Gözleri araladığında bilincini kaybettiği parke yüzeyde olmadığını fark etti. Onun yerine yumuşak yatağındaydı. Hemen yanında sırtını yatak başlığına yaslamış hâlde uyuyakalmış olan Charles duruyordu.
Sadece birkaç saniye duraksamak neler olduğunu hatırlaması için yetmişti. Uzun zamanın ardından tekrar atak geçirmişti, bulanık da olsa Charles'ı aradığını anımsıyordu. Ne konuştukları pek zihninde değildi. Hatırladığı son şey kapıdan duyduğu boğuk seslerdi.
Yavaşça doğrulduğunda başındaki ağrı yüzünü ekşitmesine sebep oldu. Sanki içinde kilolarca ağırlık vardı ve başını dik tutmak için bile oldukça efor sarf ediyordu.
"Charles." Onu nazikçe uyandırmak istemişti. Adını duyan Charles zaten hafif olan uykusundan neredeyse sıçrayarak uyandı, yüzünde panik ifadesi vardı.
"Sakin ol," dedi içgüdüsel olarak elini onun yanağına koyarken. Göz altlarında oluşan torbalar kendini az da olsa belli ediyordu. "göz altların morarmış. Uyumadın mı?"
Sofia uykusunda sayıklarken nasıl uyuyabilirdi? Her an bir şeye ihtiyacı olabileceğini düşündüğü için ayakta kalmaya çalışmıştı. Gün doğumuna yakın gözleri daha fazla dayanamamıştı ve sadece iki saat uyuyabilmişti.
"Seninle ilgileniyordum." Uykusuzluktan sersem gibiydi. Yanağındaki elin varlığını bile birkaç saniye sonra idrak edebilmişti. Onun tüy gibi hafif dokunuşunun altında kendini ona bırakmak istiyordu.
"Özür dilerim, o an başka birini arayamadım."
Suçluluk duygusuyla alt dudağını dişledi. Elini ondan çekip kendi kabuğuna çekilmeye çalıştığında bu sefer Charles ondan uzaklaşmasına izin vermedi. "Özür dilemen gerekmiyor. Senin için her zaman buradayım, iyi olacaksan birçok fedakârlık yapabilirim."
"Benim için uğraşıyorsun," dedi gözlerini kaçırırken. Düşüncesini sesli dile getirmekten emin değildi ama kendisine saklamadı. Şüphesiz Charles'ın duymak istediği de buydu. "bazen ondan bile daha çok."
Ondan diye bahsettiği kişi adını bile anmak istemediği Jorge'tu. İlişkilerinde her zaman ilgili olduğuna, onu sevdiğine inanmıştı ama Jorge tek bir hareketiyle her şeyi bitirmişti. Sofia'nın ikisine olan inancını yerle bir etmişti.
"Çocukluğumuzdan beri beraberiz, seni neyin mutlu edip etmediğini, neye sinirlendiğini, gergin olduğunda nasıl rahatlayabileceğini ve daha birçok şeyi biliyorum."
"İyi ki varsın." deyiverdi bir anda gözleri parlarken. Ona kendini bu kadar önemli biri gibi hissettirmeyi nasıl başarıyordu? Sanki Charles'ın dünyasının merkezinde o vardı, evet. Tanımlayabilecek cümle böyle.
Gülümseyerek karşılık verdi ona. Bu gülümsemenin altında yatan duygu ağırdı. Ondan aldığı iyi ki varsın cümlesi sebebiyle mutluydu, bir yanı da buruktu çünkü söylediklerinin altında dostça anlamdan başka bir şey yoktu.
"Sana kahvaltı hazırlayayım, ağrı kesici de getiririm." dedi Charles anın duygusundan uzaklaşmak için. Yorgundu ama gücünün sınırlarını zorlayacaktı.
"Kendim halledebilirim. Senin de dinlenmen gerekiyor."
Onu durdurdu. Kalkmaya yeltendiğinde engellemek için elini tutmuştu. Yapmaması gerektiğini bilse de suçluluk duygusunu yaşıyordu, böyle yorgun olmasının sebebi elbette kendisiydi ama gereksiz bir suçluluk duygusuydu. Atak hâlinde onu arayabilmesi bile gayet zor olmuştu.
"Bu yorgunlukla araba kullanmamalısın, burada dinlen. Daha sonra istersen gidebilirsin."
Pek ısrar edebilecek durumda değildi. İmkânı olsa hemen burada uyumaya devam edebilirdi, gecenin yorgunluğu hâlâ gözlerine baskı yapıyordu.
