"Busan'ın tenha mahallelerinde, birbirine yakın sokaklarda aynı anda bulunan iki farklı ceset çoğu kişinin aklında soru işaretleri oluşturdu. Güney Kore polisi bölgede yürütecekleri inceleme çalışmalarına başladıklarını bildirmelerinin ardından, bulunan iki cesetin de aynı şekilde öldürüldüğünü açıkladı. Polis, planlı bir cinayet olasılığından şüpheleniyor. Bulunan iki cesedin de kimlik tespitleri sonrası bir yakınlarının olmadığı öğrenildi ve kimsesizler mezarlığına defnedildiler. Gelişmeleri takip edeceğiz ve sizlere aktaracağız. Sıradaki haberimiz-"
Baekhyun kumandadan televizyonu kapatma tuşuna bastı.
Daha dikkatli olması gerekiyordu. Farkedilmişti.
Elinde sonunda farkedilecekti zaten, ama günahlarını dünyanın karanlık köşelerinde işlediği için, gecenin onun günahlarını bir süreliğine örteceğini düşünmüştü. Tahmininden daha erken kendisinin farkına varmıştı herkes.
Belki vücuduna biraz enerji verir diye aldığı, elindeki yarım çikolatayı mide bulantısı yüzünden daha fazla yemek istememiş ve dağınık evinin bir köşesine fırlatmıştı. Kalkıp mutfağa bırakmaya mecâli yoktu.
"Ne o, ifşalanmış mıyız?"
"Hm." Hafifçe kafasını salladı Baekhyun, ifadesiz bir suratla. "Müebbet yedik, hazırla çamaşırlarını."
"Aman o espiri de mi yaparmış? Agucuk bugucuk seni!" Chanyeøl dalga geçmeyi çok seviyordu.
"Siz, tüm şeytanlar, aynı mısınız ya?"
"Bilmem, gidince görsün."
"Nereye gidince?"
Chanyeøl'den cevap gelmedi.
"Espirilerine de hiç gülmüyorum bu arada." Baekhyun, herhangi bir cevap alamayınca konuyu değiştirmişti. Aslında Chanyeøl'ün bunu yapması gerekirdi ama neyse.
"Hadi ya, kahroldum şu an."
"Senin duyguların mı vardı?"
"Niye, ben kalpsiz bir pezevenk miyim Baekhyun? Çok kırıcısın."
Baekhyun cevap vermedi, soluna dönüp yanında oturan şeytana bakıp sırıttı sadece.
"Çok kırıcı olmanın yanında bir o kadar da zorba birisiymişsin, Byun zorba Baekhyun." Baekhyun sırıtışını hiç bozmadı.
"Ayy, hadi kalk. Lafla peynir gemisi yürümez, yapman gereken işler var. Ben bakıcın gibi kontrol mü edeceğim seni sürekli." Chanyeøl mahalle karıları gibi söylenerek ayağa kalkınca Baekhyun artık onun için rutin haline gelen göz devirme hareketini yaptı. Bu aptalın yanındayken göz devirmeden durmanız mümkün değildi zaten.
"Baekhyun, bana aptal deme."
Baekhyun, bu manyak şeytanın düşüncelerini duyabildiğini hatırlayınca iç sesini susturmak için büyük efor sarfederek ayağa kalktı. Artık birileri onun varlığından haberdar olduğu için daha dikkatli olması gerekiyordu, bu yüzden kimliğini gizlemesini kolaylaştıracak şeyler hazırlamak için odasına gitti.
––––––···––––––···––––––
Yüzünde maskesi, başında da gözlerinin görünmesini zorlaştıran şapkasıyla birlikte karanlığın çökmesinin ardından 'akşam yürüyüşü'ne çıkmıştı Baekhyun. Geçen günlerde gittiği bölgeye gitmemişti tabi ki. Bu sefer farklı bir tarafa keşfe çıktı.
Ormanlık alana doğru yürürken gecenin o sessiz uğultusundan başka hiçbir ses olmayan ağaçların arasına girdi. Az buçuk tepesini kuşatan dallar arasından görünen yıldızlar ruhunu dinginleştirmiş gibiydi. Sevgilisinin de oralarda bir yerlerde olduğu düşüncesi gözlerini doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CONTROL |chanbaek|
FanficBaekhyun melek olan sevgilisi Chanyeol'ü geri getirmek için bir ay boyunca her gün bir insanın kalbini almak karşılığında ensesinden asla ayrılmayan şeytanla anlaşma yapmıştı. 《Şiddet betimlemeleri içerir.》