★ / fazladan bir mektup

29 8 1
                                    

23102022

"Tanrım... Bu yıl ne yazacağımı bilmiyorum."

Jaemin yeni yıl için bahçelerini süslemekle meşgul olan yaşlı komşusuna yardım ederken led ışıkları ağacın gövdesine sarmakla meşguldü.

"Fazlaca dosta sahip olduğunuz için yazacağınız çok kişi olmalı."

Her yıl teknolojiyi bir kenara bırakarak dünyanın farklı yerlerine serpilmiş onlarca dostuna yeni yıl mektubu yollardı yaşlı komşusu. Elindeki minik defterde adresler yazılıydı ve anlaşılan o ki yazacakları tükenmişti.

"Ah neredeyse bir ay önceden başladım onların mektuplarını yazmaya. Bir kaç özel dostum için ne yazacağımı bilmiyorum yalnızca."

Tıpkı komşusu gibi yaşlı olan ağaca merdiven dayayarak kalan ledleri dallara sarmak için bir kaç basamak çıkmıştı Jaemin. Yeni yılı kutlayacak pek kimsesi olmazdı çok. Bu nedenle şimdi yabancıladığı tatlı heyecanı anlamak zor geliyordu.

Bir ağaç dahi süslemez öylece sakin bir şekilde kutlardı yeni yılı. Fakat diğer günlerden farklı olarak uyanmıştı yeni güne. Henüz aralığın ilk haftalarında olsalar bile kapısında bir çam ağacı ile karşılamıştı yaşlı komşusu onu.
Evin en güzel köşesine yerleştirmişti özenle ve süslemesine yardım etmişti.

"Ya sen? Mektup yazdın mı? Söz vermiştin."

"Yalnzıca dostuma yazdım."

Bu ilkti onun için. Genelde yalnızca mesajlarşırlardı. Çocukken evindeki mektup telaşını hatırlasada yaşlı komşusu mektup geleneğinin unutulup gideceğinden endişeli olduğu gün Jaemin'e bu zamana kadar aldığı yeni yıl mektuplarından oluşan albümü göstermiş ve bu yeni yılda en azından bir kişiyede olsa mektup yollamasını rica etmişti.

"Ah bu geçen yıl seni ziyarete gelen dostun mu?"

Gülümseyerek onaylamıştı komşusunu Jaemin. Ağacın süslemesi neredeyse bitmişti. Merdivenden dikkatle inerken bir kaç adım geri çekilip yaşlı adamın yanında durmuş ve ağacı işaret ederek konuşmuştu.

"Hava karardığında ışıl ışıl parlayan bir ağacınız olacak."

Küçük komşusunun ise her zamanki huysuzluğu yerindeydi. Öylece oturmuş yoldan gelip geçenleri izliyordu. Yaşlı komşusu torununa bakarak gülmüş ve fısıldamıştı.

"Bu yıl fazladan bir mektup daha yazdı."

Jaemin'in gözleri merakla büyürken yaşlı adam cevaplamıştı.

"Sana."

Yolunu değiştirmeli miydi bilmiyordu.
Rüyasında deli gibi aşık olduğu bedenin öylece bankın birinde otururken görmeyi beklemediği gibi, yanına gitmekte emin değildi.

İçindeki tuhaf endişe ve değer duygusunu yadırgıyordu. Her şey sadece bir rüyaydı fakat o henüz adını bildiği Jeno'nun her an kaybolmasından korkuyordu.

Bir süre kaskatı kesilmiş bedeniyle öylece dikilerek izlemişti bankta oturan Jeno'yu. Dalmış görünüyordu yorgun olan beden. Soğuk havayı hissetmiyordu sanki. Başını öne eğmişti ve gözleri kapalıydı.

Derince bir nefes alarak ilerledi Jaemin. Ses etmeden oturdu banka. Jeno sanki hissetmemişti varlığını. İç dünyasına gömülmüş gibi korumuştu sessizliğini.

"Her şey yolunda mı?"

"Yolunda."

Aldığı cevaptan pek emin değildi.

"Öyle görünmüyor."

Jeno yanındaki bedenin ısrarıyla pes ederken gözlerini açıp kapatarak derince bir nefes almıştı. Jaemin'in neden burada olduğunu bilmiyordu. Fakat nedensizce ona güvenmek istiyordu.

"Başım deli gibi dönüyor. Ayakta duramıyorum."

Endişeyle kendisine bakan gözleri rahatlatmak istercesine konuşmuştu.

"İyiyim. Sadece bunun geçmesini bekliyorum."

"Burada daha fazla durmaya devam edersen gerçekten hasta olursun. Seninle gelebilirim."

"Bekleyebilirim."

Jaemin yanındaki bedenin verdiği cevabı umursamadan ayağa kalkarken tam karşısına geçerek elini uzatmıştı.

"İyi görünmüyorsun."

Halsizce gülerek kafasını olumsuz anlamda sallamıştı Jeno. Yük olmak istemiyordu.

"Bana yardımcı oldun. İzin ver bende sana olayım."

"Aynı durumda değiliz. Sadece bekleyeceğim ve iyiyim. Gidebilirsin."

Neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamasada Jeno'nun havada bıraktığı eliyle gencin bileğine uzanarak ayağa kalkması için çekmişti. Fakat ayağa kalkmasıyla sendeleyen Jeno, ağrıyan başını tutarak bileğini çekmişti. Dengesini kuramıyordu bile.

Haklıydı. Ayakta dahi duramazken Jaemin yanında olsa bile yürüyemeyecek kadar kötü haldeydi.
Canı yanıyordu ve bu oldukça anlaşılırdı.

"Bayılacaksın ve iyi olduğunu diretip duruyorsun. Derdin ölmek falan mı?"

Bedeni tekrardan banka çökmüşken çocuk gibi azarlanmak hoşuna gitmemişti.

"Beni azarlayacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyorum?"

Jaemin bunu bilsede içindeki endişe ona engel oluyordu. Jeno sanki hep yakındı kendisine. Rüyası hala korkutsada ruhunu, aynı zamanda huzurlu hissettiriyordu Jeno'nun varlığı.

"Şu an burada sana yakın olan tek kişi benim. Terslemesen iyi edersin."

Önünde hafifçe diz çökerek bakmıştı Jeno'ya. Terslemesinide istemiyordu hiç. Gencin dağılmış saçları gözlerini örtmüştü. Onlara bakamasada derince bir nefes alarak konuşmuştu.

"Yakınlarda dostumun bir evi var. Oraya yürüyebilirsen sana yardımcı olabilirim. Bu şekilde seni bırakıp gitmeyeceğimi bilmeni istiyorum."

"Na Jaemin..."

Kendisine ismiyle seslenişi afallatsada bozuntuya vermeden gülmüş ve konuşmuştu.

"Yürüyecek halde değilsen seni taşıyabilirim."

Cümlesi bitmemiş gibi görünen beden ise daha fazla kontrol edemezken zihnini mırıldanmıştı.

"Neden bu kadar yakın hissettiriyorsun hiç olmadığın kadar uzakken?"

29052023

çok sahiplenmeden, çok ait olmadan / nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin