Ertesi sabah bir öğle teneffüsü souya ve rindou arka bahçede takılıyorlardı.
Souya amaçsız yere marak ettiği birşey sordu;-rindou.
-efendim?
-senin hiç benden önce sevgilin oldumu?
-evet de...
Souyaya bakıp gülümseyerek;-hayırdır neden sordun?
-hiç merak ettim.
-bir ara olmuştu ama şaziye çıktı kız...
-sen daha önceden kızlarla mı çıkıyordun?
-çıkıyor dum*
Kolunu souyanın omzuna atarak şu an elimde sen varsın.Biraz sonra arka bahçeden okulun önüne geçtiklerinde farkettiler ki çoktaan derse geçilmişti bile. Souyanın aklına derste ukala fizikçinin olduğu gelir ve daha çok telaşa kapılır. Eğer ikisi böylesine geç bir vakitte sınıfa girerlerse girdikleri gibi hoca ikisini de liğme liğme edebilirdi. Rindou ise gayet sakin bir şekilde;
-aman birşey olmaaz kaçarız.
Souya rindouyu tersleyerek;
-saçmalama istersen cidden boku yeriz!
-hocanın önünde 'öjüy dileyim bi daha olmaj' deyip bir ton azar yedikten sonra kös kös oturacak mısın!?
Souya, rindou gayet haklı olduğundan sadece bakmakla yetinir.Rindou sounun saçlarını karıştırarak;
-haydii korkak bir kedycik olma. Nereye gideceğimizi biliyorum.
Böylece nöbetçi öğretmenler ve temizlikçilerden saklana saklana 3. Katta koridorun sonundaki depo olarak kullanılan boş sınıfa girdiler. Souya perdelerden birini ışık girmesi için açarken;
-amma tozluymuş burasıda..
-derse girmekten iyidir.
-yani evet.
Birer sıraya oturup sohbet etmeye başlarlar. Rindou tam souyaya yavşayacakken koridordan buraya doğru yaklaşan ayak sesleri duymaya başlarlar. Souya teslim olmak için kapıyı açacağı sırada rindou onu tutup köşedeki boş dolaba attığı gibi kendisinin de girip arkasından kapatması bir oldu. Anın şokunda olan souyanın dudaklarına başparmağını koyarak susmasını işaret etti. Souya hem o anki gerginlikten hemde durdukları pozisyondan rahatsız olmuş kızarmaya başlamıştı. Kapı gıcırdama sesi ile içeriye birisi girince souyanın kalbi neredeyse yerinden fırlayacak gibi atmaya başladı. Sınıfın içibe doğru yürüyen ayak sesleri boş sınıfın duvarlarından yansıyarak odayı dolduruyordu. Ya dolabı açarsa? İkisi de nefeslerini tutmuş beklerken ayak sesleri durdu. Dolabın yanında duran kutuları karıştırıp oradan birşey aldıktan sonra kapıya doğru yöneldi. Kapının gıcırtılı kapanma sesinden sonra ikisi de rahat bir nefes verdi. İlk toparlanan rindouydu. Gülümseyerek;
-amma gerildik he..
Şu ana kadar rindounun ademelması ile bakışmaya maruz kalan souya;
-ne demezsin...
Rindou tam kalkacakken souya kolunu çekistirip;
-lan dur!
-ney?
-gittiğinden eminmiyiz?
-e yani gram ses yok. Yoksa biraz daha mı böyle kalalım?
Souyayı biraz kendine çeker.Souya ise itmeye çalışarak;
-öf hayır be bir an önce çıkalım şuradan ciğerlerim iflas edecek.
-yoo yavşicam biraz.
Sonra dudaklarını souyanın dudaklarına bastırdı. Bir taraftanda souyanın gömleğinin düğmelerini tek tek açmaya başladı. Boynunu yeterince açtıktan sonra dudaklarını bırakıp boynuna öpücükler kondurmaya başladı. Souya ise gözlerini sıkı sıkıya kapatıp yutkundu. Her bir öpüşünde daha çok geriliyordu. Boynunu yalayınca hafifçe irkilerek rini itmeye çalıştı. Rindou ise boynunun oralarında öpmediği yer kalmayınca başını kaldırıp souyaya gülümsedi ve;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enemies | rinsou
Fanfictionİlk defa hikaye yazıyorum o yüzden saçma kısımlara yazım hatalarına aldırmayın. Hikaye fikri; sakat keçi (kankam :D) Senaryo; sakat keçi ve ben düzenleyen; ben Bu kadar artık o oku tuşuna basabilirsin :)