"Emin misin?"
Her an ona ihtiyacı olabilecekmiş gibi hissediyordu. Çocukluklarından gelen koruma içgüdüsünden vazgeçemiyordu.
Sanki bir an bile gözünü ayırsa biri onu kıracak, elinde kırık parçalarla kalmasına sebep olacak gibiydi.
"Sana minnettarım, izin ver biraz da ben seninle ilgileneyim."
Uykulu bir şekilde başını sallamasının ardından yataktan kalktı ve dengesini sağlamayı başardığında yorganı onun için kaldırdı. Kendi yatağında yatmasına izin veriyordu, bu samimiyete çoktan erişmişlerdi.
"İçim rahat etmeyecek-"
"Şşş, uyku vakti Perceval." En sevdiği ismiyle ona seslendiğinde kısa bir süre de olsa çocukluklarına dönüyordu ve bu onu huzurlu hissettiriyordu. Aynı şey Charles için de geçerliydi. Bu isimle seslenilmesini seslenen Sofia ise seviyordu.
İhtiyacı olan uykuya dalması uzun sürmedi. Odanın her yerinde Sofia'nın kokusu vardı, ona lotus çiçekleriyle dolu bir bahçede dolaşıyormuş gibi hissettiren koku huzurla uyku evresine geçmesini sağlamıştı.
Sofia mutfağa geçtiğinde önce ağrı kesici içmek için güçsüz elleriyle bir bardak su doldurmaya çalıştı. Tezgâhtan destek alarak birkaç dakika bekledi, gözleri kapalıydı ve o an tek istediği baş ağrısının dinmesiydi.
İkisi için omlet hazırladı. Çeşitli peynirler, reçel, bal ve daha birçok kahvaltılıkla masayı donattı. Dolaptan taze sıkılmış portakal suyunu da alıp bardaklara doldurduktan sonra baş ağrısı daha iyiydi.
Onu uyandırmak için geri döndüğünde yanına çöktü ve bir süre onu izledi. Charles, şüphesiz hayatına girmiş en iyi kişiydi. En masum, en güvenilir, yanında en çok huzur bulduğu kişi. İkisi arasında özel bir şeyler olduğunu biliyordu. Sadece buna aşk adını vermiyordu, dünya üzerindeki en iyi iki arkadaş olduklarını düşünüyordu.
"...Charles..." Elini saçında gezdirdi. Dağınık, hafif uzun saçları ona oldukça yakışıyordu. Uykulu mırıldanışını duyunca gülümsedi. Charles sanki dokunuşunu hissetmişçesine hafifçe gülümsemişti. Uyuduğuna emin olduğundan uykusunda aldığı bu gülümseme tatlıydı.
"Kahvaltı hazırladım, bir şeyler yiyelim. Sonra istersen dinlenirsin."
Omletleri pişirmemiş olsa uyumasına izin verebilirdi. O bu kadar tatlı uyurken uykusunu bölmeye çalışmaktan küçük bir pişmanlık duymaya başlamıştı.
"Uykuyu kahvaltıya tercih edebilirim." diye neredeyse anlaşılmayacak bir cümle kurdu. Sofia hafifçe güldü ve onu bu sefer biraz daha sert bir şekilde dürttü.
"Kalkmalısın, Perceval."
Gözlerini araladı, uyandığı ilk an aşık olduğu gözleri görmek hep hayal ettiği bir andı. Bunun tadını çıkartmak için bir süre durdu. Kısık gözlerle onu izledi ve Sofia'nın gülümsemesini aklına kazıdı bir kez daha.
"Ayrıca, en sevdiğin tatlıdan da var." İşte bu Charles'ı kaldırmak için yeterdi. Çocukça bir heyecanla mutfağa giderken Sofia hemen arkasından onu takip etti.
▫
ben charles'a vurulmuşum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒄𝒉𝒂𝒎𝒑𝒂𝒈𝒏𝒆 𝒂𝒏𝒅 𝒔𝒖𝒏𝒔𝒉𝒊𝒏𝒆. charles leclerc
أدب الهواة❛ and all at once, you are the one i have been waiting for king of my heart, body and soul, ooh whoa ❜ ❛ ♡ ─── 𝒄𝒉𝒂𝒓𝒍𝒆𝒔 𝒍𝒆𝒄𝒍𝒆𝒓𝒄 . . . 💌 𝟮𝟬𝟮𝟯 ﹙☆﹚ 𝗮𝗺𝗼𝗿𝗱𝗲𝗺𝗮𝗿𝗶𝗽𝗼𝘀𝗮𝗮