Aldıkları herşeyi yerleştirip evi toparladıktan sonra souya kendini günün yorgunluğu ile salonun ortasındaki koltuğa bırakarak;
-bokum çıktı...
Rindou da yanına aynı şekil koltuğa yayıldı. Biraz sonra üzerindeki sweatshirti çıkararak;
-of bu ev neden bu kadar sıcak...
-he kesin..
-valla olum burası ayrı bir sıcak...
Biraz sessizlikten rindou sonra tam kalkacak olan souyayı kolundan sutup çekerek kucağına oturttu ve şekilli dövmelerine maruz kalmasına sebep oldu. Souya hafifçe kızararak;
- napıyorsun be?
Rindou gülümsedi boynundan öperek;
- hiiç. Biraz eğlenmek istedim.
kalkıp souyayı kolundan çekiştirerek odasına yönelirken souya hala olacaklardan habersizdir.
-ne yapiyorsun lan nereye!?
-görürsün.
-napıcaksın sapık herif bırak kolumu!!
Rindou kendi odasına girdiklerinde souyayı içeri itip arkasından kapıyı kilitler. Souya;
-çıkar lan beni zorla mı sikicen daha ne kadar dicem ya!
Rindou souyaya dönerek;
-neden ya ranla nahoya yapıyo biz niye yapmayalım!?
-onlar yapar aq yapmadıkları gün yok!
Odasının perdelerini kaparken;
-ran kadar olmadığıma dua et sen zibidi!
-korkuyorum diyorum ne anlıyorsun bundan!
Rindou sou nun yanına gelip onu yatağa oturttu ve yanağını okşayarak;
-korkmanı gerektiren bür durum yok..
-söylemesi kolay...
-birşey olmaz acıtmadan yaparım bende.
Souya bir süre sessiz kaldı. Rindou boynuna eğilip öpücükler kondurmaya başladı. Souya ise gözlerini kapatıp bekledi. Rindou bir taraftan öbür eli ile souyanın kemerini çözüp pantolonunu indirdi. Sonra da üstündeki sweat ini. Souya her ne kadar rahatsız olsa da rindounun sıcak dokunuşları onu sakinleştiriyordu. Biraz sonra rindou souyayı yatağa iter ve kendi kemeri ike souyanın ellerini bağlar. Souya kaşlarını çattı. Çok ileri gitmişti.
-abartma istersen!
Rindou göz devirerek;-aynen somra tırnakla beni kedi gibi değilmi.
-ne zaman öyle birşey yaptım göt!
-son sinemaya gittiğimizde seni öperken tırnaklarını omuzlarıma sokan da anamdı dimi! acıttı ama demedim birşey.
-orda haklıydım bi kere.
-herneyse...
Rindou kendi pantolonunu indirir. Boynumdan aşağı doğru öperken sounun baksırını da çıkartır. Souya rinin her öpüşünde daha çok geriliyordu. Kesinlikle izi kalacaktı. Biraz sonra rindou doğrulup eline kayganlaştırıcı sürerken;
-dön arkanı..
Souya titreyerek yüzüstü dönüp başını rinin yastığına gömdü. Utançtan ölmek üzereydi. Kalçasında rindounun parmağını hissedince irkildi. Rin her ne kadar nazikçe yapsa da canı yanıyordu ve yalnış bir ses çıkarmamak için dişlerini sıkıyordu. Rindou parmağını çıkardığında sou nefes nefeseydi.
-biraz sakin ol sıkma kendini.
Sonra aletini doğrultup yavaşça sokmaya başladı. Ancak daha yarısında souyanın canı yanmaya başladı.
- d-dur!
-daha yarısı bile girmedi eminmisin?
Souya gözlerini sımsıkı yumarak;
- acıtıyor!
-şu anlık normal değilmi acıması?
Biraz daha ittirdiğinde souyanın inlemelerine hıçkırıklar karıştı. Neredeyse kusacakmış gibi acıtıyordu. Gözlerinden dökülen yaşlar kafasını koyduğu yastığı ıslatıyordu.
