Bölüm şarkısı: Müslüm Gürses - Bir Ömür Yetmez
Yeni kurguma hepiniz hoş geldiniz. İlk BxB kurgum bu ona göre eleştirilerinizi yapınız. Bölümlerde bolca Müslüm Gürses şarkılarını göreceksiniz arkadaşlar.
Keyifli okumalar dilerim, oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💛
***
Genç adam kalbinin alt kısmından vurulan adamı inceleyip otopsisini yaparken oldukça hissizdi. Soğukkanlılığı hayranlık uyandırırken bir yandan da ürkütüyordu içleri. Bu işi yapmak yürek isterdi, mesleki deformasyon bir yana adeta bu iş için doğmuş gibiydi. Adli tıp uzmanı olmak kulağa her ne kadar havalı gelse de ilk zamanlar herkesten gizli lavaboya gidip kusardı. Ama azimli adamdı Yüksel Uluöz, ne yapıp etmiş korkularının üzerine giderek işinde başarılar elde etmişti.
Vefat eden adamın ismine baktı. Aydın Gümüşay. Ondan iki yaş küçüktü ve yüzü her ne kadar beyazlaşsa da yakışıklı adama benziyordu. Kim tarafından vurulduğu araştırıldığını duymuştu, doğum yerine bakma fırsatı bulduğundan Şırnaklı olduğunu öğrenmişti. Belki alacak verecek davası, belki tarla meselesi belki de kan davası diye düşündü. Elini kalbin altına atarken ilk defa farklı bir şey hissetti. Hala o bölgenin sıcak olması normal miydi? Kaşlarını çatarken hafifçe yutkundu. Terlediğini hissetti, ölülerle her ne kadar içli dışlı olsa da şu an yaşadığı şey onu da ürpertiyordu. Az önce mesleki deformasyondan bahsetmiştik değil mi?
Yanında getirdiği kalem kâğıtla notunu almaya başlarken bulunduğu yerin soğukluğuna alışmıştı. İkinci evi gibi bir yerde burası. Aydın'ın tırnaklarında ne bir DNA örneği bulmuştu ne de vücudundan parmak izine rastlanmıştı. Gözünün altında bulunan morluktan da bir kalıntıya dair iz bulunmasının mümkünatı da yoktu. Dayak yemişti bu adam, neler yaşadığını merak ederken bilgiyi birinci kişi ağzından alamayacağının da farkındaydı.
Ölüyü incelemeye devam ederken son notları da aldıktan sonra bulunduğu yerden çıkacağı vakit gözlerini alamadığı ölüye tekrardan bakma gafletinde bulundu. Tam gözlerini çekeceği vakit Aydın'ın göz kapağının titrediğini gördü. Yanlış gördüğünü sanıp daha da yakınlaşıp incelerken aynı reaksiyonu tekrardan verdiğini gördü. Gözlerine inanamazken kuruyan dudaklarını yalayıp dışarıya doğru seslendi:
"Acil müdahale edilmesi lazım, Aydın Gümüşay yaşıyor!"
***
Aydın tekrardan hayata bağlanmanın sevincini yaşayamamıştı bile. Canını almaya çalışanların eline bir fırsat daha geçmişti, haberi alır almaz buraya damlayıp onun canını tekrardan alacaklardı. Şu an buradan kaçıp gitse yakalanma ihtimalini hesaplıyordu. Şırnak'tan İstanbul'a kaçmasına rağmen onu enselemişler üzerine de bir daha yaşama ihtimali olmasın diye kalbinden vurmuşlardı. Kuzeni ona sıkarken elinin titrediğini bildiğinden hedefinden birkaç santim aşağısına vurmuştu.
"Ulan bari titriyorsun niye eline o aleti alıp beni öldürmeye çalışıyorsun bênamûs*?" (*Kürtçe: namussuz, şerefsiz.)
Hayıflanmaya devam ederken hasta odasının kapısı çalıp içeriye hemşire girdi. Uyandığından beridir başında bu genç kız vardı ve arada ona iş atmasını görmezden geliyordu.
"Aydın Bey bugün kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
Aydın hissiz bir şekilde "Ölü gibi." deyince hemşire kız gülmeye devam etti. Adam zaten ölüp tekrardan dirilmişken böyle hissetmesi normaldi.