Sabah gözlerimi yine annemin bağırışı ile açtım. Annem normalde çalışıyordu, ama tatil günlerinde erkenden kalkıp bağırarak ev halkını uyandırdı.
"Işık! , Mina! Kalkın" dedi annem. Kendisi asla iş yapmaz her zaman bizi kaldırdı. Ben ne kadar huzur bozulmasın diye sussamda,
Işık benim tam tersimdi. Anneme sürekli cevap verir, kavga eder, elinden geldiğince ezdirmezdi kendisini.
Ben yine her zamanki gibi kavga çıkmasın diye kalkarken ışıkla annem çoktan tartışmaya başlamıştı.
Mutfağa gittim ve çay kattıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Annem her zamanki gibi ışıkla baş edemeyip babama şikayet etmeye başlamıştı.
Ne olur bir mucize olsun ve kurtulayım şu evden.
Işık'ın annemle ve babamla olan tartışması bitmiş ve beş karış suratla yanıma gelmişti.
Kahvaltımızı ettikten sonra, hızla ışıkla evin işini kavga dövüş yaptık ve dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladık.
Işıkla ben çok zıt insanlardık tip olarak ne kadar benzesekte, huy olarak o kadar uzaktik birbirimize.
Mesala ben ne kadar titiz isen, ışık o kadar pasaklıydı.
Ben ne kadar suskunsam, ışık o kadar konuşkandı.
Üzerimizi hızla giyindik ve dışarıya çıktık. Annemden o kadar bıkmıştık ki.
Her şeyde üzerimize gelen annemden
Her şeyle anneme arka çıkan babamdan gerçekten çok fazla bıkmıştık.
Ama anne ve baba'ydı onlar bizim üzerimizde hakları vardı. Bizi onlar büyütmüştü.
Ben ve ışık bu konuda'da farklı'ydı. Ben ne kadar üzerimizde hakları olduğunu düşünsem de, ışık o kadar olmadığını düşünüyordu.
Yanlıştı ama ne kadar konuşursak konuşalım hiç fikri değişmedi. "Nereye gidicez abla" dedi ışık heyecanlı heyecanlı.
Hep evdeydi ama çok nadir dışarı çıkardı. Bundada tabiki 'anne'min parmağı vardı.
Işıkta bende çok güzel olmuştuk. Önce AVM'ye gidip sınamaya gidip film izlicektik daha sonra kitap almaya gidicektik.
Işıkta bende tam bir kitap kurdu'yduk.
( Mina'nın giydiği)