3. Bölüm

12 6 4
                                    

Kerem'e sarılmam bitince Mahir'in karşısında ki koltuğa karşılıklı oturduk. Oturmamızla Niran "Yemek hazır!" diye bağırdı. Guruldayan karnımla masaya ışınlandım. Kerem karşıma, Mahir onun tam yanına, Niran bir yanıma, Ulaş abi ise diğer yanıma oturmuştu. Masa planı çok gergindi. Niran daha önce Kerem ile tanıştığı için sıkıntı etmemişti.

"İyi ki doğdun Milan Aktürk?" dedi Niran ve anlıma bir öpücük kondurdu. Mahir ve Ulaş abi bilmediğini belli ederek başını salladı fakat Kerem bir şey almışa benziyordu. Bu beni heyecanlandırmıştı da.

"İyi ki doğdun Milan." diyerek desenli siyah bir kutu uzattı. Kutuyu açtığımda orkide şeklinde renkli bir kolye çıktı. Altından da bir not kağıdı.

"Sevgili Ayza Hanım

Doğum gününüz olduğunu ablanız Niran Hanımdan öğrendim. Orkide şeklinde bir kolye seçmenin sebebi ise siz bu dünyada açan ilk çiçeksiniz. Doğum gününüz kutlu olsun.

- Kerem Özcan"

Kağıdı ve kutuyu dikkatlice çantama koydum. Ardından kolyeyi uzatarak onun takmasını rica ettim. Önce kolyeyi alıp ayağa kalktı. Ardından arkama geçerek nazikçe saçlarımı bir kenara ayrıdı. Kolyeyi saçlarımın arkasından geçirerek taktığında ışıltısını daha net görebilmiştim. Bunun üzerine Niran'a döndüm. O da hediye almıştı çünkü yüzü gülüyordu.

"Sana çok özel bir hediye vermek istiyorum kardeşim" dediğinde ne olacağını anlamıştım. Niran masadan kalkıp üst kata gittiğinde ne getireceğini tahmin edebiliyordum. Geri indiğinde tahminlerim tutmuştu. Küçük uzun bir kutu getirdi. Ne çıkacağı o kadar belliydi ki gözlerim istemsizce doldu.

"İyi ki doğdun." dedi ve kutuyu bana uzattı. Açtığımda içinden şarkı sözü yazmaya çalıştığım - 7 yaşındayken - defter çıktı. Kalkıp ablama, hayır Niran'a değil ablama sarıldım. Geçirdiğim en güzel doğum günüydü.

♥︎♡♥︎♡♥︎♡♥︎

Yemek bitmiş, bitkin bedenler ile koltuğa yayılmıştık. Artık eve gitme vakti gelmişti. Kerem'e kapıyı işaret ederek hazır olmasını söyledim. Ablam ve Ulaş abiye başım ile veda vererek kapıya doğru ilerlemeye başladık. Montumu giydim ve kapıyı açtım. Tek kelime edemiyordum. Utanıyordum işte. Kerem de montunu giyip peşinden geldi ve kapı kapandı.

"Eee Kerem hayat nasıl?" diye sordum. Kerem hayatını sorgularcasına gökyüzünü izlemeye başladı. Bir yandan da yürüyordu. Arabaya kadar tek kelime etmedi. Ardından bana dönerek gülümsedi.

"Gencim, yakışıklıyım, zenginim, başarılıyım ve egoistim." dediğinde ikimizde sokağı inleten bir kahkaha atmıştık. Kimse kolay kolay kabullenmezdi ;)

"Ayrıca saygılı ve naziksin." diye ekledim. Arabaya kahkahalarımız bittiğinde bindik. Hiç bir şey olmamış gibi davranarak yola çıktık. Telefonuma saniye saniye İlkimden mesajlar gelmeye başaldığında gülümsemeye başladım.

İklim değişikliği : Cansıuu

İklim değişikliği : Bak bana ne mesajı geldii

İklim değişikliği : Emre var ya takip ettiğimiz. Bana karşı hisleri olduğunu söyledi. Ss atıyorum bekle.

İklim değişikliği :
...........................................................

Emre : İlkim bir şey konuşalım mı?

İlkim : Efendim Emre akşam akşam?

Emre : Sevdiğin bir insan var mı?

İlkim : Milan hariç yok. Karım olur kendisi.

Emre : Tamamdır söylüyorum... Ben sana karlı bir takım şeyler hissediyorum İlkim.

İlkim : Ağağğağağ

...........................................................

Gülümsemeye devam ederek yazmaya başaldım. Onun için mutluydum. Ayrıca Kerem'e yol çıkmıştı. Veda ve dedikodu partisi için özel mekanlardan abur cubur almamız gerekiyordu.

Ayza : Canuim

Ayza : Kerem beni sizin eve bırakacak daha sonra seçtiğimiz yerden bekarlığa veda partisi yapacağız. Gelmek üzereyim mucks.

Yazdım ve telefonu kapttım. Cebimden Kerem'e benzin parası çıkartıp verdim. Maaşını buna harcasın istemezdim. Kerem teşekkür etti ve her zaman ki gibi gülümsedi. Ona yolladığım listeyide İlkim'in evine gidene kadar ezberletmiştim.

"Son olarak unutma Kerem..." dediğimde Kerem derin bir soluk verdi.

"Ayza Hanım ön kez tekrar ettiniz. Bence artık unutmam." dedi ve bana kapıyı işaret etti. İlkim'in camdan baktığını görerek apartmana doğru koştum ve Kerem'e el salladım. Apartmana girerek asansörü çağırdım ve o sırada bir şeyler mırıldanmaya başladım. Asansör geldiğinde ikinci kata bastım ve yukarı çıkarken aynada kendime baktım. Saat 00:45 olsa da eğlenceli bir gündü.

İlkim'in kapısının önüne geldiğimde üç kez tıklattım ve ritim yapmaya başladım. Bir kaç dakika sonra İlkim kapıyı açtı ve kocaman bir sarılma. Bir kaç aydır beklediğimiz o buluşma gerçekleşmişti. Mesafeleri hiçe saymıştık sonunda. Mesleğim yüzünden açılan mesafeler artık kapanmıştı. Sıcak ıhlamur kokusunu çok özlemiştim doğrusu.

"Aynur teyze nerede?" diye sordum. Ardından İlkim bana annesinin salonda açtığımda pembe diziyi gösterdi. Pembe dizi nerede Aynur teyze oradaydı. Süpriz ziyaretimden haberi olmadığı için şok olup bana kocaman sarıldı.

"Hoş geldin kuzum. Dur ben ikinize salonu açayım da beraber güzel güzel yatın. Tekrardan hoş geldin. Ablan ne yapıyor? Görüştünüz mü onunla?" diye sordu Aynur teyze. Bir yandan da koltuğun altından çarşaf çıkartıyordu.

"İyiler teyzem Allah'a şükür. Sen nasılsın? Murat abi hala dönmedi mi?" diye sordum hüzünle. İç çekti ve devam etti.

"Yok kızım. Tuttu inat yurt dışına gideceğim. Orada da kaldı işte. Kimsede para yok?" dediğinde para verecektim fakat İlkim yapma işareti yaptı ve beni durdurdu. Versem de kabul etmeyecekti zaten. Benim yatağım serilir serilmez geçtim ve gözlerimi kapattım. İlkim ve Aynur teyze bana iyi geceler diyerek lambayı kapattı. İki dakika sonra da İlkim'in yatağa yatma sesini duydum ve "İyi geceler." diye mırıldandım.

- Bölüm Sonu -

Son Bir KonserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin