Bölüm 9: Megan Moore

14 1 0
                                    

Büyük salondaki sesler uyandırmıştı önce. Brian direnip uyumak istemişti ama içindeki ürpertiye cevap verdi kalkarak. Gün, akşam olmaya başlamıştı bile. Bob hemen yanında, yerde yatıyordu. Horlayan bedenini sarstı Brian "Uyan Bob" koca adamın gözleri aralanınca devam etti "Salonda bir hareketlilik var"

İki adam iki dakika bile sürmeden giyindiler üstlerini. Evde buldukları bıçaklardan biri Brian'ın bir diğeri Bob'ın avuçlarının içindeydi. Kapıyı araladı yavaşça Bob. Brian aralıktan bakmak için uzattı kafasını. İleride, mutfak masasının üzerinde elevatlarla uğraşan, onlara sırtı dönük 'o' kadın vardı.

İkisi de derin bir nefes alıp bıçağı bıraktılar. Brian önden, Bob hemen yanından, az arkadan takip etti onu. "Bir yere mi gidiyorsun?" dedi sevimli olmaya çalışarak Brian. "Geceliklerinden kurtulmuşsun"

Onlara yüzünü bile dönmedi. Bantlar, bir kaç konserve, piller, yara bandı ve ağrı kesiciler dolduruyordu çantasına "Yatak odasında uyudum biraz. Uyandığımda da bunları buldum"

"İlk soruma cevap vermedin hala"

"Gidiyorum." dedi sadece

Brian ona doğru döndü, gözlerine bakabilmek için. "Gitme.. Dışarısı, berbat bir halde.. İsmin her ne ise, burada bizimle kalabilirsin"

Kadın sonunda durdu. Kafasını yavaşça kaldırıp Brian'a baktı "Megan. İsmim Megan Moore. Burada daha fazla kalamam. Bana sadece keder veriyor" gözleri doluyordu "ve acı.. Kalbim buna dayanmıyor. Annemlerin yanına gitmem gerek. Chester Town'da yaşıyorlar. Hastalık, belki de oraya kadar yayılmamıştır"

Brian yavaşça eğildi, Megan'ın kolundan tuttu şefkatle "Oradan geçtim Megan. Buraya 3 saatlik yoldan geldim"

Kızın gözleri büyüdü, kırpmadığı gözlerinden yaşlar yavaşça süzüldü. Patlamaya hazır volkan gibiydi kalbi. Brian bunu biliyordu. Brian onu anlıyordu.

Kolunu kurtardı Brian'dan. Yüzünü eğiz arkasını döndü Brian'a "Hala hayatta olabilirler" dedi. "Onlardan da ümidi kesmemi bekleme"

"Elbette" diyerek dahil oldu Bob konuşmaya, ta ki Brian onu bir kaş hareketi ile uyarana dek.

Brian devam etti "Sen hala hayattasın. Bu halde oraya ulaşamazsın. Annen, eğer hayattaysa baban.. Onlar senin hayatta olmanı isterler Megan. Şuan hayattalarsa inan tek istekleri şey sizin iyiliğiniz olur"

Kadın ona yüzünü döndü. Saçları öfkesiyle dans ediyordu. Gözleri gök yüzü kadar maviydi. "AMA İYİ DEĞİLİM" diyerek bağırdı "AMA HER ŞEYİMİ KAYBETTİM BEN" hızlı adımlarla yatak odasına gitti. Kapıyı kapatıp kilitledi. Arkasında sadece dağınık yemek masasını bıraktı.

Brian onu anlayabiliyordu. Bir gece de ailesi yok olmuş, artık başını sokacak bir evi bile olmayan kadın. Kendi yüreğinin de sızladığını hissetti. Gidip göz yaşlarını silmek, onu teselli etmek istiyordu. Megan'ı güldürmek istiyordu sadece.. Ama bu imkansızdı.

*****

Bir şey bacağına yapışmıştı. Ardından o şey Philip'e seslendi "Baba.. Baba.. Baba.."

Gözlerini açarken vücudunun her yeri sızlıyordu. Sandalyede uyuyakalmanın kefaretini ödüyordu ayağa kalkarken. "Ne oldu Penny?"

Kız işaret parmağını ıssırırken "Annem, onu görebilir miyim? Odanın kapısı kilitli"

"Hayır hayatım" kızının yanına eğildi, vücudundaki ağrılarla beraber. "henüz olmaz" saçlarını okşarken öptü onu yanağından. "Biliyorum, baban çöp gibi kokuyor. Buna son vermesi için duşa girmesi lazım küçük bayan. Sen sadece oyuncaklarınla oyna odanda, gerisini bu adama bırak" alnından öpüp yavaşca ayaklandı.

Valinin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin