Bazen aynaya bakmak fazla ağır gelirdi çünkü o an kendinle yüzleşmek sandığından daha zor ve anlaşılmaz bir hal alırdı. Kendimizi bile anlayamadığımız daha doğru dürüst çözemediğimiz şu koca Dünya da nasıl başka insanların duygularını düşüncelerini anlayabilirdik ki? Sevgi,nefret,öfke... bazıları gülerken gösterirdi acısını bazıları ağlayarak temsil ederdi mutluluğunu çoğu zaman aynaya bakmaktan hep kaçtım sebebi kendimi beğenmemekten değildi sebebi her aynaya baktığımda gördüğüm tek şey kocaman bir karanlık hataydı kendinden nefret ederek hayatta olmak o kadar zordu ki bir yandan her gün öldüğünü düşünürken asıl bütün bedeninle yaşadığını hissetmek parçalıyordu. Ama sonra o aynadan uzatılan bir el çıkıyordu hala yalnızdın fakat en azından artık yalnız olmadığını bilmek iyi hissettiriyordu birisinin açtığı boşluğu başka birisi doldurabilir miydi? Yoksa o boşluk aslında hiç kapanmayacak ve bütün kötülükleri içine çekecek bir kara delik miydi?
"İsmim Naz"
Kafasını salladı taktığı güneş gözlüğünü çıkardı ve "yarın saat sekizde gelmiş ol bir dakika bile geç kalırsan kapıdan geldiğin gibi çıkarsın yerinde olsam geç kalmazdım fazla yeteneklisin, bu yeteneğin harcanmaması iyi olur." Gözlüğünü tekrardan taktı adamlarıyla birlikte son model beyaz arabasına binip gözden uzaklaştı etrafıma göz gezdirdiğimde kimseden çıt çıkmıyordu bazıları gözümün içine baka baka kulaktan kulağa konuşuyordu gözlerim beni işe alan kadına kaydı gözlerim kocaman açılmıştı hareket dahi etmiyordu yerinden boğazımı temizledim ve yanına sert adımlarla ilerledim bütün bakışları üzerimde hissetmeye başladım cebimdeki anahtarı çıkarıp sallamaya başladım "sanırım tekrardan dükkanı kapatma görevi size geçti buyrun" elimden tam alıcağı sırada parmaklarımı anahtarlardan çektim ve yere düştüler alayla güldüm "neyse artık gitsem iyi olacak yarın sizin temizlikçi diye adlandırdığınız bu kız yarın tasarımlarıma bakmaya bile tahammül edemediğiniz kişi şimdi yine tasarımlarıma bakılmadan tasarımcı olarak işe alındı ee artık dergilerde görmüş olursunuz sizde ya da davetiye bile gelmeyen o açılışlardan artık diğer gün yayınlanan magazin programlarından takip edersiniz seçim sizin." Hızlıca eşyalarımı toplayarak kapıdan çıkıp gittim. İçimden öyle bir yük kalkmıştı ki derin bir nefes alıp verdim yerimde dans ederek yürümeye başladığım sırada telefonum çaldı ekrana baktığımda Efe'nin aradığını gördüm ve aramayı yanıtladım.
Nerdesin? Gelip seni alacağım
Sana da günaydın Efe
çok güzel bir kahvaltı yeri biliyorum oraya gitmek ister misin?
Olur karnım kurt gibi aç sen evde misin?
"Evet, sabaha kadar neredeyse Korel ile çalıştık gözüme uyku girmedi resmen sen naptın güya şu gerçek olmayan otel nasıldı rahat uyuyabildin mi?"
"Tabi ne sandın? yatak o kadar rahattı ki kafamı koyduğum gibi fosur fosur uyumuşum vitrinde uyuyacak halim yoktu dimi?"
"Vitrin mi? O ne alaka şimdi örnek verecek başka bir şey bulamadın mı?"
Kıkırdadım "sana olduğum yerin konumunu atıyorum" dedim ve kapattım.
Gerçekten yaşadıklarıma inanamıyordum Zeren iplikçi Türkiye'nin en ünlü moda tasarımcısıydı onu tanımayan yoktur herkes onun gibi olmak ister dergilerde televizyonlarda heryerde bu kadın bir sürü ünlünün kıyafetlerini o tasarlar hele bir kızı var herkes o kızının yerinde olmak için ölüp bitiyor adeta çok şanslı gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açık Yaralar Resitali
Novela JuvenilYarayı açık bırakırsın, acır. Kapatırsın izi kalır. İp geçmez iğne dikmez Bazı insanlar, seni bazı anılarla yaşamak zorunda bırakır.