1 ; Pamuk şeker,

2.7K 233 365
                                    

Tarih alabilir miyim?

20 Aralık 2022

"Başınız sağ olsun."

Jisung bir köşede bacaklarını karnına çekmiş kucağında 2 yaşındaki kızı Dohwa ile oturuyordu, ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Kıyafetleri özensiz saçları dağınıktı. Cenazeye gelen insanlar Jisung'a değil arkadaşlarına baş sağlığı diliyorlardı. "Teşekkür ederiz." Chan eğilerek baş sağlığı dileyen birine teşekkür etmişti.

"Jisung, Dohwa iyi bir şeyler olmadığını anlıyor. İstersen ben onunla ilgileneyim? Cenaze ortamı uygun değil hem." Jisung Felix'in dediğine güçlükle başını kaldırıp olumlu anlamda göz kırptı. Felix gülümseyerek elini Dohwa'ya uzattı. "Gel bakalım prenses." Dohwa Felix'in elini tuttuğunda Felix onu kucağına aldı. "Neden hepimiz siyah giyindik? Annem nerede?" Konuşması pek akıcı olmasa da dedikleri anlaşılırdı.

Jisung duyduğu ile yutkunamadı, gözlerini kapattı sadece. "Felix hızlıca Dohwa'yı götür. Hemen." Felix hızlıca çıkmıştı, yakınlarda park veya başka bir şey yoktu. Gördüğü anaokulunun bahçesine girdi o da. "Parklarını kullanmamıza kızmazlar bence Dohwa." Felix gülümseyerek Dohwa'yı salıncağa oturtup yavaşça sallamaya başladığında pamuk şeker satan biri oradan geçiyordu, "Amca, şundan istiyorum." Dohwa salıncakta ayaklarını çırparak eliyle gösterdiğinde Felix arkasını döndüğünde gördüğü adamla Dohwa'ya seslendi. "Dönüşte alırız şu an seni tek bırakırsam Jisung kızar."

"Hayır ya ben bir yere ayrılmam zaten, lütfen al lütfen çok istiyorum!" Felix ofladı, "Peki tamam ama buradan bir yere ayrılmak yok? Yoksa baban çok üzülür." Dohwa başını olumlu anlamda salladığında Felix yanağına bir öpücük bırakıp pamuk şeker satan adama doğru ilerlemeye başladı.

Geri döndüğünde Dohwa yoktu, "Hassiktir Jisung beni öldürecek."

Hemen arkasında olan binadan duyduğu kahkaha sesleriyle binaya girdi. "Dohwa!" Koşarak anaokulundaki oyun odasına benzeyen yere girdi. Bir adamın kucağında oturuyordu Dohwa ve oyun oynuyorlardı. "Dohwa bir yere ayrılma demedim mi? Kalbime iniyordu!" Dohwa tam söze girecekken adam lafını kesti. "Sizin çocuğunuz sanırım, dışarda tekti ve hava soğuk olduğu için ben içeri aldım gelmek istemedi zaten." Felix başını olumsuzbolarak salladı ve Dohwa'ya elini uzattı. "Benim çocuğum değil, amcasıyım. Baba bekliyor hadi Dohwa." Felix çalan telefonuyla bir dakika işareti yaptı eliyle, Minho başını ben bakarım anlamında salladığında gülümsedi Felix.

"Jisung hastaneye mi kaldırıldı? Hangi hastane?" Dohwa Minho'ya döndü, "Hastaneye kaldırılmak ne?" Dediğinde Minho gülümsedi, kötü bir şey değil gibi yaklaşmak istiyordu. Çünkü Felix sesini alçaltmaya özen göstererek konuşmuştu sanki onun duymasını istemiyor gibiydi. "Sanırım Jisung amcanın doktor amcayı ziyaret etmesi lazım." Dedi gülümseyerek, Dohwa kötü olmadığını düşündü. "Jisung benim babam!" Dedi hafif gözünü çatarak. Minho bebeğin küçük elini öptü, "Özür dilerim Dohwa'cım, bir daha unutmam. Annenin adı ne?" Felix telefonla konuşurken bir anda kaşını kaldırmıştı, Minho sözü toparlamaya çalıştı.

"İki baban mı var?" Dohwa gülerken başını salladı, "Hayır annem var, Chaeryeong." Minho cevap vermeden önce Felix'e baktı, Felix tam o sırada telefonu kapatıp Dohwa'yı hızla kucağına aldı. "Hastahane havasına sokarsam seni Jisung beni öldürür, ama gitmem lazım kan vermeliyim. Oooff off ne yaparız be Dohwa'm."

"E annemle kalayım! Ne zamandır görmüyorum, annem neden eve gelmiyor?" Felix dolan gözlerini sildi. "Annen evde güzelim, diğer evinizde."

"Kan vermek derken?" Minho birkaç dakika dahil olup olmamayı düşündükten sonra sormuştu, Felix gözü ile Dohwa'yı işaret etti. "Haa, Hyunjin!" Yan odadan gelen adam Felix'i görünce saygıyla eğildi. "Çocukla ilgilenir misin?" Dediğinde gülümseyerek başını salladı, "Gel bakalım, boyama yapmak ister misin?" Dohwa, Felix'e izin ister gözlerle baktığında Felix başını salladı. Dohwa ve Hyunjin odadan çıkar çıkmaz Felix yere Minho'nun yanına oturup iki elini de saçlarına attı, gözleri dolmuştu. "İyi misiniz? Ne kanı?"

"Dohwa'nın annesi doğumda öldü, 2 hafta önce. Bugün cenazesi vardı. Jisung yani babası cenaze sırasında odasına uyumaya gitmişti. 2 haftadır ruh gibiydi zaten. Uyumamış," boğazı düğümlendi gencin, gözleri dolmuştu. "karnını kesmeye çalışmış." Zorlukla söylediği şeyden sonra dolu gözlerini silmişti. "Kan mı kaybetmiş?"

"Evet, sadece benimle uyuşuyordu kanı. Şu an yarasını sarmışlar ama 1 gün içinde kan lazım ama Dohwa ile ilgileneceğime söz verdim. Gidersem çok kızar."

"Kan grubu ne?"

"0rh+."

"Ben versem?"

"Gözünü açtı!" Jisung gözlerini araladığında Chan'ın kulağını dolduran sesi ve hastane ışığıyla geri kapattı, geri kapattığında gözünden bir yaş düşmüştü. Sonra gücünü toplayıp tekrar açtı. "Bana kim kan verdi? Felix mi? Ona Dohwa'yı getirmemesini söyledim! Kesin hasta olacak, Dohwa nerede?"

"O vermedi zaten." Kaşlarını kaldırıp kim verdi bakışları atarken yanındaki çocuk ayağa kalkıp saygıyla eğildi ve elini uzattı. "Lee Minho ben, Seuli Anaokulu'nda çalışıyorum."

"Sen kimsin?" Minho'nun elini sıkmadığında Minho acısı olan insanlar saygısız davranabilir diye düşünüp elini indirmişti.

"Bir hafta seninle kalıcak." Dedi Chan. "Ne?" Dediğinde telefonunu uzattı. Dohwa ve Felix vardı ekranda, görüntülü konuşmaydı.

"Baba doktor amcayı ziyaret etmen gerekmiş! Neden uzundu?"

"Hemen eve gelicem bebeğim, bekle sen Felix amcayla."

"Felix amca senin tek kalmaman gerektiğini söyledi telefonda."

"Güzelim ben zaten seninleyken tek değilim ki."

"Ama yetişşin biri lazımmış!"

︎Jisung hafifçe güldü yetişkini söyleyemediğinde, "Bize kimse lazım değil." Dedi sonra gülümseyerek.

"Ama ben Minho amcayla çok eğlendim."

"Güzelim sonra konuşsak olur mu? Hemen eve gelirim zaten." Jisung konuşmayı kapattığı an yüzündeki sahte gülümseme soldu. "Ne kalması? Bu adam kim ve neden benle kalıyor?" Odada tek Chan, o ve Minho vardı. Minho bir şey demeden dinliyordu.

"Jisung iş için tekrar Seungmin'in yanına Jeju'ya dönmeliyim. Felix ve Jeongin desen ailelerinj geçindirmek için yedi yirmi dört çalışıyorlar. Minho hem Dohwa ile anlaşmış, hem kabul etti. Ayrıca anaokulu öğretmeni Dohwa'ya her yönden daha iyi yaklaşabilecek biri yok. Ve doktor seni 1 hafta yalnız bırakmamamızı söyledi."

"Benle mi kalıcak?"

"Evet. Ama zate-"

"Olmaz, hatamın farkındayım. Dohwa'yı düşünmeliydim bir daha böyle bir şey yapmam zaten. Gerek yok benle kalmasına, Dohwa'yı yalnız bırakamam."

"Karnın yüzünden hareket etmemelisin ama." Dedi Minho. "Sorun değil." Dediğinde başını olumsuz anlamda salladı. "Kızını bu kadar düşünüyorsan izin ver işte, kötü bir amacım yok zaten. Eşin yeni aranızdan ayrılmış, belki de Dohwa'nın en net hatırlayacağı ve iyi hatırlaması gereken çocukluk dönemidir. Yardım etmeme izin ver." Dediğinde Jisung bir şey demeden yatakta dikleşmeye çalıştı. Masanın üstündeki çantasına uzandı.

Arabasının anahtarını çıkarıp Minho'ya attı, "Taburcu olurum birazdan benle eve gelirsin, geç olduğu için bugünlük kalırsın ama diğer günlerde 11 olduğu an evine gidersin." Dediğinde Minho başarıyla gülümsedi. "Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Yardım etmeme izin verdiğin için."

IKI TANE REZ BOLGESI VARDI BJRINE VIDEO ILE YANIT VERUCEKKEN YANLISLIKLA SILDIM OZUR DILERIM GITTI 45 OKUYUCU UMARIM BIR YERDEN BULUR OKURSUNUZ ☹️💗

Parent, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin