Sessiz bir odada dizlerimi karnıma doğru çekip oturuyorum. Biraz heyecanlı,birazda üzgünüm. Çünkü okulların açılmasına üç hafta kaldı. Kapı çalınca heyecanla koşup kapıyı açtım. Karşıma elli yaşlarında yüzü buruşmuş bir teyze geldi.
"Merhaba kızım ben Münevver. Taşındığınızı duyunca geldim" dedi adı Münevver olan teyze. Elinde de bir tencere dolusu çorba hemde en sevdiğimden. Teyzeye merhabalar dercesine masum bir gülücük attım . Teyze sözüne devam etti
"Evinizde şimdi bir şeyler yoktur diye düşünüp size yayla çorbası yaptım" dedi bende
"Çok teşekkür ederiz teyzeciğim eline sağlık " dedim ve yine güldüm. O sırada annem geldi . Adı Ebru. Fakat biz ona Ebru Sultan deriz. Üstünde beyaz renkli bir T-shirt altında ise siyah renkli bir eşofman . Kısa saçına da çok yakışmıştı . Anneme tarzsın bakışı attım . Annem anlamış olmalı ki gülümseyip bana göz kırptı.
"Buyrun teyzeciğim "dedi annem Münevver hanıma bakarak.
Münevver teyze kendini tanıttı . Meğerse bizim üst komşumuzmuş .
Annem benden Münevver hanımın elindekileri almam gerektiğini ve içeri gelmesi için ısrar etmemi kulağıma fisildayarak söyledi . Bende tamam dercesine kafamı salladim
"Teyzeciğim içeri geç istersen. Konuşuruz, birbirimizi tanırız" dedim. Teyze tamam dedi ve ayakkabısını çıkarmaya yeltenince annem "Hayır hayır çıkarmayın ayakkabınızı " dedi ve ben şok oldum. Çünkü Ebru Sultan aşırı titiz bir kadın . Sildiği yeri beş on defa daha siler. Münevver hanım "niye"diye sorunca. "Icerisi zaten pis. Ayakkabınızı çıkarıp çorabınızı da kirletmeyin " deyince anneme bir şey olmadığını anladım ve rahatladım .