07

284 26 40
                                    

Episode 07:

Genç adam sabır çekerek karşına oturdu, beyaz saçlarını hırsla karıştırarak sana baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Genç adam sabır çekerek karşına oturdu, beyaz saçlarını hırsla karıştırarak sana baktı. Öyle sinirliydi ki, öyle sinirlendirmiştin ki odada volta atmasına bile neden olmuştun.

"Buradan hemen çıkmak istemiyor musun?"

Buz kesen gözleri seni buldu, alaycı ifadeni koruyarak ellerini çenenin tam altına koyup onu izledin. Satoru arkaya yaslandı, sandalyenin başına kolunun ditseğini koydu. 

Gözleri olabilecek enkoyu tonu alarak sana baktı, ister istemez o yüzden etkileniyordun. İnci gibi beyaz bir cilt, yapılı bir vücut ve nazikliği içini ısıtsa da bu kadar kısa zamanda hala onun varlığını kabullenemiyordun.

Sevginin bir kırıntısı bile sana o kadar yabacıydı ki, gözlerinin ister istemez dolmasına neden olmuştu.

"Ben, sadece bilmiyorum."

Genç adam kafasını yukarı çevirerek derin bir nefes almış ardından gözlerini kapatarak dışarıya doğru üflemişti.

"Allah aşkına neyi bilmiyorsun? Önünde ki dosya da herşey var, oku istersen."

Satoru ayağa kalkıp son bir kez sana göz ucuyla bakarak sorgu odasından dışarıya çıktı ve kapıyı da ardından kapattı, genç adam hiç vakit kaybetmeden yere çöktü dizinin üstüne koyduğu kollları ile kafasını sardı.

Satoru, kafayı yemek üzereydi. Neden sana yardım edemiyordu? Neden bu kadar berbat hissediyordu? Neden kendisini kabul ettiremiyordu? Niçin bu kadar berbat bir haldeydi ve pişmanlık doluydu?

Kafasını yaslandığı kapıya hızla bir kaç defa vurdu, yediremiyordu kendine.

"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun!"

Kafasını her vurmasının ardından çaresizce bitap bir şekilde fısıldadı, yüzünü buruşturuyor ve gözlerini kapatıp deli gibi sıkıyordu.

Kapıdan gelen sesler ile kaşlarını çattın ve ayağa kalkarak kapıya doğru giderek eğildin, duyduğun çaresiz fısıldamalar ile yutkundun ve kapıya dayağın elini sıktın.

Boşta ki elini ağızına götürdün, kapıya sırtını dönerek yaslandın. Senin için ağladığını biliyordun, farkındaydın tam da bu yüzden kalbin ağrıyordu.

Ağızından hıçkırık kaçırdın, mani olamadın göz yaşlarına. Peki neden? Şu zamana kadar sana hep iyilikle yaklaşan bu adamı kötü sözler söyleyerek kendinden uzaklaştırdığın için pişman oluyordun, neden böyle davranmıştın ki? Sebebi neydi? Neden onu bu hale getirene kadar çabalmıştın ki?

thє pσlícє - gσjσ ѕαtσruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin