Fifteen

33 10 12
                                    

"Ama anlamıyorsun Nilay, Çağdaş'a karşı bir şey beslemiyorum." dedim ona bu cümleyi kaçıncı kez kurduğumu bilmeden.

Çağdaş'ın engelli olduğunu zannederek attığı tüm mesajları okumuştum. Aslında başlarda engelli bile olsa, o bu mesajları yazdığında engelli değildi. Yalnızca, telefonumu kapatmıştım.

Ve benimle birlikte mesajları Nilay da okumuştu.

"İnkar etmeyi seçme Göksu. Duygularını inkar edince eline bir şey geçmeyecek." gülümseyerek bana olmayan bir gerçeği kabullendirmeye çalışması, komik gelmeye başlamıştı.

"Çağdaş'a güvenmeyi seç. Bu senin için iyi bir karar olabilir. Herkes onun gibi olacak diye bir kaide yok ki Göksu, artık başkalarına şans vermeyi denemelisin." dedi.

Kast ettiği kişinin aklıma getirdiği anılarla dudaklarımın titrediğini, eşzamanlı olarak burnumun sızlayarak gözümden bir yaş akıttığını hissettim.

Masadan ağırca kalkmaya çalıştığımda duyduğum şeyler, yedi yıllık arkadaşımın yanlış bir şey söylemesi yüzünden içtenlikle telaffuz ettiği özür cümleleriydi.

Karşılık olaraksa, cevaplamak için kullandığım cümle, "Nilay, yalnız kalabilir miyim?" oldu.

Biraz, gözlerimin içine baktığında, başını sağ ve sola sallayarak cevap verdi.

"Aynı şeyler olsun istemiyorum Göksu. Üzgünüm, sana karşı yanlış bir şey dediğim için. Ama ben aynı günü tüm detaylarıyla bir daha yaşamak istemiyorum." hala akan yaşlarımı seyrederken ekledi.

"Buna izin veremem. Sence, ikimiz de bunu kaldırabilecek kadar büyüyebildik mi?"

Arkamı dönerek kapıyı aralayıp çıkmak için bir hamlede bulunduğumda, onun bakışları altında ezildiğimi hissettim.

Sorusunu cevaplama gereği hissetmeden veda etmekle yetindim.

"Sonra görüşürüz Nilay."

UwU, olaylar olaylarr

Ne oldu ki acaba?


Oyun |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin