Günün ilk ışıkları Minho'nun yüzünü bir elmasmışcasına parlatırken gözlerini araladı Minho. Son bir kaç gün olduğu gibi mutlu uyanmıştı yine. Yüzünü güzelce yıkayıp aynada kendine baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme ve gözlerinde de minik bir parıltı vardı sanki. Kendine geri geliyormuş gibi hissediyordu.
Yeğenine söz verdiğinden hemen mutfakta işe koyulmaya başladı. Son bir kaç gündür onunla olan ilişkileri de iyiydi. Ne kadar inkar etse de Changbin onun tekrar canlanmasını sağlamıştı.
Elindeki yumurta tabağını Masaya bıraktığında çaldı kapı. Ellerini üstündeki önlüğe silip kapıya doğru ilerledi. Changbin'i görmesiyle yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Aynı şey Changbin için de geçerliydi. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle "Günaydın!" Dedi neşeyle ve ayakkabılarını çıkardı.
Minho hemen kapının önünden çekilip yeğenine yol açarken "Günaydın Changbin! Tam da kahvaltı hazırlamıştım." Dedi onu daha fazla mutlu etmek için.
Changbin'i gözleri sevinçle büyüdü. "Çok iyi! Çok seviyorum amca seni ya!" Diyerek amcasına sarıldı ve koşturarak mutfağa girdi. Minho amcasının kahvaltılarını çok sever olmuştu.
Masaya neredeyse saldıracak olan Changbin'e bakıp güldü Minho. "Hyunjin bir şey demiyor mu senin sürekli buraya gelmene?" Diye sordu istemsizce.
Omuz silkip kendi yumurtasını tabağına alırken konuştu Changbin. "Benim babiş benden kurtulmak istiyor zaten. Bir şey olmaz."
Minho'nun kaşları hafifçe çatılırken "Deme öyle, seviyor seni." Dedi. İster istemez de evlerinde neler yaşandığını merak ediyordu. Changbin'i biraz biraz tanımaya başlıyordu ve aile konusunda pek mutlu olmadığını fark etmişti.
"Tabi tabi." Diyerek geçiştirdi onu Changbin. Eline çikolata kremasını alırken "Ee napıyorsun bugün? İzin günün sonuçta gezmek tozmak lazım." Diye sordu konuyu değiştirmek için.
Bu soruyla birlikte masaya oturdu Minho. Karn bir anda kasılmıştı sanki. "Abimle buluşacağım." Dedi durgunca. Uzun zamandır birbirlerinin yüzlerini görmemişlerdi ve şimdi konuşacakları konu onu fazlasıyla geriyordu.
Changbin'in cümleleriyle düşüncelerinden sıyrıldı. "Tüh be, ben de lunaparka gitmeyi teklif edecektim."
Hafifi bir gülümsemeyle "Üzgünüm Changbin ama bu önemli. Başka bir zaman gideriz birlikte." Diyerek reddetti yeğenini.
Konu Changbin'in kafasını sallamasıyla kapanırken Minho düşünceli bir şekilde yeğenini izliyordu. Onun yaşlarındayken Seungmin'le sevgili olduğunu hatırlayınca yüzünde muzip bir sırıtma oluştu. "Ee bir şeyler var mı bakalım sende?" Diye sordu cilveli bir tonda.
Changbin'in direkt yanakları al al olurken "Yanii var gibi..." Diye mırıldandı.
Bu Minho'nun gözleri parıl parıl olurken gülümsemesi büyümüştü. "Vay! Kimmiş bakalım bu şanslı kişi?" Diye sordu meraklı meraklı.
Changbin daha fazla utanırken amcasına güvendiği için anlatmaya başladı. "Okuldan bir kız. İsmi Chaewon ve çook güzel biri. Hem kişilik olarak hem de tip olarak. Arada okul çıkışı birlikte parka gidiyoruz ve hiç bıkmadan beni dinliyor biliyor musun? Böyle çok farklı biri. Nasıl anlatsam hiç bilmiyorum. Onu anlatmaya kelimeler yetmiyor."
Minho duyduğu cümlelerle imalı sesler çıkartıp "Sen çoktan abayı yakmışsın belli ki." Dedi. Changbin hiç şüphesiz amcasını ilk defa bu kadar heyecanlı görüyordu.
Yine de bu heyecan ona yansımadı. "Keşke o da bana abayı yaksa..." Diye mırıldanıp iç çekti.
Minho'nun kaşları bu cümleyle çatılırken "Bu da ne demek?" Diye sordu şaşkınca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Family °Seungho°✓
FanficMinho, Seungmin ile olan çalkantılı evliliğini kurtarmak ister