keşke hayatımda olsan

ve bir soru, charles ve sofia için mutlu bir son mu istersiniz? yoksa dram dolu mutsuz bir son mu? her ikisi için de kafamda fikir var yani baya bir ikilemdeyim...

𝒄𝒉𝒂𝒎𝒑𝒂𝒈𝒏𝒆 𝒂𝒏𝒅 𝒔𝒖𝒏𝒔𝒉𝒊𝒏𝒆.       charles leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin