Görüldü

681 79 160
                                    

*14 Eylül 2024*
*Jisung'dan*

"İyi ki doğdun Jisung!" Abimin ve Emily halanın eve girdiğim an doğum günümü kutlaması dudaklarımın iki yana doğru kıvrılmasını sağladı. Keşke Minho da şuan burada olsaydı...

Abimin önümde tuttuğu pastanın üzerindeki mumlara baktım. 21 yazıyordu mumlarla. 21. yaşıma giriyordum. "Hadi dilek tut." Dileğim belliydi.

"Minho'ya döndüğümde beni kabul etmesini diliyorum." diye içimden söyledim ve mumları üfleyerek söndürdüm. Dönememin tek sebebi beni kovmayacağından emin olmamamdı. Acaba engelini kaldırsam ve konuşsam mı? Hayır... Çok yüzsüzce ve korkuyorum. Reddedilmekten...

"Diledin mi?"

"Ne diledin?" Emily halanın konuşmasıyla ona baktım.

"Ne dilediğimi söylersem kabul olmaz. Bu yüzden sır." deyip elimle dudaklarıma fermuar çeker gibi yapmıştım. Şu yaklaşık bir senede dışarıdan dünyanın en mutlu insanı gibi gözükürken içimdeki fırtınalarla yaşamayı öğrenmiştim.

"Haklı, hala. Söylemesin. Hadi pastayı keselim." deyip salona ilerledi. Emily hala ile salona girdiğimde her tarafı süslediklerini gördüm.

"Burayı kendiniz mi süslediniz..." derken abim kafama bir tane doğum günü hunisi koydu.

"Evet. Güzel olmuş mu?"

"Çok güzel görünüyor." dedikten sonra masada gördüğüm iki tame huniyi alıp abimin ve Emily halanın kafasına yerleştirdim. "Mükemmel oldu." deyip güldüm.

"Pastayı kesmeden önceee." dedi Emily hala e'leri uzatarak. "Hediye!" dedikten sonra salondan çıktı. Hediye istemiyordum ki...

Emily hala elinde bir tane küçük bir kutu ve zarfla yanımıza geldi. "Bu abinin hediyesi." diyerek küçük kutuyu bana uzattı. Abime kısa bir bakış attıktan sonra kutuyu açtım fakat gördüklerimle elimden düşürmem bir oldu.

Ayaklarımın önüne dökülen her fotoğrafta o vardı. Minho... Haberi olmadan çekilen bir sürü fotoğraf. Titreyen dizlerim yüzünden yere düştüm ve bir fotoğraf aldım elime. Bir pet shop'daydı ekiple birlikte.

Abim yanıma eğilip bir fotoğraf aldı ve bana uzattı. Fotoğrafı elinden aldıktan sonra pet shop'dan üç tane kedi aldıklarını gördüm. İki kafesi Minho tutarken diğerini yanında duran Jeongin taşıyordu.

Kedilerin aksine takıldığım nokta saçlarıydı. Sarıya boyatmıştı ve eskisine göre daha kısaydı. Çok güzeldi... Çok güzeldi ama yüzü gülmüyordu. Neden gülmüyordu?

Elimdeki fotoğrafları bırakıp başka bir fotoğrafı elime aldığımda dolan gözlerimden bir yaş aktı. Çok zayıftı. Tişörtü olmasa üzerinde kemikleri sayılırdı ki kollarındaki kemik gözükecek derecedeydi. Renksiz tenine renk katan şey göz altlarındaki morluklardı. Şey gibiydi, bir ölü...

Ağlamaya devam ederken başka bir fotoğrafı aldım. Bir parktaydı ve salıncağa oturmuştu tek başına. Başını zincire yaslıyor ve telefonuyla ilgileniyordu. En önemlisi de, ağlıyordu...

Fotoğrafı bırakıp kollarımı dizlerime yasladım ve başımı kollarımın arasına aldım. Durmadan ağlıyordum. Kalbim çok acıyordu çünkü fotoğraflarda belliydi, Minho'nun kalbi çok acıyordu.

Abime daha önce "kalpsizsin çünkü o senin kalbini çalmış" demiştim. Fotoğraflarda da Minho kalpsizdi çünkü kalbini çalmıştım.

"Jisung..." Abim sırtımı okşarken Emily halanın ellerini de saçlarımda hissettim.

"Daha benim hediyemi açmadın Jisung." diyerek başımı kaldırdı zorla.

"Hala biraz içini döksün-" Zarftan çıkarttığı biletleri görünce abim susmak zorunda kaldı. Ben ise şok olmuştum. Kore'ye iki adet uçak bileti vardı.

Deadly Difficulty 2/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin