Kim Seungmin
Sabah Minho piçinin attığı mesajları görüp bir iç çektim. Ne sike çekmiştim ki o fotoğrafları? Şimdi o tuvalette beni döver miydi, siker miydi belli değil.
Kahvaltı yapmak için mutfağa gittiğimde, buzdolabını tamamen boş görünce hiç şaşırmamıştım. Evde sadece babam çalışıyordu. Ama üç boğazdık. Annem ben küçükken vefat etmişti. Babam da karısını çok sevdiğinden olsa gerek, yıkılmıştı. Sonra bize bakmak için toparlanması gerekti. Ben, kız kardeşim ve babam ruhların gezdiği bu evde bir aile ortamı oluşturmaya çalışıyorduk. Tek eksik şey ruhlarımızdı. Daha temel ihtiyaçlarımızı zar sor karşılarken isteklerimiz kime ne ki? Yıllardır kitap satın almamıştım. Oradan şuradan ödünç alarak okuyordum. Zaten okuldan sonra geri kalan zamanım ders çalışmak, evle ve kardeşimle ilgilenmekle geçiyordu. Ah bir de şu Minho var.
Minho, okulun aşağılık piçi. Hyunjin hariç kimsenin onu sevdiğine inanmam. Annem olmadığını bildiğinden beri aptal aptal dalga geçiyordu. Ama çok takmıyordum, sonuçta zorbalık herkesin uğrayabileceği bir şey. Ama Taehyun'dan hoşlanıp o fotoğrafları çekmek üstüne tuz biber olmuştu.
Hızlıca bir şeyler atıştırıp okula gittim. Giderken kulaklığımla çeşitli müzikler dinliyordum. Bir anlık şu boktan durumdan kurtulmak için kendimi müziğe kaptırmıştım.
Okula geldiğimde koridorun başında duran Minho, Hyunjin ve Changbin'i görmüştüm. Onları görmemiş gibi yapıp geçecekken Minho'nun önümü kesmesi ile bu ihtimalin sıfırlandığını anlamıştım. Şansımı sikeyim.
"Sahibinin ben olduğunu unuttun mu küçük orospu?"
Cümleler tahmin edebileceğiniz üzere Lee Minho'ya aitti. Bir iç çekip ne istediğini sordum.
"Sadece ödevlerim böcek. Ama öğle arasında yanımdasın, tamam mı."
Başımı onaylar anlamda sallayıp ödevleri teslim ettim. Ona itaat ettikçe, kendimden nefret ediyordum. Vücudumdan akan kandan nefret ediyordum. Ruhumdan nefret ediyordum. Ama üç kuruşluk onurum için buna katlanıyordum.
Sonunda gitmeme izin verdiklerinde sınıfa girip çantamı bıraktım. Bir anda Jeongin yanıma gelip Hyunjin'in dün ona kantin sırasında gülümsediğinden bahsediyordu. Felix de yanında kolasını içiyordu. Ne biçim arkadaşlarınız siz?
Asla beni umursamadılar. Yalnız kalmamak adına onlarlaydım. İçten içe bunun farkında olduklarını düşünüyordum. Asla cümlelerini dikkate almazlardı. Çoğu zaman hayalettim onlar için. Sanki üç kişilik gruptu onlar. Kendi sorunlarını anlatıp dururlar, fakat benimkileri hiç siklemezlerdi.
Aptallar, hepinizi sikeyim.
Bu yüzden asla gerçek arkadaşlığı tadamayacağımı hissediyorum.
Derslerde hiç yapmadığım şeyi yapıp uyumaya karar verdim. Normalde not alır, hatta katılırdım. Fakat bu gün kafamdaki lanet düşünce bulutu yüzünden asla bir şey yapmak istemiyordum.
4 ders boyunca uyumuş kalmıştım. Ve öğle tenefüsündeydik.
Telefonumu kontrol etmem gerekiyordu.
minho - seungmin
lee minho
pist küçük ucube
sözünü unuttun museungmin
geliyorum
(görüldü)iç çekip üçüncü kattaki erkekler tuvaletine doğru yol almaya başladım. Umarım başına çok kötü bir olay gelmez.
hyunjin - minho
hyunjin
kanka
geliyorum
emin misin seni öpeceğineminho
istesem bırak öpmeyi
sakso bile çektiririm
ama o sürtük onu bile beceremez
BWĞDMOWKSDKKEWLOD
neyse sen 2 dakika sonra gelKim Seungmin
Lanetlerimi en içten dileklerimle okuyarak ilerliyordum. Her gün Lee Minho ile aynı evrende yaşadığım için küfür ediyorum. Keşke bir günlüğüne yok olsa, keşke tamamen yok olsa. O zaman dünya daha iyi bir yer olabilirdi.
Tuvaletin ortak kapısına geldiğimde tıklamanın mantıklı olacağını düşündüm. Ne olur ne olmaz, belki içerisi hala doludur.
Lavabonun kenarında duvara yaslanıp telefonuyla takılan Lee Minho'yu gördüğümde bir şeyler döndüğünü anlamıştım. Beni görünce telefonunu cebine attı. Açtığım kapıyı kilitledi, ve beni kapı ile kendisi arasında sıkıştırdı.
Peki beklediğim bir şeydi bu. Sonuçta o Lee Minho. İstediğini yapar, öyle değil mi?
"Stephen deneyini biliyorsun değil mi Seungmin? İnsanlar onlara yeterince güç verildiği zaman, içlerindeki kötülüğü serbest bırakıp yeterince gaddarlaşabilirler. Ama ben bugün o doktoru tersini düşünüyorum."
Anlamdığımı fark edince "bugün aptallığın üzerinde" bakışını atıp açıklamaya başladı;
"Dinle, dün Hyunjin ile iddiaya girdik. Yaklaşık 1 dakika sonra buraya gelecek. Senden istediğim, şu kapının kolu aşağı eğilmeye başladığı zaman beni dudaklarımdan öpmen. Anladın mı?"
Tuhaf bakışlarımın yanı sıra onaylar başım ile garip bir izlenim veriyordum.
"Bana bak, sakin dilini kullanma yoksa parçalarım seni."
Bu cümleye kıkırdarken kapı yavaşça açıldı. Ben ise düşmanımın, biricik zorbamın dudaklarına yöneldim.
O an olağan görüntü çok komiğime gidiyordu. Kapının önünde şok olmuş Hyunjin ve düşmanımla öpüşen ben.
Minho ile öpüştükten sonra yüzüm kızarmaya başladığı için yüzümü göstermeden bahçeye çıkıp temiz hava almaya gittim. Telefonuma gelen bildirim sesi ile içim titremişti. Bugünlerde hiç iyi mesajlar almıyorum da.
minho - seungmin
lee minho
aferin minik
iyi öpüşüyorsun
(görüldü)iğrenç gidiyor ıyy yani
ama garip bir şekilde hoşunuza gitmiş(?)
neyse boşverin salla gitsin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freak for yourself - 2min
FanfictionLee Minho Seungmin'e ucube derken kendisinin ne kadar aciz olduğunun farkında değildir.