Uzun şampiyonluk maratonu ve yorucu bir gecenin ardından Rudy tatil hazırlıkları yapmaya başladı. Tatil için henüz bir yer belirlememişti. Sıcak bir duşun ardından kahvaltısını yaptı ve bavulunu hazırlamaya başladı. Telefonuna baktığında 43 ileti gördü. Bu iletilerin çoğu tebrik mesajlarıydı. Herkese tek tek teşekkür ettikten sonra evinden çıktı ve yola koyuldu. Nereye gittiğini bilmiyordu. Boston'dan epeyce sıkılmıştı. Tek arzusu Boston dışında bir yere gitmekti. Bunları düşünürken New York'a varmıştı ve en sonunda Miami'ye gitmeye karar vermişti.
Oldwin ise Boston Common Parkı'nda spor yapmaktaydı. Yorulmuştu ve boş bir bank bulup oturdu. İlk düşündüğü şey ise Hoffman oldu. Onunla tekrardan konuşmak için bahane aramaya başladı. En sonunda aklına tebrik mesajı geldi. Fakat Hoffman'ın telefon numarası Oldwin'de yoktu. Oldwin hemen Boston kulübünün basın danışmanını arayarak Hoffman ile röportaj yapacağını söyledi ve numarayı aldı.
Hoffman, Key Biscayne'da bulunan Silver Sands Beach Resort'tan tek kişilik bir oda rezerve etmekteydi. Rezervasyon tamamlandıktan sonra ise telefonuna iki mesaj daha geldi. Biri Basın Danışmanıydı ve Oldwin'in röportaj için numarasını aldığını belirtmişti. Diğer mesaj ise bir numaradan gelmişti ve bu kesinlikle Oldwin olmalıydı.
" Günaydın Bay Hoffman. Galibiyet ve şampiyonluğunuzu tekrardan kutluyorum. Mutlu günler. "
Mesajda bunlar yazıyordu. Hoffman hemen numarayı kaydedip Oldwin'i aradı.
"Günaydın Bayan Oldwin" dedi neşeli bir sesle Hoffman.
"Günaydın Bay Şampiyon" dedi Oldwin.
"Basın Danışmanım benimle röportaj yapmak istediğinizi söyledi."
Oldwin'in beklemediği bir şeydi bu. Hemen toparlayarak " Evet " dedi.
"Şu an araba kullanıyorum, sizi daha sonra arasam olur mu ? " dedi Hoffman.
"Tabi. Hiç sorun değil. Telefonunuzu bekliyorum. Görüşmek üzere."Dün gece saatlerce Oldwin'i düşünen Hoffman'dan eser yoktu. Dengeler değişmişti ve düşünme sırası Oldwin'e geçmişti ve ona yakın olmak istiyordu. Çünkü onunla zaman geçirmek çok iyi gelmişti.
Hoffman nihayet otele vardı. Arabasını valeye verdikten sonra bavuluyla birlikte otele giriş yaptı. İstediği gibi sakin bir giriş olmadı bu. Çünkü insanlar ona sarılıyordu ve onunla fotoğraf çekmek istiyordu. Hoffman nihayet odasının anahtarını aldı ve odasına yerleşti. Balkondan manzarayı seyretmeye başladı ki telefonun sesini işitti. Arayan takım arkadaşı Marcus Smart'tı.
"Aferin evlat. Harikaydın. Neredeyse sakatlandım diye sevineceğim. Tatilin tadını çıkar dostum. Sezon başladığında o forma tekrardan benim sırtımda olacak" dedi kahkaha atarak Smart ve Hoffman'ın suratına kapattı telefonu. Smart böyle biriydi. Komik ve enteresan bir insandı.Oldwin eve gidip duş aldıktan sonra o resmi kıyafetlerini giydi ve kanala geçti. Kanaldaki odasına gitti ve Hoffman hakkında araştırma yapmaya başladı. Yetimhanede büyüyen Hoffman, Oldwin'in dikkatini çekmeyi başarmıştı. Boston Koleji, A takım ve bir sürü ıvır zıvır vardı. Oldwin hâlâ Hoffman'ın aramasını bekliyordu ve birden telefonu çaldı. Oldwin heyecanla telefona sarıldı ama arayan kişi Mady'di. Mady, Oldwin'in en yakın arkadaşıydı.
"Lanet olsun Oldwin, sen tam bir pisliksin. Dün gece Hoffman ile görmüşler seni ve ben en yakın arkadaşımdan değil de başkasından duyuyorum." dedi Mady.
Oldwin gülünç bir ses tonuyla
"Günaydın." dedi.
"Ne oldu, bir şey geçti mi aranızda ?"
"Ah, hayır. Sadece konuştuk. İyi bir dinleyiciydi ve çok yakışıklıydı"
"Hadi ama Oldwin. Hoşlandın mı ondan ?"
Oldwin biraz duraksadı. Ardından "Bilmiyorum. Bir gece geçirdik sadece ama ben onu daha çok görmek ve tanımak istiyorum." dedi.
"Şu an kendisi Miami'deki Silver Sands'ta bilmek istersin diye düşündüm." dedi ve gülerek kapattı telefonu Mady. İyi de bu Oldwin'in ne işine yarayacaktı ki derken aklına röportaj geldi. Hemen Hoffman'a " Röportaj için yarın uygun mu ?" diye bir mesaj attı. Hoffman uyuyakalmıştı. Mesaj gelince uyandi ve Oldwin'i aradı.
"Boston'da değilim Amy." dedi aralarındaki resmiyeti kırarak. Sesi uykulu geliyordu Hoffman'ın.
"Nerede olduğunu biliyorum Rudy. Hey, uyuyor muydun sen. Tatildesin Rudy. Kalkıp eğlenmelisin. Yani ben olsaydım öyle yapardım." dedi Oldwin.
Hoffman hiç beklenmedik bir şekilde "O zaman yarın buraya gelip beni eğlendirmelisin. Çünkü ben eğlenmeyi bilmiyorum. Daha sakin bir hayatım var." dedi. Uykuluyken böyle saçmalayabiliyordu. "Sadece işimi yapmaya çalışıyorum Rudy. Mesai saati içinde eğlenemem." dedi Oldwin gülerek.
"Yarın gelebilirsin. Benim için uygun." dedi ve kapattı telefonu Hoffman.Gece Oldwin röportaj için sorular hazırlamaya başlamıştı. Eve iş getiren biri değildi. Ama işin ucunda Hoffman vardı. Tüm soruları hazırladıktan sonra sabah kendini koltukta uyuyakalmış bir şekilde buldu. Hoffman ise bu sırada denizdeydi. Güne erken başlamıştı. Hoffman denizden çıkıp telefonunu aldı ve Oldwin'i aradı.
"Günaydın." dedi Hoffman.
"Günaydın." dedi esneyerek Oldwin.
Bu uykulu ses Hoffman'ın çok hoşuna gitmişti ve yüzünde bir gülümsemeye neden olmuştu.
"Saat kaçta çıkacaksın yola ?"
"Olamaz, ben onu unutmuşum. Hemen giyinip çıkıyorum." dedi Oldwin ve telefonu kapattı. Hoffman, Oldwin'in telefonu suratına kapatmasına şaşırmıştı. Konuşma bittikten sonra Hoffman tekrar denize döndü.
Evde koşuşturmaya başlamıştı Oldwin. Hazırlandıktan sonra zaman kaybı yaşamamak için kahvaltı yapmadı, sandviç hazırladı ve Miami'ye doğru yola çıktı.