2 ; Anılar,

1.3K 163 115
                                        

"Taburcu oldunuz fakat kreminizi sürmeyi ve sargınızı değiştirmeyi unutmayın Jisung bey."

Minho Jisung'un koluna girmişti, Jisung sert bakışlarla ona döndü. "Karnında kocaman bir kesik var yürümene yardım ediyorum sadece."

"Gerek yok." Diyerek sertçe kolunu çekti ve önden gitmeye başladı. Chan Minho'nun omzuna elini koyup okşadı, "Alışamadı henüz bu onun için çok zor, normalde öyle davranmak istemediğine eminim."

Minho başını sorun olmadığını belirten anlamda salladı, "Onun için zor bi' dönem olmalı, sorun değil." Minho Chan'a gülümseyip çoktan arabaya gitmiş Jisung'u görmesiyle yanına koştu, sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdığında Chan'a gülümsedi, Jisung'un kemerini bağlandığını fark edip onun kemerini bağladı. Jisung o bağlarken başını geri çekmişti, "Bu kadar yakın durma." Söylerken yüzünü buruşturmuştu.

Minho bir şey demeden arabayı konumunu Chan'dan öğrendiği eve sürüyordu. Eve geldiklerinde Minho kapıyı çaldı, içerden koşma sesleri ve Felix'in Dohwa'ya dur deme sesleri geliyordu. Kapıya yaklaştıklarını belli eden seslerden sonra Jisung gülümsemeye başladı, zorla olduğu çok belliydi. Kapı açılır açılmaz Jisung eğildi, "Bebeğimm." Dohwa Jisung'a sarılırken Felix Minho'yu içeri aldı, Jisung kucağında Dohwa ile salona girdi. Minho Dohwa'yı kucağından aldı hemen "Bir şeyleri taşıyacağın zaman bana söyle."

Jisung hemen bitsin ve Minho gitsin istediği için onayladı, çantasını yere bırakıp Felix'e döndü. "Git sen de artık mesain başlamıyor mu?" Felix saatine bakıp hızlı adımlarla kapıya yürüdü. "Of unutmuştum tam, niye hatırlatıyorsun ki!" Kapıyı açınca Dohwa'ya bir öpücük gönderip hızla çıkmıştı. Jisung odasına gittiğinde Minho ve Dohwa oyun oynadılar bir süre. Minho Dohwa'yı doyurduktan sonra uyutmuştu Jisung'a da götürmek için tepsi hazırladı. Jisung balkondaydı en son hâlâ orada olduğunu düşünüp balkona çıktı, Jisung'un elinde gördüğü sigarayı alıp yere attı. Yere attığında yerde bir sürü sigara görmesiyle ona döndü. "Delirdin mi sen!" Sesinin çok çıktığını fark etmişti, Dohwa uyanmasın diye sesini alçalttı derin bir nefes verip konuşmaya başladı.

"Han Jisung, anlıyorum senin için çok zor bir dönem çocuğunu ve eşini kaybettin. Ama şu an da kendini kaybediyorsun ve sen kendini kaybedersen Dohwa hayatını eksikle yaşar. Evet ağır bir acı ve yük, kaldıramıyorsun. Ama zamanla geçer. Tabii ki sana eşinin acısı geçer demiyorum. Hep kalır ama Dohwa'nın çocukluğu için kendini düşünmesen bile iyi ol. Şu an onun için yaşıyorsun anlıyorum, onun için devam et."

Jisung dolu gözleriyle zorlanarak konuştu, hiçbir şey yememişti ve neredeyse 3 paket sigara bitirmişti. "Başka seçeneğim mi var?" Minho safece gülümsedi elini ona uzattı. "Hadi yemek ye, Dohwa da yedi. Yerken babam aç mı dedi hem." Dolu gözlerini silip burnunu çekti Jisung, Minho'nun elini tutup kalktı. Minho mutfağa ilerledi. Jisung yemeğini yerken o da salonda telefonla ilgilendi.

Minho saate baktı, -04:32- ayağa kalkıp mutfağı ve Dohwa ile oyun oynarken dağıttığı yerleri topladı, salonda kalan birkaç oyuncağı Dohwa'nın odasına götürürken Jisung'un odasından gelen seslerle oyuncakları bırakınca girip girmemekte kararsız kaldı. Girmek için kapıyı tık tıkladığında ses gelmedi, o sesler devam ediyordu sadece. Ses gelmeyince odaya girdi Minho. Jisung onu umursamadı.

Yatakta dizlerini karnına çekmiş ağlıyordu, önünde de albüme benzer bir şey vardı. Sayfaların sonuna gelmişti, yatakta bir sürü de kadın kıyafeti vardı. Chaeryeong'a aitti muhtemelen. Odayı biraz inceledi Minho ne yapacağını düşünürken, makyaj ve çalışma masasının üstü aile fotoğrafları ile doluydu. Cidden çok aşıklardı muhtemelen diye düşündü.

Parent, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin