Rüya

62 11 0
                                    

"Rüyalar garip şeyler. Ne gördüğünü hatırlayamıyorsun. Çok güzel bir rüyanın sabahında aklında kalan bölük pörçük bir kaç detay haricinde toplayamıyorsun rüyanı."


Rüyasında bir kadın eli vardı son hatırladığı kadarıyla. Yumuşak, kadife tadında el ve parmakların avucunda dolaştığını hatırlıyordu. Yüzünü görememişti ama gülümsemesi cennet misaliydi. Gerçi cenneti görecek kadar iyi bir adam olmamıştı. Kulaktan dolma şeyler işte..


Böyle uyanıyordu her sabah. Güzel rüyaları unutarak. Salaklığından mıdır, ahmaklığından mı? Şu hallerinden utanarak. Hayatın yavşaklığı veya beyninin kendisiyle taşak geçmelerine alışkındı. Bir çok şeye alışkındı.


İnsanlar da rüyalar gibiydi. Bazen zevk veriyor, mutlu ediyor. Bazen ise acı veriyor ve korkutuyordu. Onlara dair de bir şey hatırlayamıyordun sonrasında. Tek farkları, bir süre sonra siktirip gitmeleriydi belki de. Bir şey demeden, hiç görünmeden gidiyorlardı.


Rüyalar öyle miydi? Sevinçlerin sonunda hüzün varken rüyadan sana hatıra bir tebessüm kalıveriyordu. Ya da bir kabustan, Oh! Rüyaymış. gibi rahatlatıcı bir duygu.


Ne güzel söylemişti Tüzmen;

Ellerin ellerimi ararken yokluğunda

Bu gece gölgeler benimle kolkola

Kaybolan sevgimizi terkettin sonsuza

Bu gece son defa bu gece son rüya


Ama bir türlü son rüya olmuyor be arkadaş! Hep yenileri ekleniyor hayatına. Rüyalardan ibaret bir yaşamın içine seni ensenden tutup atıveriyor hayat.

İki kere iki yalnızlıktır.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin