....... İyi Misin Gerçekten De?"

716 74 112
                                    

*Minho'dan*

Eve geldiğimizde herkes bizi kapıda bekliyordu. Ekiple beraber duran Seungmin'in gözü hep Chan'daydı. Salak aşık diye geçirdim içimden fakat içimdeki ses hemen karşılık verdi. Senin de ondan pek bir farkın yok sanki? Haha.

Chan koşarak Seungmin'in yanına giderken bir korumanın Chan'ı durdurmak için öne atıldığını görünce bana bakmasını istercesine öksürdüm. Kaşlarımı kaldırdığımda hafifçe eğilerek geri yerine geçti. Chan ve Seungmin ikilisi sımsıkı sarılırken Jisung'a baktım. Pek de şaşırmış gibi durmuyordu.

"Sevgili olduklarını biliyor muydun?" diye sorduğumda başını aşağı yukarı salladı.

"Abim onu çok seviyor."

"Seni sevdiğinden daha mı çok?" diye sordum umutla. Eğer abisi Seungmin'i Jisung'dan çok seviyorsa, Jisung da beni abisinden daha çok severdi, değil mi?

"Hayır. Benim için geri dönmedi..." dediğinde derin bir nefes alıp önüme döndüm. Abisini daha çok seviyor. Bu konuya bir açıklık getirmem gerekiyordu yine de.

"Ben mi abin mi, Jisung?" diye sordum hala onlara bakarken.

"Buna saha sonra cevap vereceğim." dediğinde ona baktım. Bana bakmıyordu. Nereye baktığını görmek için gözlerini takip ettim. Jeongin'e bakıyordu ve Jeongin de ona bakıyordu. "Jeongin?" diye sorarcasına konuştuğunda Jisung, Jeongin yavaşça bu tarafa doğru gelmeye başladı.

Jeongin yanımıza kadar geldiğinde Jisung elimi bırakıp Jeongin'e sarıldı. Kıskanmanın sırası değil Minho, arkadaşdı onlar iki yıl sonra tabiki sarılacaklar.

"Jeongin, özür dilerim..." Jeongin karşılık vermiyordu. Kırılgan bir çocuktu ve çok sevdiği biri değilse kolay kolay affetmezdi.

"Sorun değil hyung." Ve Jeongin de sarıldı. Demek ki Jisung'u çok seviyor. Kıskanma Minho, Jeongin için ekiptekiler neyse Jisung da o.

"Çok özür dilerim..."

"Özür dileme hyung. Ciddiyim, sorun yok."

"Çok saçmaladım. Bir anda karar vermemeliydim..." Hala sarılıyorlardı. Sakin ol koçum. Sadece arkadaş-

"İyi güzel. Özlem giderdiğinize göre ayrılın artık." Jisung'u kolundan tuttuğum gibi kendime çektiğimde Jeongin bana göz devirdi. Jeongin'in arkasında kalan Hyunjin ve Felix ikilisinin de bana attığı side eyes bakışları umrumda bile değildi. "Sofra hazır mı?" Kapının yanında bir yerde duran korumaya sorduğum soruyla başını yukarı aşağı salladı.

"Hazır, efendim."

"Sofra mı? Yemek mi yiyeceğiz? Biz yemiştik abimle-"

"Tavuklu yemekler yaptırdım." Gözleri parıldamıştı resmen. Ben en sevdiği şeyler arasında üçüncü sırada mıydım yani? Birincisi tavuklu yemekler, ikincisi abisi ve üçüncüsü mü bendim?! Bir yemeği de kıskanmazsın Minho. Şu sıralar Hyunjin'le fazla mı takılıyorsun acaba?

Ekip de dahil herkes Jisung ve Chan'ı karşıladıktan sonra içeri girip sofraya oturduk. Masanın her tarafı yemeklerle süslenmişti.

Masadaki oturma düzeni şu şekildeydi: Ben uzun masanın en ucunda, sağ çaprazımda Jisung, onun karşısında yani benim sol çaprazımda Chan, Chan'ın yanında sırasıyla Seungmin, Hyunjin ve Felix vardı. Jisung'un yanında ise Changbin ve Jeongin oturuyordu.

Seungmin Chan'la, ekibin kalanı da Jisung'la büyük bir sohbete girmişken kimsenin aklı yemeklerde değildi. Ben ise konuşmalara katılmıyor, Jisung'un tabağına gördüğüm her tavuklu şeyi dolduruyordum. Çeşit çeşit tavuklu yemek yapılmıştı. Baharatlı tavuklar, pilavın yanında yenilecek tavuklar, çıtır tavuk, tavuklu noodle ve dahası.

Deadly Difficulty 2/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin