Bölüm 2

246 11 0
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Ve yataktan doğruldum. Çalışma masamda oturuyordu. "Peki korkunun eceye faydası yok" diye mırıldandım. Abime baktığımda dudaklarını birbirine bastırıyordu. Onun yüzünde tebessüm mü vardı ben mi yanlış görüyordum. Anlamadığımı anladığında kendine çeki düzen verdi ve asıl abim geri geldi. "Jale hanım yani okul müdürün. Tanımaya bilirsin çünkü okula gittiğin yok. Devamsızlığın sınırda. Bunu açıkla ilk önce" dedi sinirini bastırarak. Bakışlarım parmaklarıma indi. Elimle oynuyordum çünkü bunu açıklayamazdım. "Duru" dedi hafif yüksek sesle ve dişlerini sıkarak. Acaba dişleri bir gün öğle kırılsa ne yapacak. "Arkadaşlarla gezdik" diye mırıldandım. Dişleri kırılır mı bilmem ama benim altıma işememe neden olacak korkuyu veriyordu. Alaylı bir kahkaha atıp "Hadi ya. En az 14 tane devamsızılık. Bu hangi gezme. Hangi arkadaşlar. Bana yalan söyleme" dedi. "Tek başınada gittim arada kafa dinlemek için" dedim götüme kaçmış o sesle. Elini masaya vurdu.

Adam masaya vurdu elini. Su bardağı düştü. Oradaki iki çocuk korkuyla bir-birine bakıyordu. "Bu sofranın hali ne" diye bağırdı adam. Sağ elinde durmadan tespihini çeviriyordu. Bir daha vurdu. Bir daha vurdu. Ve yine vurdu. Artık masaya vurmuyordu ama...

Üstümdeki yorganı sıktım. Gözlerime baksın istedim bir kere baksa anlayacak. "Yalan söyleme" diye bağırdı yerinden kalkarak. Yataktan geri gittim artık titriyordum. Beni fark ettiğinde bir adım geri gitti. Sanki boşluğa düştü belki anladı. Masaya tutundu. Gözlerini kapadı. "Kahretsin" diye acı dolu inledi. Yanıma gelmeye çalıştığında bağırdım. Annem gelmişti. O adamı uzaklaştırdı buradan. Sürekli sallanıyordum yerimde. "Kızım bana bak. Annen burada. Sakin ol. Yok bir şey" dedi bana sarılarak. Titremelerim durdu. Kokusu beni sakinleştirdi. Ağlamaya başladığımda daha çok sarıldı. Göğsünde ağlayışlarım hıçkırığa dönüştü. Gözlerim kapanmaya başlamıştı.

Düşünme 

Düşünme

Düşünme....

Sabah uyandığımda hava çok güzeldi. Hemen banyoya girerek duş aldım. Okul formamı giydim ve aşağı indim. Poğaça kokuyordu. Bayıla bilirim şu an. Mutfağa koştum. Abimin fırından tepsiyi çıkardığını görünce hemen boynuna sarıldım. "Abicim günaydın" dedim onu öperek. Nutellalı poğaça yapmıştı yine. Hemen birini alıp masaya koştum. Masada hazırdı. Annem iş çantalarıyla aşağı indi. Yorgun gözüküyordu . Abim masaya poğaçalarla geldi ve oda oturdu. Bize baktığında yorgunluk yerini mutluluğa verdi.  Yanıma gelerek saçlarımı öptü. Ardından abime doğru gitmeden direkt masaya geçti. "Yeni bir iş mi geldi" diye sordum. Ağzına salatalık alarak "Evet kızım zengin bir iş adamı büyük bir villa istiyor. Her detayıyla lüks." dedi. Yüzümü buruşturarak "Kroca" dedim. Annem kıkırdayarak çayını içti. Mimardı ve ekibi vardı güzel bir şirkette. 

Poğaçalardan 4 tanesini çantaya attım.

Abim masadan kalktı. Mutfağa doğru gitti geri geldiğinde elinde bir bardak su vardı. Yanıma gelerek "Bebeğim lütfen bunu içermisin" dedi bana sağ avcundaki ilacı göstererek. Kafamı iki yana salladım. Gözlerim doldu. Bunu istemiyordum. Yeniden olmaz. Kaldıramam.

"Biliyorsun sonra daha kötü oluyor" dedi her sesinde acı vardı. Fısıltısında çığlıklar vardı. Gözümden bir damla yaş düştü. Elinden hapı aldım ve suyla yuttum. Parmağıyla gözyaşımı silerek bana sarıldı ve saçlarımı öptü. "Özür dilerim güzelim" dedi. Anneme baktım telefonla önemli bir şey konuşuyordu bizi fark etmedi. "Anneme söyleme" diye fısıldadım. 

"Bugün okuldan sonra abi-kardeş günü yapalım mı" dedi ellerimi tutup beni kendinden uzaklaştırarak. "Çikolatalı pasta da olacak mı" dedim. burnumu çekerek. Kahkaha atarak "Tabiiki seni çikolatasız düşünmek mi asla. Hele nutellasız." dedi. Annem bize baktı."Büyük spa ve küçük spa derhal evimden çıkın. Beni neden aranıza almıyorsunuz. Anneniz artık yaşlandı mı?" dedi kaşlarını çatarak. Ben hemen ona sarılıp "Olur mu sultanım. Siz gencecik bi çıtırsınız hala" dedim. Popoma şaplak yememle  ondan ayrıldım. Popomu ovarak abime baktığımda oda "Yani 50 gösteriyorsun. Gençsin hala kafana takma" dedi. O da poposuna terlik yediğinde. "Anne ben çocuk muyum?" diye sitem etti. İkimizde yanında duruyorduk bize birden sarılarak. "Susun bakıyım siz benim çocuklarımsınız hala" dedi kafamıza şaplak atarak. İkimizde acıyla inledikte "Şaplakçı kadın biz senin çocuklarınız az insafın olsun" dedim ve hemen topukladım. 

"Arabaya binecek misin" diye sordu abim yanıma gelerek. Kafamı iki yana sallayarak. "Hayır arkadaşımla gideceğim Sen git" dedim. "Tamam. Okuldan seni ben alacağım" diyerek yanımdan ayrıldı. Abim uzaklaştığında yan binanın arkasında Koray çıktı. Koşarak ona sarıldım. Belime sarılan elleri ve boynuma gömülen kafası onu çocuklaştırmıştı. "Hadi gidelim" dedim ondan uzaklaşarak. Bi kolu hala omzumda beni göğsüne çekmişti yol boyunca öğle gitmiştik.

"Dün abin çok kızdı mı?" diye sordu. Gerilirken "Hayır." dedim sadece. Şakağımdan öperek "Bana her şeyi anlata bilirsin biliyorsun değil mi sevgilim. Konuşmam sadece dinlerim. Eğer omuzlarındaki yük hafifleyecekse ne yapmam gerekiyorsa yaparım" dedi. Bir çok kelime geldi dilimin ucuna aynı hızla geri gitti. Ben sana nasıl söylerim ki.

O adamı sana anlatamam ki ben. 

"Seni seviyorum" dedim göğsüne daha çok sinerek. Okula vardığımızda bahçede Serenle Yağız sohbet ediyorlardı. Biraz daha yaklaşınca tartıştıklarını anladık. Seren Yağızı omzundan itti  

"Sana ne" 

"Sana ne lan"

"Sen kimsin de karışıyorsun" diye bağırdı. Adımlarımız hızlandı. Yanlarına gittiğimizde. Koray Yağızı geri çekerek "Noluyor lan" dedi. Bizden uzaklaşdı.

Sereni sırtından destek vererek banka geçtik. "Anlatmanı bekliyorum." dedim. "Gerizekalı işte boş ver. "

"Yağız seni kıracak bir şey yapmaz. Gözlerinden anlıyorum. Beni kandırma bari" dedim. Omzundan tutarak kendime çekmiştim. Ağlamamak için büyük savaş veriyordu. "Gidelim mi?" dedim. Şu an kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. "Hayır. Senin devamsızlık sınırda ben eve gideceğim ama sen derste kal. Bana notları vermen gerek" dedi. Haklıydı. Ama yalnız bırakmak istemiyorum onu. Kararsızlıkla ona baktığımda "Artistlik yapma işte hadi sınıfa git artık ben eve gidip uyuyacağım zaten" dedi banktan kalkarak. Yağız ileriden gelirken Seren hızla çıkış kapısına gitmişti. 

"Yağız ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim kızgınlıkla. "Ne yapıyormuşum ya ben. Stres topunuz değilim üstüme gelmeyin benim. Anlıyorum arkadaşın ama bende senin arkadaşınım dinlemeden nasıl böyle tepki veriyorsun sen" dedi. Şaşkınlıkla ona bakarken. Koray  "Hadi sınıfa gidelim yeterince gerginlik çıktı" dedi. 

Derse girdiğimizde Matematik dersiydi. Yeni hoca gelecekti. 

Kapıda gördüğüm kişiyle dumur olmuştum. Bedeni esir alan titremeyle ayağa kalktım. Gözlerim bulanıklaşıyordu.


HayalEvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin