In The Book ✿ Draco Malfoy & Opaline Sky

İlk Dilek

Draco adımlarını hızlandırarak ortak salona ilerledi.

Bir kaç gündür Kazudan ne isteyeceğini düşünüyordu.

Dileyebileceği hiçbir şey yoktu ve bu dilek hakları çok fazlaydı. Yedi taneydi.

Draco yanında taşıdığı kitabı kütüphanede çıkardı ve kitabın kapağını açtı.

Kitabın kapağını açtığı anda yanında Kazu belirdi.

"Dilek mi düşündün?" Dedi Kazu.

Draco Kazuyu görünce aklına bir dilek geldi ve, 'Nasıl olsa daha dilek hakkım var.' diyerek Kazuya döndü.

"Benim ilk dileğim senin Hogwarts da okuman."

"Ne?" Dedi Kazu. "Bu kadar boş bir istek için mi harcayacaksın?"

Kazunun dilekleri gerçekleştirememek gibi bir ihtimali yoktu o yüzden ellerini havaya kaldırdı ve birleştirdi.

"Dilerim, Kazu Yaeko Hogwarts da okur."

Kazu ellerini indirince Draco etrafına bakındı.

"Ee hiçbir şey olmadı?"

Kazu güldü. "O sadece filmlerde oluyor."

Draco da güldü.

Bir kaç gündür aklında Kazuya soracağı bir soruyu hatırladı ve konuyu değiştirdi. "Gölgeler ayın olacak dedin. Nasıl oluyor bu?"

"Ayın iki tarafı var, aydınlık ve karanlık. Karanlık tarafı gölgeler yönetir. Zararsız ama siyah. Gölgeni kaybedersen gölgen bir daha asla olmaz."

Kazu bunları anlatırken kusacak gibi hissetti.

Draco işlerin onun anlattığı gibi olmadığını öğrendiğinde, gölgesi Voldemort un eline düştüğünde ne olacağını düşünmek istemiyordu.

"Bu dilek gölgeme bir şey yaptı mı?" Dedi Draco.

"Sadece bencil istekler." Dedi Kazu.

"Artık kitaba dönmenin manası yok." Dedi Draco gülümseyerek.

Kazu somurtkan bir şekilde Dracoya baktı. "Bir yıl daha burada okuyacağım. Ne heyecanlı!"

"Uzun zamandır buraları görmedin hep kitaptaydın."

Kazu gözlerini devirdi. "Bir dahakine benim hakkımda dilek dileme kendimi çoktan kaybettim."

Draco otuz iki diş sırıttı. "Kazunun kendisini bulmasını istiyorum."

"Hey!" Diye bağırdı Kazu.

"Tamam tamam, gerçekten istemiyordum zaten, sadece şakaydı."

"Kalan altı dilek için üç ayın kaldı. İyi birisin Draco gölgenin gitmesini istemiyorum." Kazu gözlerini yerden kaldırıp Dracoya baktı.

Draco uzunca öyle bakakaldı. Kazudan etkilendiğini hissetti.

Gülümsedi ve başını salladı. Ne yapacağını bilmiyordu.
...

Draco malikanedeki ölüm yiyen toplantısından sonra Hogwarts a döndü.

Kafası karışıktı tek istediği kafasını dinlemekti.

Adımlarını hızlandırdı, astronomi kulesine ilerledi.

İçeriye girdiğinde Kazuyu gördü.

Kazu, adeta parıldayan gözler ile başını Dracoya çevirdi.

Draco Kazuya baktı. Morali bozuk gibiydi, aklında bir şeyler var gibiydi.

"Dilek dilemek için mi geldin? Kitabı açman yeterliydi."

Draco başını hayır anlamında salladı. "Aklımda dilek yok. Sadece buraya geldim."

Kazu gülümsedi ve başını tekrar çevirip etrafı izlemeye koyuldu.

Draco Kazu nun yanına ilerledi.

"Tekrar alıştın mı buraya?" Dedi Draco sohbet açmak için.

Kazu başını hayır anlamında salladı. "Buraya asla alışamayacağım burası asla benim evim olmayacak."

"Neden? Çok mu kötü anıların var."

Kazu sesli bir şekilde nefesini verdi. "Kötü denecek kadar. Buradan biri tarafından kitaba hapsedilseydin, benliğini kaybetseydin burayı sever miydin?"

Draco kaşlarını çattı. "Benlik?"

Kazu Dracoya bakmadı. "Draco, bu ben değilim."

"Nasıl yani?" Dedi Draco anlamaya çalışarak.

"Bir zamanlar bencildim, iticiydim, görünüşüm bu şekilde değildi ama ben kendimi öyle seviyordum. Kitaba hapsedildiğimde kişiliğim de, adım da, görünüşüm de benimle beraber yok oldu."

"Adın?" Dedi Draco Kazuya yaklaşarak.

Kazu sonunda Dracoya baktı. Başını Dracoya çevirdi. "Benim adım Opaline."

"Opaline." Dedi Draco şaşkınlıkla. "Kazu adını nasıl seçtin?"

"Bunu ben seçmedim. Kitaba hapsedilirken bana verilen addı." Kazu gözlerini sıktı gözyaşlarını tutmaya çalıştı fakat gözyaşları gözlerinden süzülüp yanaklarına düştü.

"En kötüsü de ne biliyor musun? İntihar etsem bile ben yine kitaba döneceğim. Bu bedene, o kitaba aitim ben Draco."

Draco çaresiz ve sessizce Kazunun yanaklarından dökülen gözyaşlarını izledi.

Draco nun merak ettiği şey günün sonunda Kazu nun kendini kim olarak gördüğüydü.