1.Bölüm

3.3K 163 184
                                    

Uzun zamandır belirttiğiniz istekleriniz doğrultusunda kendimi bir anda burada, bir hayrankurgu yazarken buldum.

Bu ilk hikaye yazma deneyimim, kurguyu oluşturdum sayılır, final, eğer değiştirmezsem, hazır gibi. Yalnızca küçük oynamalar yapabilirim.

Umarım kalemimi beğenirsiniz. Olabildiğince betimlemelerden uzak, sizi sıkmayacak, çerezlik bir kurgu yazmaya çalışıyorum. Umarım beklediğinize değer<3

Şimdiye kadar gösterdiğiniz desteğiniz için ayrı ayrı hepinize çok teşekkür ederim.

Başlama tarihinizi buraya yazabilirsinizzz👇

Keyifli okumalar canlarımmmm

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

Şarkı: Atlantis - Seafret (speed up)

Nolur bir kez biz bencil olsak? Yalnızca bir kez...

Çalıştığım kafede sakince öğle vardiyamı yapıyordum ki gözüm kapının önünde duran siyah lüks arabaya ilişti. Tahmin ettiğim kişi miydi?

Tüm ihtişamıyla arabadan inen ve yanına gelen hayranlarına selam vermeyi de ihmal etmeyen Tony'i gördüğümde haklı olduğumu anladım. İstemsizce gülümsedim. Onu gerçekten çok özlemiştim.

Hayranlarından kopup tüm özgüveniyle içeri girdi ve ona hayranlıkla bakıp fısıldaşan müşterileri görmezden gelerek bana doğru yürümeye başladı.

"Şovunu yapmasan olmuyor, değil mi?" dedim gözlerimi kısarak. O buyurganlıkla kollarını iki yana açtı ve omuz silkti. "Görüyorsun, bir şey yapmama gerek bile yok."

Gözlerimi devirdim. Bana doğru yaklaştı ve dirseklerini aramızdaki masaya dayayarak sandalyeye oturdu. Bir şey söyleyecekti, bunu anlamıştım. Ama ilk defa nasıl başlayacağını bilmiyor gibiydi.

"Uzun zamandır kuleden uzaktasın. Tek başına," diye başladı. Ah, evet, bu konuşmanın nereye gideceğini anlamıştım. "Avengers'a katılmayı düşünür müsün?" dedi beni şaşırtan ciddiyet, aynı zamanda rahatlıkla. Aniden konuya girmişti. Bir anlığına ne diyeceğimi şaşırdım.

Kaşlarımı çatıp güldüm. "Hadi ama, adam akıllı eğitimim bile yok, beni Avengers'a almak istediğini söyleme." dedim ve önümdeki bardağı alıp sağ tarafa doğru yürüdüm.

"Eğitim alacaksın işte," dedi direterek ve oturduğu yerden kalkıp masanın diğer tarafından peşimden geldi. "Hadi, ait olduğun yerde olmanı istiyorum."

"Ben oraya ait değilim Tony." dedim düz bir sesle. Gözlerini yumdu. Tekrar açtığında birkaç saniye es verip duruşunu düzeltti ve dudaklarını ıslattı.

"Sana ihtiyacım olabilir. Jarvis konusunda. Yazılımına yardım etmiştin, biliyorsun."

"Bahane üretmede ne kadar yaratıcısın sen." dedim ama başımı kaldırdığımda gözlerinde gördüğüm bir şey, ciddi olduğunu söyledi. "Sorunu ne?"

Jarvis'de bir problem varsa bu gerçekten büyük bir sorundu.

"Tam bir şey yok. Sadece sana ihtiyacım var işte. Dönsen ne olur? Burada hayatın çok mu güzel? Tekrardan eğitim alırsın, kendini geliştirirsin, yazılım zekan da iyi. Okula da gitmiyorsun, potansiyelini şu kahve telveleri arkasında boşa harcama."

İtiraf etmeliyim; güzel konuşmuştu. Bazen  bu kadar ikna edici olması beni korkutuyordu. Gözlerimi yumup iç çektim. Tekrar göz göze geldiğimizde bana kaşlarını kalırmış, cevabımı bekler bir vaziyette bakıyordu.

Penance ■ Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin