Kırmızı

289 33 57
                                    

Herkese merhaba 👋🏻  bölüme baslamadan önce söylemek istediğim birtakım seyler var lütfen okuyun zaten uzun tutmayacağım. Önceki bölüme gelen yorunlarınız beni çok mutlu etti çok tatlısınız🥺🥺 çok minnettarım. Bölüm gecikti çünkü full sınav haftasındaydım bu yüzden buraya vakit ayıramadım 😖 neyseki sonunda bölüm geldi! Ve bir konu daha var. Aklımda iki kurgu daha var ve çoğu şey aklımda kesinleşti sizce birisini yazmaya baslasam mı? Yoksa bu kurgu bittikten sonra mı? Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar💋













Arabadaydık. Gökyüzü en sevdiğim o turuncumsu görünümünü almıstı. Şöför koltuğunun hemen arkasında oturduğum için Efe'nin o kullandığı aşırı hoş kokan parfümü genzimi doldurmustu. Sinir edici bir sekilde cok güzel bir kokuydu. İnsanın içine bolca çekip gözlerini kapatarak kendini o parfümün kokusuna bırakası geliyordu adeta. Radyoda kısık çalan hoş müzikle ruhumu dinlendirerek tırnaklarımı arabanın camına yavaşça vurarak eşlik ediyordum. Yanan sokak lambaları gökyüzündeki o turuncu renge ayak uyduruyordu ve biz hızla yanlarından geçip giderken yolu izlemek fazla keyif veriyordu.

"Şunu yapmayı kes!"

Kafamı sola çevirdim. "Sanane çok mu rahatsız oldun?"

"Evet, sabahtan beri çat çat! Yerinde durmak bu kadar zor olmamalı!" Bunu söylerken sesini yukseltmişti Canset

İyice ona dönüp gözlerimle dik dik ona bakınca kafasını ne bakıyorsun der gibi salladı. "Benimle derdin ne? Ne yapsam batıyor sana! Öyle bir bakıyorsun ki tiksindirici bir seye bakıyor gibisin. Bana demediğini bırakmadın. Hakkımda hiç bir şey bilmezken ağzına gelen her şeyi saydırdın bana. Hırsız dedin bencil dedin daha neler neler hatırlamıyorum bile. Bu kadar eminsin yani benim o bilekliği çaldığımdan? Şunu anla Canset insanları bu kadar kolay yargılayamazsın bu kadar basit çamur atamazsın. Bunu yapınca üstümdeki ağırlığın kalktığını düşünüp kendini rahatlatamazsın. Bana o gün şımarık bir kız çocuğundan farkın yok dedin ama anlıyorum ki seninde bir farkın yokmuş büyü biraz."

Gözlerindeki o keskinlik yavaşça azaldı ve bir kaç saniye de sürse yumuşadı. Söylediklerim kafasında dönüyor gibiydi ne kadar ciddi olup olmadığımı gözlerime iyice odaklanarak tarttı. Elleriyle oynuyordu daha sonra bir kaşı havaya kalktı. "Bu süslü konuşmalarınla beni kandıramazsın. Sana söylediklerimden gram pişman değilim" gözleri fakat hala o ofkeyi tasımıyordu daha samimi ve inandırıcı bakıyorlardı. Ağzından çıkan sözler gözleriyle bambaskaydı.

Kafamı sallayarak acıyan gözlerle ona baktım. "Umarım bir gün o bilekliği başkasının ellerinde görüp benim çalmadığımı anlarsın. Belki o zaman bu büyük kibrin bir kaç saniyeliğinede olsa söner."

Korel boğazını temizleyip konuşmaya başlayınca aramızdaki o konuşmadan sonra olusan ortamdaki buzları kırdı. "yeter bu kadar biraz daha devam ederseniz birbirinizin üstüne atlamanızdan şüphelenmeye başlayacağım. Biz bunları niye yanyana oturttuk ki?"

Canset rujunu tazelerken "korel fazla konuşuyorsun ve boş konuşuyorsun farkında mısın?"

"Pardon Canset hanım, o güzel kafanızı mı şişirdik? zaten kızın beyni 16 gb gibi bir sey fazla alan kaplayamıyor
Dolu ya da boş bir sey söyleyince direkt uyarı veriyor baksana hemen ciyakladı. Alanı doluyor hemen beyninin gereksiz bilgileri silde yer açılsın."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı cama cevirirken arabanın aynasından Efe'nin bakışlarını yakaladım o iki saniyede gözleri gülüşüme kaymıstı.

Canset, "ya bak şu elimdeki ruju alıp yediririm adam. Harbi adın neydi senin? Hiç hatırlamıyorum

Direkt lafa atladım. "Beynin 16 gb oldugundan hatırlamaman çok normal."

Açık Yaralar Resitali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin