Özel Yemek

14 0 0
                                    

Evdekilerin dün akşam dışarı çıktığımdan haberi yoktu bu yüzden takside sürekli eve nasıl gireceğimi düşünmüştüm.  Taksiden indim, giriş kapısına yöneldim ve  güvenlikle biraz bakıştıktan sonra gülüp kafamı günaydın dercesine salladım. Oda aynı tepkiyi verince odama çıktım.

Saat sabahın 7'si olduğundan etrafta kimse yoktu. Üstüme pijamalarımı geçirip biraz uyudum.
Saat 9 gibi yine annemin "Kalk Duru! Yeter artık bu evin kuralları var ona göre hareket et. "diye çemkirmesiyle uyandım.
"Sakın pijamayla gelme masaya pasaklı "diye de ekledi.
"ayıp ya dediğine bak" deyip gözlerimi devirdim. Annem de sırıtıp odamdan çıktı.
Daha sonra dolabımda göz gezdirdim  en sonunda  beyaz bir üstü,  çoğunlukla giydiğim siyah eteğimi ve üstüme de deri ceketimi giydim.

Aşağıya indiğimde dedem baş köşede annem ve Mayıs yan yana masada beni bekliyorlardı. Bende Mayıs'ın yanına oturdum. Ardından servis yapmaya başladılar.

Dedem bir kaç kere öksürdükten sonra "Duru belki haberin vardır aksam çok yakın bir arkadaşımın ailesiyle birlikte yemek yiyeceğiz ve burada konaklayacaklar. Akşam yemeğe senin de katılmanı istiyorum." dedi. Ağzımda ekmek olduğundan dolayı gülümseyip başımı onaylarcasına salladım

Kahvaltımızı yaptıktan sonra genellikle ailedeki hiç kimseyi akşama kadar göremezdim. Bu nedenle evi gezmenin iyi bir fikir olduğuna karar verdim. Malikane 4 kattan oluşuyordu. En üst katta benim odam vardı o katta sadece 1 tane tuvalet ve çamaşır odası vardı.
3. Katta bir sürü banyo annemin, kardeşimin ve dedemin odaları bir de bazı kapalı kapılar vardı.
Evi pek benimsemediğimden dolayı odalara girmiyordum sadece koridorlarda yürüyordum.

Zemin katta ise aşırı modern bir mutfak, ihtişamlı yemek masası, salon ve misafir odaları bulunuyordu.
Yerin altına daha önce hiç inmemiştim büyük bir ihtimal hizmetlilerin odası falan vardır diye düşünüyordum ama hiç düşünmediğim türden bir yerdi. İçeri adım attığım gibi adeta küçük dilimi yuttum.
Bir sürü masa vardı. bu masalar türlü türlü kumar oyununa elverişli masalarla doluydu. Kumar masaları dışında  bilardo masaları da vardı  duvarlar yeşildi ve kocaman bir barı vardı. Gerçekten çok garipti. Niye bu evde böyle bir yer vardı ki? En iyisi bu odadan çıkıp salonda cici kız gibi oturmaktı.
Hemen 2. kata çıkıp Mayısın odasına yöneldim.
"Mayıs Mayıs ne gördüm alt kata kumarhane kurmuşlar!" diye büyük bir heyecanla  bağırdım. Mayıs bana gülüp "biliyorum" dedi.
"Ne biliyordun ve bana anlatmadın mı? "
"Önemli bir bilgi değil ki dedemin uğrayanı çok oluyor. Arada oynuyorlar öyle" dedi sırıtmasına
alıkoyamayarak 'komik mi?' anlamında ona bakarken karnını cimcikliyordum. Gülme krizine girdikten sonra onu orda bırakıp gittim.
Tam odama gidecekken annem önüme çıkıp "Duru akşam için elbise bakmaya gideceğiz hemen çıkalım" deyip kolumdan tuttuğu gibi beni sürüklemeye başladı 

Ne ara arabaya binip geldiğimizi hatırlamıyorum ama gözlerimi açtığımda ünlü bir markanın mağazasının önündeydik. İçeri girdik annem hemen reyonlara saldırdı. Eliyle kıyafetleri yoklayıp aralarından bir kaç tanesini seçip mağaza görevlisine veriyordu.

"Hadi duru bir şeyler bak!" diye bağırdı.
Reyonlara bakmaya başladım mağaza görevlisi "Yardımcı olabileceğim bir şey var mı hanımefendi?" dedi kafamı hayır anlamında sallayıp gülümsedim. Tam o sırada gözüme bir elbise takıldı. Bütün bu karmaşanın içinde bana bakıyordu adeta.

İşte o elbise
Mağaza görevlisine bunu alacağımı söyledim hemen paketlediler o sırada annem elbiselerin içinden bir tanesini seçmeye çalışıyordu.
"Anne hadi gel."
"Geldim."
Elbiselerinizi alıp malikaneye döndük.
Evde yoğun bir telaşe vardı. Ben geldiğimden beri vardı bu telaşe ama bu sefer daha yoğundu.
Hemen gidip üstümüzü giyindik.
Mayıs beyaz kısa bir elbise giyindi.
Annem ise lacivert şık uzun bir abiyemsi elbise giyinmişti
Dedem de oldukça özenliydi bugün için.
Kapının önüne doğru sıralanıp onları beklemeye başladık.
Mayısa kimlerin geleceğini bilip bilmediğini sordum "Karapara ailesi biliyorsundur" dedi.
Çok şaşırdım. Bu kadarını beklemiyordum. Boran Karapara'yı görecektim hem de canlı. Herhalde bütün kızların hayalı falandır benim içine düştüğüm durum.
Zaten gerilen ben zilin çalmasıyla daha da gerildim.
Hizmetlerden biri kapıyı açtı ve onu karsımda gördüm.
Hayır ben diğer kızlar gibi Boran'a aşık değildim sadece bu kadar ünlü birinin evimizde olmasına şaşırıyorum.
Dedem hoş geldiniz iyi ki geldiniz diye bir karşılama yaptı. Onları içeri geçirdikten sonra arkalarından biz de salona gittik. Havadan sudan sohbet ettiler. Gerçekten de yakışıklı çocuktu Boran.

Dedem "Hadi o zaman yemeğe oturalım" dediğinde herkes yemek odasına ilerledi. Yemek odasında masayı donatmışlardı. O kadar çok seçenek vardı ki hangisini yiyeceğimi bilemedim.

Dedem "Sizin çocuklar da çok büyümüş Serkan." dedi. Boranın babası olan adamın Serkan olduğunu anlayıp tabağıma döndüm
'Serkan; Boran, Ela, Deniz ve Rüzgarın babası' diye geçirdim içimden.
Ela aralarında en büyük olandı, Deniz ise en küçükleri. Rüzgar Boran'dan sonra ki çocuktu.

Serkan "tabii çok hızlı büyüyorlar" deyince dedemle gülüştüler.

Aile büyükleri birbiriyle sürekli bir sohbet içerisindeyken sakince yemeklerimizi yiyorduk ta ki  aniden bir silah sesi duyulana kadar.

Aşkın Şarabı:KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin