Jungkook, jimin ve jin ellerinde kiraz sepetleri ile üzeri güzelce süslenmiş büyük masanın yanına geldiler. Jimin elindeki sepeti masanın köşesine bıraktı söylene söylene."Jungkook senin babanı sikeyim ne lan bu bütün manavı mı satın aldın amına koyayım."
Jungkookta elindeki sepeti masaya bıraktı ve Jimine yan gözle baktı.
"Ne var lan? Mis gibi kiraz işte. Benim bebeğim bayılıyo bikere kiraza. Sen ne anlarsın."
Öte yandan Jin Jungkookla Jiminin atışmasını izlerken sepetin içinden birkaç kiraz arakladı ve onları afiyetle yedi. Yoongi ve Namjoon ise bu sırada kırmızı süsleri duvara asmak için cebelleşiyordu.
"Namjoon! Tutsana şunun ucunu piç!"
"Tutuyoruz işte takamıyorsan senin mallığın!"
"Yarrağımı tutuyon düştü hepsi!"
Jungkook detaylara önem veren birisiydi ki bu yüzden resim atölyesinde hazırlamak istemişti teklifi. İkisi içinde özel olan bir yerdi orası. Jungkook onu ilk burada görmüştü ve aşık olmuştu, Taehyung içinse burası kendini ait hissettiği tablolarla dolu huzurlu bir yerdi ve genelde beraber olabildikleri yerdi burası.
Cumartesi olduğu için okul boştu ve müdürden izin almak için götlerini yırtmışlardı. Müdür Yoongi ve Namjoon yanlarında olduğu için izin vermişti.
Telefonunu çıkarıp saate baktı Jungkook. 18.30'du saat ve Jungkook Taehyung'a yedide gelmesini söylemişti. İçinden ufak bir 'ananı sikeyim ya' çekti ve arkadaşlarına döndü.
Jimin kirazlarla masayı süslüyordu, Yoongi ve Namjoon kırmızı süsleri kapıya ve duvara asıyordu, Jin kalpli konfetilerden birazını yere ve etrafa saçıyordu. Jungkook ise Taehyung'a özel yaptığı pastayı süslemişti.
"Orospu çocuğu Hoseok hangi sikimde bilen var mı? Alt tarafı birkaç şişe şarap getirecekti?"
"Az önce mesaj atmış polis kovalıyomuş." Dedi Jimin sakin bir sesle.
"Ne? Ne polisi lan?"
"Belliydi amına koyayım böyle olacağı. İki eliyle bi siki doğrultamaz o ben getiriyim demiştim sana." Diye seslendi Jin.
Tam o sırada kapı aniden açıldı ve kapının önünde merdivende olan Yoongi yere düştü. Onun düşmesi güçlü bir ses çıkardı atölyenin içinde, tabi Jimin'in bağırmasının da etkisiyle.
Hoseok tam ortaya doğru yere uzanmıştı nefes nefese. Ve dışarıdan polis sirenlerinin ışıkları vuruyordu cama.
"Ananı sikiyim Hoseok." Dedi Jungkook Hoseok'un yanına doğru düşen şarap şişelerini kaldırırken.
"Alt tarafı iki şey alacaktın onuda zor becerdin." Hoseok hala nefeslerini düzene sokmaya çalışarak konuştu.
"Neler yaşadığımı biliyor musun acaba?"
"Bırakın şunu da yoongi gözünü açmıyor AMINA KOYİM?!" Namjoonun bağırmasıyla hepsi yoonginin başına koştu.
"KOCAM! İMDAT LAN DAĞ GİBİ ADAMI ÖLDÜRDÜNÜZ! HOSEOK KARANLIK LORD VOLDEMORT CEZANI VERSİN!"
Hoseok düştüğü yerden ayağı kalktı, bir elini beline koydu. Diğer eli ile saçlarını kaşıyarak yoongiye bakmaya başladı.
Yoongi gözlerini hafifçe aralayarak üstünden onu izleyen arkadaşlarına göz gezdirdi. Hepsi heyecanlı bir şekilde gülüp bağırmaya başladı. En çokta Jimin sevinmişti gözlerini açmasına.
"Tanrım! Karanlık Lord! Yoongi uyandı!!"
Jimin ani hareketle yerde oturup başını tutan yoonginin üzerine atladı ve sıkıca sarıldı ona. Yoongi ilk başta biraz -çok az- sarsılsada yüzüne küçük bir tebessüm yayıldı ve o da abartı tepki gösteren Jiminin minik bedenine sardı kollarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şaraplar Ve Ressamlar | Taekook
Fanfiction"Merhaba, oğlunuz çizim yapmayı çok seviyor anlaşılan. Lütfen ona söyler misiniz penisimi çizerek değilde başka şeyleri çizerek göstersin bu yeteneğini. İyi akşamlar." Texting''