Oldwin otele varmıştı. Hoffman onu kapıda karşıladı. Birlikte otelin restorantına çıktılar. Oldwin rezerve edilmiş bu görkemli masayı görünce şaşırmıştı. Hoffman centilmence Oldwin'in sandalyesini çekti. İlk dakikalar gülüşmelerle geçti ve Oldwin her ne kadar onu görmek için gelmiş olsa da röportaj için hazırladığı soruların bulunduğu dosyayı ve ses kayıt cihazını çantasından çıkarttı. İlk soruyla başladı Oldwin.
" Kendinizden kısaca bahseder misiniz ? "
" İsmimle başlayalım. Adım Rudy Hoffman. 21 yaşındayım. Philadelphia'da doğdum. Annem ve babamın ölümünden sonra Boston'a amcamların yanına taşındım ve amcam tarafından Yetimhaneye bırakıldım. Daha sonra okuduğum okulda Basketbol takımına yazıldım ve burslu olarak Boston Koleji'ne gittim. Boston Kolejin'de koç tarafından Celtics takımına önerildim ve seçmelere katılarak Boston 18 yaş takımına girdim ve şu anda A takımdayım."
" En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz bir projeniz var mı ? "
" En büyük hayalim oyunculuk kariyerimden sonra Boston kulübünün antrenörü olmak. Basketbol okulu açmayı da projelerim arasında sayabilirim. "
" Favori takımınız ve örnek aldığınız bir basketbolcu var mı ? "
" Oynadığım takım zaten şu an favori. Ama eskiye bakacak olursak Harlem takımına hayranlığım çok büyüktü. Favori basketbolcum ise Michael Jordan. "
" Şu an yaptığın iş dışında bakacak olursak hangi işi yapmak isterdin ? "
" Spor niteliğinde olan her mesleği yapmak isterdim kısacası. "
" Hiç kimsenin bilmediği korkuların var mı ? "
" Yükseklik korkum var sadece. "
" Teşekkürler Bay Hoffman. Şimdi hızlı turumuza geçelim. Hazır mısınız ? "
" Hazırım. "
" Burcunuz ? "
" Yay. "
" Sigara ve alkol kullanıyor musunuz ? "
" Bazen. "
" En sevdiğiniz renk ? "
" Beyaz. "
" Ne tür müzik dinlersiniz ? "
" Ayırt etmem, her türü dinlerim. "
" Sevdiğiniz var mı ? "
" Hoşlandığım biri var. " dedi Hoffman, Oldwin'in gözlerinin içine bakarak. Belli ki bu güzellik karşısında çok etkilenmişti. Oldwin'in yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Derince yutkundu ve diğer soruya geçti.
" Yaptığınız en büyük çılgınlık ? "
" Fizik öğretmenimin arabasına spreyle Einstein yazmak. "
" İzlemekten keyif aldığın TV programları ve diziler nelerdir ? "
" Ellen Show, Sherlock ve yeni başladığım True Detective. "
" En değer verdiğiniz insan ? "
" Hayatımdaki herkese değer veririm. Sadece birini söylemek yanlış olur. "
" Hayvan besliyor musunuz ? "
" Bir iguanam var. "
" Benzetildiğiniz biri var mı ? "
" Blake Griffin'e benzetirler. "
" Bu keyifli röportaj için teşekkürler Bay Hoffman. Sizi iyi yerlerde görmek istiyoruz ve hayatınızda başarılar diliyoruz. " dedi ve ses kaydedicinin düğmesine bastı Oldwin. Restoranttan çıktılar ve kumsalda yürümeye başladılar. İkisi de sadece denizi seyrediyordu.
" Gerçekten de fizik öğretmeninin arabasına Einstein yazdın mı ? " dedi şaşkın bir şekilde Oldwin.
" Fizik öğretmenim takıntılıydı ve Einstein'i gerizekalı bulurdu. Bu yüzden bana Einstein lakabını taktı. Ben de arabasına spreyle Einstein yazdım. "
" Peki anlamadı mı sen olduğunu ? "
" Anladı ama bir şey yapmadı. "
" Neden ? "
" Çünkü okul sahibi ile bir ilişkisi vardı. Bunu ben ve iki arkadaşım biliyorduk. Bir gece onları öpüşürken gördük ve video'ya aldık. "
" Peki bu normal değil mi ? "
" Okul sahibimiz evliydi."
" Nasıl yani, şantaj mı yaptın fizik öğretmenine ? "
" Ve okul sahibine " dedi kahkaha atarak Hoffman.
Oldwin saatine baktı. Planladığından daha geç yola çıkacaktı. Hoffman'a artık gitmesi gerektiğini söyledi. Hoffman bir şey demeden Oldwin'i kucakladı. Oldwin her ne kadar " Ne oluyor, nereye gidiyoruz, gitmem gerek " gibi şeyler söylese de Hoffman'ın cevabı " Sabret " oluyordu. Ve nihayet gidecekleri yere geldiler. Burası 317 numaralı odaydı. Hoffman, Oldwin'i indirerek " Geldik " dedi. Oldwin, Hoffman'a kalamayacağını ve gitmesi gerektiğini söylemişti.
" Kanaldan izin aldım. Odan da hazır. Bir hafta daha burdayız. Yarın sabah kahvaltıda görüşürüz. " dedi ve gitti Hoffman. Oldwin de odasına geçerek Mady'i aradı.
" Bu hafta burada kalıyorum. Beni merak etme. " dedi Oldwin.
" Mutlu tatiller " diyerek kapattı telefonu Mady ve Hoffman'a " Sabah kahvaltısından önce spor yapar. Bence bu senin için iyi bir şans. " diye mesaj attı. Hoffman ile Mady işbirliği yapmıştı. Oldwin'in iznini de Hoffman, Mady'den ayarlamasını istemişti.
Oldwin ve Hoffman gece boyunca birbirlerini düşündüler. Oldwin ses kayıt cihazını getirdi ve röportajı başa sararak tekrar tekrar dinledi. Hoffman'ın sesini duymak onu mutlu ediyordu. Hoffman ise o sırada Oldwin'in sosyal medya hesaplarına bakıyordu ve Hoffman fotoğrafları gördükçe gülümsüyordu.
Oldwin ses kaydını dinlerken ve Hoffman da fotoğraflara bakarken uyuyakalmıştı. Hoffman sabah uyandığında telefonunda bir mesaja rastlamıştı. Bu mesaj Mady'den gelmişti.
" Kahvaltı için otel görevlileriyle konuştum. Terasta bir masa hazırlattım istediğiniz zaman gidebilirsiniz ama önceden gidip görmeni tavsiye ederim. " yazıyordu mesajda. Hoffman Mady'i arayıp teşekkür etti. Böylece Hoffman ve Mady harika iki dost ya da başka bir deyimle harika iki suç ortağı oldu.