Kapıyı açıp içeri dalmamla öğretmen masasında oturup bilgisiyarıyla ilgilenen resim öğretmenimi görmem bir oldu. Tabii bende o an onu görmemle adımımı durdurdum ve bakakaldım.
"Senin ne işin var burada ders matematik?"
Dedim şaşkınlıkla.
Onunla saygı ekleri kullanmadan direkt böyle konuşmam onun gibi elbetteki sınıftakilarin de dikkatini çekmişti. İstediğim gibi konuşabilirdim bence çünkü ikimizin de yaşanmışlıkları vardı. Onda benim özel defterim, onun ise bende birkaç özel mesajı."Ne demek ne işin var. Bir öğretmenle nasıl konuşulur öğrenememişsin herhalde."
Cümlelerinin sonuna doğru bir iki adım atmış ve bana biraz daha yaklaşıp biraz daha yüksek bir sesle konuşmuştu. Bende aynı şekilde ona bir adım atarak daha fazla dibine girdim.
"Nasıl konuşacağımı sana mı soracağım. Bir soru sordum cevaplamak bu kadar mı zor?"
"Benimle düzgün konuş Jeon Jungkook!"
Sınıfın içinde adımı bağırarak söylemesi biraz rencide edici olsada hoşuma gitmişti aynı zamanda. Bunu düşünerek bile boşalabilirim.
Yüzüne bakıp aynı şeklide cevap verecektim ama gözüm bir anda arkasında, masada duran deftere takıldı. Benim defterim. Niye getirmişki buraya?
"Bir dakika?"
Gözüm hala masadaki defterimdeyken onun bana delici bakışlar atmasını umursamıyordum. Hala bana bakıp neyi kast ettiğimi anlayamıyordu. İyiki resim öğretmeni olmuş.
Taehyung'a omuz atarak masanın yanına gittim. Elimi deftere attım ve sırama ilerleyeceğim sırada, çekerek defteri almaya çalışmıştım ki bir şey defteri almama engel oldu. Taehyung'un eli.
Kafamı arkama çevirdiğimde benim karşımda masaya eğilmiş bir eli defterin ucunda kendine çekerek deftere bastırdığını gördüm. Tanrım ne var bu defterde! Sana girsin bütün defterler.
Bir o çekiyordu bir ben. En arkada oturan arkadaşlarımda sınıftaki diğer öğrenciler gibi bizi izliyordu ama diğerlerinin aksine gülüyorlardı.
En sonunda defterden elini çekmeyeceğini anladığımda bedenimi tamamen Taehyung'a çevirdim ve elimi çektim. Elimi serbest bırakmamla defteri tamamen önüne çekti.
Masanın yanındaki küçük çekmeceye koyup dolabın kapısını kilitlerken onu izledim. İçimden ister istemez bir gülme geldi ve içimde tutmadım bende.
Yüzünü bana çevirdiğinde sırıtarak gözlerinin içine bakıyordum.
Masanın etrafından dolanıp yanına geldim ve eğilerek kulağına "Resimler çok mu hoşuna gitti? Vermek istemiyorsun bana." Diye fısıldadım.
Bunu demem üzerine gözleri büyüdü ve donakaldı. Hala sırıtarak ona bakıyordum ki yuttuğu dilini bulmuş gibi atıldı hemen.
"Kendine gel! Hoşuma gittiği falan yok. O defter benimle beraber müdüre gidecek." Dedi.
Kıkırdadım. "Müdür okulda yokki?"
"Pazartesi gelecek Jungkook. Daha fazla sinirlerimi bozmadan git ve yerine otur."
Şuan lafı dolandırıp değiştiriyordu ve bende bundan zevk aldığım için onu daha da zorlamaya karar verdim.
"Ne oldu? Yoksa kendini tutamıyor musun?" Dedim gözlerimi alt bölgelerinde gezdirip imalı bir şekilde. Sonra arkamı döndüm gülerek.
O sinirden deliye dönmüş bir şekile sandalyesine oturuken bende umursamazca sırama ilerledim.
En arkanın bir önüne oturan Jimin'in yanına çantamı bıraktım ve oturdum. Bizim hemen arkamızda da Hoseok ve Jin oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şaraplar Ve Ressamlar | Taekook
Fanfiction"Merhaba, oğlunuz çizim yapmayı çok seviyor anlaşılan. Lütfen ona söyler misiniz penisimi çizerek değilde başka şeyleri çizerek göstersin bu yeteneğini. İyi akşamlar." Texting''