- y-yapmasak lütfen!
- başlamışken bitirelim olmaz öyle.
Biraz daha ittirdiğinde souya bu sefer bağırarak;- yemin ederim çok acıyor yapma lütfen!!
Rindou daha olmayacağını anlayınca daha fazla zorlamadı ve aletini çıkarıp hızlıca toparlandı. Souya ise nefes nefeseydi. Rinin kalktığını görünce;
- n-noldu?
Rindou cevap vermiyordu.
-sana diyorum alo!
Rin hala umursamayarak beline bir eşofman geçirdi. Sonra souyanın bileklerindeki kemeri çözdü. Souya hızla doğrularak;
-cevap versene!
Rindou üstüne hırka geçirip etrafı topladıktan sonra yatağın köşesindeki kıyafetleri göstererek;
-üstüne birşeyler giy sende üşüme.
Ve odadan çıkıp gitti. Souya arkasımdan baka kaldı. O kadar istekliyken nasıl bir anda vazgeçmişti ki? Bir taraftan işine gelse de rine ne olduğunu merak ediyordu. Yatağın köşesinde duran kıyafetleri giyip mutfağa gitti. Rindou mufakta hazır erişte yi ısıtmak için bir tencereye koymuş baharatını koyuyordu. Souya rinin karşısına geçerek tam ağzını açmıştı ki rin tencereyi ocağa koyup salona ilerledi. souya da arkasından. Rindou koltuğa oturup arkasını yaslanır souya da yanına oturup rinin yanaklarımdan tutup kendisine çevirir. Mutfağın açık kalan lambası salona doğru ilerleyerek aralık kalan perdeden içeri giren sokak ışıkları ile birlikte odayı loş bi hale getiriyordu. Birkaç saniye souya rindouya sadece bakar. Rinin ciddi bakışları souyayı daha çok endişelendiriyordu. Gözleri doldu dudakları büzüldü. Titrek sesi ile;
-sana bir soru sordum değilmi.
-yok birşeyim...
-ne demek yok!
Güzel mavi gözlerinden bir damla yaş süzüldü.- olmadı diye mi böylesin?...
- ...
Rindounun sert bakışları onu daha çok ağlatmaya yetmişti.
- Ondan değilmi! Bana cevap ver!! Bir de bana trip attığımı söylüyorsun!!
Rindounun yüzünde olan ellerini indirip sweatının kolları ile gözyaşlarını sildi. Rindou iç çekerek souyanın kafasını göğsüne koyup sarıldı ve arkasına yaslandı.
-aklıma birşey geldi ondan sinirim bozuldu senlik birşey yok...
Souya başını hafif kaldırarak;
-yani yaparken aklına en fazla ne gelirki? Yalan söyleme!
-söylemiyorum zaten.
-madem benlik bir durum yok bana niye tripleniyorsun acep!?
-öf boşver.
Souya kaşlarını çatıp rinin gözlerinin içine bakar. Son derece ciddiydi.
-boşvermeyeceğim söyle.
Rindou sadece bakar. Souya tam tekrar konuşacakken aklına ocakta erişte olduğunu hatırlar.
-siktir ocakta erişte vardı!
Anlık panikle souyayı koltuğa sertçe itip mutfağa koşar. Souya ise yine arkasından baka kalır. Rin pişen erişteyi tabağa koyar ve souyayı çağırır. Ancak ses gelmeyince tekrar salona bakar ancak souya orada yoktur...Çoktan gitmiştir...
~~~~~~~~~~~~~~~♡~~~~~~~~~~~~~~~~
Birşeyler yaparız dediğim bölümün de böyle ağzına sıçtım ya ne diyim artık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enemies | rinsou
Fanficİlk defa hikaye yazıyorum o yüzden saçma kısımlara yazım hatalarına aldırmayın. Hikaye fikri; sakat keçi (kankam :D) Senaryo; sakat keçi ve ben düzenleyen; ben Bu kadar artık o oku tuşuna basabilirsin :)