Day 5

40 7 54
                                    

"Kodumun şeytanı, neredesin yine?" Baekhyun mırıldanarak evi ararken durdu, Chanyeøl'ün keyfine estiğinde gelip keyfine estiğinde ortadan kaybolduğunu hatırlayınca daha fazla kendini yormamaya karar vererek bedenini koltuğa bıraktı.

Geçen ki "ortak cinayeti" haberlere çoktan çıkmıştı ve şimdiye herkes unutmuştu bile ama dünki zehir taciri pezevengin haberlere verilip verilmeyeceğini merak ediyordu. Eğer adam göğsü yarılmış ve vahşi bir şekilde öldürülmemiş olsaydı belki o kadar da kimsenin umrunda olmazdı ama öldürülme şekli biraz... Değişikti... Yani...

Haber kanallarında gezerken adamla ilgili hiçbir şeye rastlamayınca boşverdi Baekhyun. Bu işe nasıl bu kadar hızlı adapte olduğunu o da bilmiyordu. Aksiyon filmi çekiyormuş gibi hissediyordu. Yavaş yavaş John Wick'e dönüştüğünü düşünürken gülmeden duramadı. Uzun zaman sonra ilk defa içten gülmüştü Baekhyun, hemde çok olmasa bile sesli bir şekilde.

"Ay sonunda tamamen delirdin galiba." Aranılan şeytan yanı başına çöktüğünde nereye kaybolduğunu sormak istese bile vazgeçti. Cevap vermeyecekti çünkü.

"Sayende." dedi sessizce. İkisi de başka bir şey demediğinde televizyondaki haber kanalının ekrana verdiği papağan videosunun sesi vardı odada sadece.

"Bugün kimi keseceksin?" Heyecanlı bir sesle Baekhyun'dan tarafa dönen Chanyeøl ile sorunun yöneltildiği kişi yüzünü avuçlamıştı. Sesli düşündü sonra.

"Sen nasıl şeytansın ya."

"Ne varmış şeytanlığımda?" Chanyeøl'ün ilk başta dalga geçtiğini düşünürken yüz ifadesindeki ciddiyeti görünce derinden sinirli bir kahkaha attı Baekhyun.

"Arkadaşların ortamda seni tanımıyormuş gibi yapmıyorsa benim de adım Baekhyun değil. Tabii, arkadaşın varsa." Sonda lafı koyduğu zaman Baekhyun kimle konuştuğunu yeni hatırlamıştı. Nefret ettiği o soğukluk omurgasından beri boynunun arkasına ilerlerken oturduğu yerde dikleştirdi sırtını istemeden.

"Arkadaşlarımla ilişkim seni o kadar da ilgilendirmez sanki, ha Baekhyun?"

"Evet, ilgilendirmez." Derken yok olan soğuklukla rahat bir nefes aldı.

"Sen kendi derdinle ilgilen bence." dedi kalkmadan önce. Odayı terk ederken Baekhyun'un gözlerinin içinden ruhuna kadar bakmasıyla Baekhyun titrediğini hissetti.

––––––···––––––···––––––

Birkaç saat sonra evden çıktığı zaman nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu. Öylece sokaklarda yürümeye başladı, ve düşünmeye.

Tüm bunların beş gün önce başladığını biliyordu; Chanyeøl'le beş gün önce tanıştığını, anlaşmayı beş gün önce yaptığını, beş gündür birilerinin canını aldığını... Ama çok daha uzun zamandır böyle yaşıyormuş gibi hissediyordu. Yaşıyor muydu, onu da bilmiyordu ya zaten. Buna yaşamak denebilir miydi, nefesi ondan alınmışken.

Zaman algısı tamamiyle karışmış gibiydi, her günü aylardır aynıymış gibi geliyordu. Günleri birbirinden ayıran tek şey öldürdüğü kişilerin degişmesiymiş gibi geliyordu. Chanyeol'ün daha kırkını bırak, iki haftası bile dolmamıştı ki. Ama Baekhyun yıllardır ondan ayrıymış gibiydi. Kalbindeki yara hala taze olmasına rağmen o yara yıllardır durmadan kanıyormuş gibiydi.

Chanyeol'ü tekrar kollarına alabilmek, saçlarını okşarken koklayarak öpebilmek için, yıldızların kıskandığı gözlerine tekrar bakabilmek, tüm vücudunu kor gibi yakmasına izin vermek için, o yangına bir odun da kendisi atabilmek için, her akşam gününü anlatırken o hevesli sesinde tekrar kaybolabilmek için, yolunu kaybettiğinde gözlerinin parıltısıyla dudağının yanındaki gamzesini bulabilmek için Baekhyun'un feda edebileceği çok şey vardı. Yapamayacağı hiçbir şey yoktu.

CONTROL  |chanbaek|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin