Koltuğa kıvrılmış bir şekilde yatan bedeni gördüğünde iç çekti Hyunjin. Arkadaşı bu yaşadıklarının hiçbirini hak etmiyordu. Diğer yandan Seungmin'i de anlamaya çalışıyordu. Bir haftada değişemeyeceğine göre sakladığı bir şeyler vardı. Bunu Minho için çözmeye çalışacaktı.
Koltuğa yaklaşıp elini arkadaşının omzuna koydu. "Minho, uyuyor musun?" Diye sordu sessizce. Herhangi bir ses duyamayınca uyuduğunu düşünüp elini geri çekti. Tam geri dönüp battaniye almaya giderken ise burun çekme sesini duydu. Bu olduğu yere çakılmasını sağlarken sadece kafasını çevirip Minho'ya baktı. Bedeni hafif hafif sarsılıyordu.
Derin bir nefes verip omuzlarını düşürdü. Eli boş kalmışlığın hissiyle diğer koluna giderken "Benimle konuşmak istemiyor olabilirsin ama böyle yaparak kendine ve bebeğine zarar verirsin sadece." Dedi seslice. Sonra ona biraz daha yaklaşıp başında bekledi. "Yaşadıklarının ne kadar zor olduğunu bilemem ama seni anlamaya çalışırım lütfen bana cevap ver."
Bir süre sessizce cevap vermesini bekledi Hyunjin. Ama Minho dönmemeye kararlıymış gibi koltukla bütünleşmişti. Fakat içten içe onunla konuşmak istediğini de biliyordu. Çünkü konuşabileceği kimsesi yoktu. Artık bazı şeyleri Jisung'a anlatmaktan çekiniyordu ve Changbin de ne kadar inkar etse de daha bir çocuktu. Yetişkinlerin saçma sapan dertlerini duymayı hak etmiyordu.
Bir cesaretle kafasını kaldırdı ve Hyunjin'in endişeli suratına sulu gözlerini dikti. "Neden-neden istediğim hiçbir şey olmuyor?" Diye sordu burnunu çekip. Kelimeler sanki birbirine dolanıp dilini kitlemiş gibi tıkandı biraz. Elleri sinirin ve bolca hüznün etkisiyle tirtir titriyordu.
Yattığı yerden kalkıp yüzünü elleriyle silmeye çalışırken yanına oturdu Hyunjin. Minho'nun ağlamaktan ne kadar nefret ettiğini elbette o da biliyordu. Bu yüzden yüzüne zarar vermesine izin vermeden ellerini tuttu. Minho'nun gözleri yine Hyunjin'le buluşurken kendini tutmayı bırakıp konuşmaya başladı. "Önce- önce güzel bir işim olsun istedim. İnsanlar ismimi duysun, benimle gurur duysunlar istedim. Olmadı. Mutlu bir ailem olsun istedim. Önce elimde olanı kaybettim sonra da Seungmin'i. Söylesene suçum ne benim? Ne yaptım da bunları çekiyorum?"
Hıçkırarak durup Hyunjin'in omzuna kafasını yasladığında artık Hyunjin'in gözleri de dolu doluydu. Minho'nun ellerini tutmayı bırakıp saçlarını okşamaya başlarken Minho da onun tişörtüne tutundu. Yutkunup dudaklarını araladı Hyunjin. "Ben- ne diyeceğimi bilmiyorum gerçekten. Sadece Seungmin'in aptallıkları yüzünden bu hale gelmen beni deli ediyor. O böyle değildi. Siz böyle değildiniz. Ne oldu size böyle?"
Bu sefer daha sakin bir şekilde yüzünü silerken cevap verdi Minho mırıldanarak. "Sevgi bitti her şey gitti."
Kafasını iki yana salladı Hyunjin. Gece onları dinlemese belki Minho gibi düşünürdü ama hayır. O gerçekleri biliyordu. Bu yüzden kendinden emin bir şekilde araladı dudaklarını. "Hayır Minho, Seungmin hala seni seviyor. Geceleri Changbin'le planlar yapıp seni mutlu etmeye çalışıyordu."
Duyduğuyla şaşkınca Hyunjin'in omzundan kalktı Minho. Bu geceleri koltukta uyumasına rağmen yatağında kalkmasını, torba torba meyveleri çok iyi açıklıyordu. Artık Changbin'in aniden onunla takılmaya başlamadı da anlam kazanmıştı.
Hepsi Seungmin'in planıydı.
Nedense daha çok kırılmıştı Minho'nun kalbi. Gerçekten bu kadar mı görmek istemiyordu onu? Önemsiyorsa neden karşısına çıkmıyordu? Bu kadar mı korkaktı? Omuzlarını düşürüp geri yaslandı Hyunjin'e. "Ne fark eder ki? Kendisi gelmedikten sonra..."
Minho'nun yüzündeki anlık duygu değişimlerini fark etmişti Hyunjin. Kim bilir neler düşünüyordu şu an. Fakat üstüne gitmek istemedi. Burnundan bir nefes bırakıp "Sanırım haklısın." Diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Family °Seungho°✓
FanfictionMinho, Seungmin ile olan çalkantılı evliliğini kurtarmak ister