Sabah erkenden kalkıp Axel'ı uyandırdım. Uykulu bir şekilde yanından gitmemi söyledi. Israr etmeme rağmen gözünü bile açmadı.
Telefonumdan saate baktım. Saat sabahın 6'sıydı! Ben bu saatte normalde kalkmazdım. Ama dün heyecandan bir türlü uyuyamamıştım.
Salona gittim ve koltuğa oturdum. Eve sessizlik hakimdi. Daha kimse uyanmamıştı. Ama ben bir an önce özel gücümü öğrenmek istiyordum.
Acaba element perisi mi olacaktım? Ya da belki bir fani miydim? Fani olmak en son istediğim şey bile değildi. Ama ben bir peri olduğumu o kadar derin hissediyordum ki...
Kimse uyanmayınca biraz telefona baktım sonra televizyon izledim. Sabah saat 8 olmuştu. Annem her zaman erken uyandırdı. Televizyon izlerken yanıma annem geldi ve şaşkın gözlerle beni izlemeye başladı. Onu görünce gülümsedim.
Annemin gözü doldu ve "bende peri olmayı umut ettiğimde aynı senin gibiydim. Ama şuan bir periyim ve çocuğumun peri olup olmadığını izleyeceğim" dedi. Onu öyle görünce yanına gittim ve sarıldım.
Sarılmamız bittikten sonra koltuğa tekrar oturdum ve televizyon izlemeye devam ettim. Kahvaltı yaptıktan sonra annem odayı süslemeye başladı. Doğum günümüzde bir kaç arkadaşımız gelecekti ve kendi aramızda bir doğum günü partisi yapacaktık.
Kardeşimin hâlâ hiçbir şey umrunda değildi. Tek derdi uyumaktı. Keşke bende onun gibi bu kadar umursamaz olabilseydim. Ama olmuyordu.
Artık doğum günü kutlayacağımız saat yaklaşıyordu. Kardeşim çok rahat giyinmişti. Üstüne bir tişört altına bır bir pantolon.
Ben ise çok güzel bir elbise giydim. Askılı ve şık bir elbiseydi. Elbisenin uç kısmında ateş detayları gözden kacmiyordu. O detaylarla uygun bir makyaj yapmıştım. Gri taşlı bir topuklu ayakkabı giydim. Yani çok şık olmuştum. Steward'ın benden hoşlanacağından adım kadar emindim.
Yavaş yavaş arkadaşlarımız gelmeye başladı. Saat 14 gibi doğum gününüzü kutladık. Doğum günü pastamız üzerinde ailemizin hangi peri olduğumuzu tahmin ettikleri bir pastaydı. Şeker hamurundan yapılmıştı.
Benim ateş perisi olacağımı Axel'ın hava perisi olacağını ümit ediyorlardı. Bu yüzden bir tarafta bir kasırga bir tarafta çok güçlü bir ateş vardı.
Doğum günümüzü kutladıktan sonra eğlence başlamıştı. Herkes çok mutluydu. Ama Steward benimle hiç doğru dürüst ilgilenmedi. Sadece doğum günümü kutladı. Bu yüzden üzülsemde Larissa beni teselli etti.
Her şey çok güzel giderken bir anda Steward ve Lowell kavga etmeye başladı. Normalde hiç bir şeyi umursamayan kardeşim nedensizce kavgaları ayırmakta oldukça iyiydi.
Ama bu sefer işler çok kızışmıştı ve kardeşim sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bir anda ikisini de omzundan iteklemesiyle ikisi de bir yana savruldu. Kardeşim bu kadar güçlü değildi. Bunu yaptığı için hem pişman hem de şaşkındı.
Kardeşim Steward ve Lowell'dan özür diledi ve aslında onun da bir peri olduğunu öğrenmiş olduk. Annem bu özellikten sonra Axel'ın ne perisi olduğunu hemen anladı. O Barış perisiydi! Bu beni çok mutlu etmişti. Çünkü kardeşim bir periydi. Belki bende bir peri olup Periler Okulu'na gidebilirdim.
Saat 18 olmuştu. Ama hâlâ benim özelliğim ortaya çıkmamıştı. Son 6 saatim vardı ve peri olmama dair hiçbir özellik yoktu. Arkadaşlarımız yavaş yavaş gitmeye başlamıştı. Ben mutsuz olsamda bunu belli etmemeye çalıştım. Ama annem hep son anda özelliğinin ortaya çıktığını söylüyor. Bu yüzden bir nebze de olsa umudum var. Ama yavaş yavaş o umut silinmeye başlıyor.