"Mutfağımızın komutanı Dilan hanım, kızları Havin ve Songül."
Dizdar hanım elini Dilan hanımın sırtına koyarak güven ve gurur duyduğunu belirttiği gülümsemesi ile tanıtmış. Daha sonra yanımda duran Havin' i ve daha sonra tezgaha sırtını dayamış kardeşine neredeyse hiç benzemeyen Songül' ü göstermişti. Gözleri kısık kızın enerjisi de Havin ile farklıydı anlaşılan.
Hepsine teker teker bakarak "Memnun oldum. Benim adım da Hazal" dedim sertliğini kaybeden sesimin içe dönük tonuyla konuştuğumda.
Bana sırasıyla birkaç soru sormuşlar ve ben de Dizdar hanıma anlattıklarımı tekrar etmiştim. Ağzımdan çıkan her kelimeyi cımbızla seçiyor Kübra' nın bana anlattıklarını aklımda süzgeçten geçirip cevap veriyordum. Sonuç olarak kimsesiz, yalnız, okumak için kalacak ve çalışacak güvenli bir yer arayan zavallı bir kızdım.
Sorulara cevap verirken Dilan hanımın Mardin' e has yemeklerden birini önüme koymasıyla mahçup oldum ve teşekkür ederek iyice yerime sindim.
"Ye kızım sabah sabah yoldan gelmişsin açsındır."
Hepsi bana öyle bakıyordu ki sanki içimi görmek ister gibi gözleriyle bütün yüzümü inceliyor her hareketimi takip ediyorlardı. Önüm de bekleyen yemeğe daha fazla ihanet etmeden bir kaşık aldım. Şuan onların bakışları benim minik borazanımdan önemli değildi iki gündür doğru dürüst yemek yememiştim.
"Maşallah kızım sen ne kadar güzelsin. Görenin bir daha bakacağı baktıkça bıkmayacağı parıldayan ışıldayan bir altın gibisin."
Dilan hanımın iltifatları ile yediğim lokmalar boğazım da zor geçmişti. Bana değen her gözün içinde bunu destekleyen parıltıları görünce utanmanın nirvanasına çıkmıştım. Sadece Songül' ün gözlerinde alışık olduğum ve tanıdığım kıskançlık parıltılarını görüyordum.
Yemek ve soru faslı bittiği gibi iki kız kardeş bana konağı gezdirmeye başlamıştı . Ne zaman temizlik yapıldığını nasıl yapıldığını hangi gün kiler ve mutfak ile ilgileneceğini kimlerin hizmetini yapabileceğimi nereye girip giremeyeceğimi hepsinj anlatmış durmuşlardı. Çalışma odası ve evin bekar üç oğlu evde olduğunda odalarına girmemem konusunda uyarılmıştım. Genellikle anneleri yada Dilan hanım hizmetlerin de bulunuyorlarmış. Ama bunlar dışında yemek ve diğer istekler için gidebilirmişim. Burası Mardin' di kültürü ve bakış açıları batıdan oldukça farklıydı.
Evin kuzey kanadında büyük misafir odaları avluya bakan kısımda ise diğer odalar bulunmaktaydı. Üç katlı konağın en üst katında evin büyük oğlunun yatak odasını buluyordu. Havin ve Songül dediğine göreinsanlar arasında yakın zamanda amcasının kızı ile evleneceği konuşuluyordu. Ama bu çatı altında hiçbir zaman böyle bir konu ne açılmış ne de konuşulmuştu.
Ciwan' ın evin büyük oğlu olduğunu öğrendiğimde sabahki kaza ve tartışmamız gözlerim önünde cereyan etti. Asabi ve sinirli bir adamdı ama en çok hadisizdi. Kalp kırmak üzerine eğitim almış gibiydi. Bir kadın nasıl sevebilirdi ki böyle bir adamı?
Yeniden alevlenen öfkem ile indiğimiz merdivenleri döverek inmem kızların dikkatini çekmiş ve soru soran bakışlarıyla abluka altına alınmıştım. Ne bu öfke dercesine bakışlarını ayağımda ki terliklerin içinde parmaklarımın kaymasına sinir oluşumla geçiştirdim.
Havin üst kattaki oturma alanlarını Songül ise aşağı katta bulunan salon ve banyoları temizleyeceği için ikisine de sırasıyla uğramış bir şeyler öğrenmiştim. Her köşeyi didik didik temizlenmiş yerleştirilmişti. İşin bir ucunda tutmak istediğim her an çamaşır suyunun kokusuyla midem ağzıma geliyor parmak uçlarım içinde yanıyordu. Hayatım boyunca hiç temizlik yapmayan ben her gün elimi çamaşır suyuna sokmak için kaçmıştım özgürlüğüme bedel olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Rüyası
Roman d'amourKayıplarına rağmen hayatına sevdikleriyle devam eden Fırat ın kızı Hazal'ı bekleyen kabus daha yeni başlıyordu. Yaşadığı onca acıyı gömdüğünde daha yedi yaşında bir çocuktu. Şimdi yirmi yaşında genç bir kız olduğunda yine acılarını gömmek zorunday...