...... Sabahın ışıkları açık kalmış camdan,yarım öpücük atan perdeniz arasından sızıyor bedene doğru. Hava yaz sabahı gibi, serin bir sıcaklığa sahip. Terlemeye yüz tutmuş gözenekler uyandırıyor sabaha bedeni.
Sabahlar sevilmeli. Çünkü bedenin tazeliğine kavuşuyor bu saatlerde. En güzel yanı da kumruların sesleri. Seslerini duymayalı yıllar oldu. Arada, nadiren de olsa duymak güzel anılara götürüyor adamı.
Sabahlar, her insana aynı sanırım. Yüzlerde makyaj yok, saçlar dağınık. Uykulu ve şişmiş gözler. Gerçek yüzlerini göremesen de sabah olduğunda hepsi çirkin. İnsan sabahlara aşık olmalı aslında. İnsanlara değil. Sabahlar terk etmez. Geceleri küçük bir veda busesi kondurup yeniden gelirler koynunuza.
Güneşi yeniden doğarken görmek, dünyanın en güzel mutluluğu. Bakmayın siz insanların bitmek bilmeyen isteklerine. Ellerindekinin değerini bir bilseler her şeyden vazgeçecekler. Bilemiyorlar işte.
Ne kadar detayı varmış aslında yaşamın. İnsan kuru kalabalığın içinden sıyırdığında kendini fark ediyor hepsini. Çok şeyi atlıyoruz. Gözümüzün içine, "beni gör" dercesine bakan şeyleri göremiyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki kere iki yalnızlıktır.
RomanceYüreğine mi baksın, yoksa yüreğini mi yaksın? İşte en büyük çelişkiler bu şekilde gebe kalıyordu onun dimağında. -Uzun ve yorucu romanlar yazacak kadar çok şey yaşamadım. Biraz sizden, biraz benden bir şeyler. Her başlık altında farklı tatlar. - Sin...