Son

124 21 66
                                    

Yılın son ayının bitmesine iki gün kala Kore'de gökyüzü oldukça hareketliydi. Bulutlar sesli bir gök gürültüsünün ardından oldukça şiddetli bir şekilde yağmur damlalarını bıraktı yere. Sanki onlardan kurtulmak istiyormuş gibi.

Yağmur damlalarının camına vurduğu sesi işitince oturduğu yerden çiçeklerin arkasındaki cama baktı usulca. Uzun zaman sonra yağmur, Kore'de bu kadar şiddetli bir şekilde yağıyordu ama aksine Taehyung'un ağlaması uzun zamandır bugünkü kadar yorucu ve can yakıcıydı. Havanın da bugün ona eşlik etmek istediğini düşündü içten içe.

Şiddetli bir gök gürültüsü duyuldu tekrardan. Kararmak üzere olan hava gökyüzünü pembe bir renk ile boyamıştı. Taehyung gözlerini kapattı. Yağmurlu havaları seven sevgilisi aklına geldi; sanki bir an bile aklından çıkıyormuş gibi.

"Yoruldum," dedi kendi kendine. 28 Aralık 2020'den beri kendi kendine konuşurdu genelde. İnsanların onu dinleyecek kadar boş vakti olmazdı ya da genelde acıklı şeyler konuşmak istemezlerdi. Taehyung da kendi kendine konuşur olmuştu.

"Eğer yanımda bir yerlerdeysen sevgilim," Gözlerinden akan yaş dudağına değince elinin tersiyle sildi. "Bu sefer duyma beni, dinleme bugün. İlk defa ölüme bu kadar yakın hissediyorum kendimi. Özür dilerim sevgilim." Gözlerini açıp karşısında duran, yıllardır açmadığı televizyonun siyah ekranına baktı.

Yaşlar gözlerinden dışarıdaki yağmur kadar hızlı akmaya başlamışlardı. Bugün her ikisi de evlerinden kurtulmak istiyorlardı adeta. Sevgilisinin, onun mutlu olmasını istediğini tahmin edebiliyordu ama yapamıyordu. İçinden gelmiyordu anlık bile olsa gülümsemek. Hayat ondan sadece sevdiği kadını değil, her şeyini almıştı.

Ayağa kalktı. Mutfağa ilerledi önce. Adımları yavaş, kalbi ise bir an önce sevdiği kadına buluşmanın özlemi ile hızlı hızlı atıyordu. Belki de birkaç dakika sonra durmak, otuz yıllık görevini sonlandırmak için bu kadar heyecanlıydı. Yıllardır hatrına kan pompaladığı kadına kavuşmak için bu kadar istiyordu durmayı; ölümün nasıl bir şey olduğunu bilmese bile.

Yeterince keskin olduğunu düşündüğü bir bıçak aldı eline. Kalbini dinlemeye devam ederek sadece Jisoo'nun fotoğrafları ile doldurduğu odaya girdi. Kimse bilmezdi bu odayı, ona özeldi bir tek. Adımlarını odanın ortasındaki masaya yönlendirdi. Bıçağı bırakıp yerine Jisoo'nun fotoğrafını aldı.

Taehyung'un kamerası için poz vermiş, dudaklarını hafifçe aralayarak gülümsüyordu. Belki de bu kadar erken Tanrının yanına gideceğini hissetmişti. Belki de bu yüzden adamın onun fotoğrafını çekmesini isterdi sürekli. Gittiğinde kendinden birkaç hatıra kaldın diye.

Her bir ayrıntısını dikkatle inceledi fotoğrafın. Dudaklarına yaklaştırdı ve sevdiği kadını gerçekten öpüyormuş gibi uzunca öptü fotoğrafı. Kapanan gözleri arasından yaşlar akmaya devam ediyordu. Dudaklarından uzaklaştırdı yaşlardan dolayı ıslanan fotoğrafı.

Tek bir fotoğrafa bakmayı kesip odanın ortasında iplere asılı hâlde duran fotoğraflara çevirdi gözlerini. Elindeki fotoğrafı masaya geri bırakıp bıçağı aldı. Adımları odanın içinde dolaştı. Son kez baktığını bilerek baktı fotoğraflara. Bazılarından sevgilisinin yüzünü okşadı. Bu basit hareketi gerçekten yapamadığını fark etti. Yıllardır sevgilisini fotoğraflardan, çiçeklerin yapraklarından sevdiğini fark etti. İlk defa her şeyin farkına bu kadar varmıştı ve gerçekler canını yakmıştı bir kez daha.

Odanın sonuna geldiğinde yere baktı. Sevgilisini hatırlattığı için aldığı birkaç çiçek kendi köşelerinde solup gitmişlerdi. Ama buradakilerin aksine salonda, camın önünde duran birkaç çiçek ilk günkü gibi canlı duruyorlardı. Ondan geriye kalan sayılı şeylerden olduğu için o çiçeklere gözü gibi bakmıştı.

Disfruto | vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin