Bölüm 14

233 12 0
                                    

Medya=Catherina

"Kabul ediyorum Arthur. Seninle bir gece geçirmeyi kabul ediyorum."
Arthur gözlerini büyütmüş bana bakıyordu. Hemen kabul edeceğimi hiç tahmin etmemişti. O gün sabahtan hazırlandım ve Arthur'u söylediği yerde beklemeye başladım. Evet yaptığım delice olabilir ama başka çarem de yok. Arthur'la konuşsam bunun delice olduğunu söylesem ikna edebilirdim. Yada bedenimi verirdim. Tanrım bunun düşüncesi bile kötüydü.İkna edebilirdim. Yada bedenimi arthura verecektim. İkinci seçeneği yaparsam Arthur susar ve bende intikamımı almaya geri donerdim. Ama ya benliğim Buna nasıl dayanırdı. Bekaretim elimde olan tek şeydi eğer onu da kaybedersem elimde ne kalacaktı ki. Bunu düşündükçe korkuyordum. Aslında Arthuru seviyordum eğer bu intikam olmamış olsaydi onunla evlenip onunla olabilirdim. Ama şimdi yapmam arthuru seviyorum ama yapamazdım. Lanet olsun arthur sen nerden çıktın. Her şey yolundaydı, sorunsuz ilerliyordu.
-demek geldin benim güzel sevgilim.
Sesle beraber korkudan sıçradım. Bu hareketimle kahkaha attı
-Korktun mu sevgilim. Ne kadarda korkak olmuşsun, Londra sana hiç yaramamış .
Kahkahayla gülmeye devam ediyordu. Sesi hastalıklı gibiydi ve midemi bulandırıyordu.

- Nasılsın sevgilim? rengin solmuş hasta misin yoksa?
-Hayır gayet iyiyim. Nereye gidiyoruz?

Sırıtarak yanıma yaklaştı ve bir tutam saçımı alıp oynamaya başladı. Ellerini saçlarımdan boynuma doğru götürdü. Her ne kadar saçlarımla oynamasını sevsemde bu eskide kaldı. Şu an sadece bir tiksinti duyuyordum. Bir adım geri atıp kollarımı göğsümde birleştirdim.
-Arthur bu istediğin çok saçma bunu neden istiyorsun?
Alaylı ıfadesi birden ciddileşti kaşları çatık bir şekilde
-seni. Seni istiyorum. Anlasilmayacak bir şey yok çünkü seni hala seviyorum.

Sesi titriyordu. Arthurun gözlerine baktım eskiden o gözler benim dünyamdı hayatımdı. Ama şimdi sadece nefret duyuyordum. Niye peki? Arthur u seviyorken neden şimdi nefret duyuyorum.
Arthur:
- Daldın sevgilim. Ne oldu.
Omuzlarimi dikleştirdim.
- hiç bir şey yok.
Kollarını iki yana açarak
- hadi o zaman gidelim.
İlerlemeye başladık. Nereye gittigimiz hakkında hiç bir fikrim yoktu ormanlıkta yürüyorduk, bacaklarımın artık beni taşıyacak gücü yoktu. Titriyordum, korkuyordum. Hayır yapamayacaktım. Bekaretimi veremezdim olmazdı.

Bölümü yazan arkadaşım songulturhal12 a teşekkürler. Devamı kısa zamanda gelecek yorumlarınız çok önemli esirgemeyiniz. Voteleriniz ile destek olun.

İntikamın GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin