Yeni Okul, Aynı Problem

26 3 41
                                    

Yeni sınıfımda en arka sırada oturuyordum. Sınıf mevcudu duyduğuma göre yirmiz sekiz kişiymiş. Yani bu da demek oluyor ki on saat boyunca hoca ile beraber yirmi sekiz kişi bana bakacaktı, ne kadar çirkin olduğum hakkında konuşacaklardı, bu sınıfta beni bir fazlalık olarak göreceklerdi ve daha fazlası...

Neyseki okulda telefon kullanmak yasak değildi. Kablosuz kulaklığımı telefonuma bağladım ve en sevdiğim şarkı olan Dolu Kadehi Ters Tut'tan Karanlık'ı açıp telefonu sıramın altına koydum. Siyah okul formasının kapşonunu kafama geçirdim ve böylelikle insanların yüzümü görmesini engelledim. Şarkının sözleri tam olarak beni anlatıyordu.
Ey protest halkım!
Bana ne yaptın?
İçinizden hiçbirinize ait hissedemiyorum
Davanıza davam diyemiyorum
Bilemiyorum, sorun bende mi?
Ne yapsam kendimi?
Anlatsam derdimi

Kulaklığımı çıkardım ve sessizliği fark edince hocanın geldiğini anladım. Diğer herkes gibi ayağa kalktım. Bana mı bakıyorlardı? Diğerlerine göre biraz geç ayağa kalktığım için mi? Veya kapşonumu çıkarınca kendini ortaya çıkaran çirkin yüzümden dolayı mı?
"Günaydın çocuklar oturabilirsiniz. Ben yabancı dil öğretmeniniz Şule." dedi 30'lu yaşlarda olan kumral hocamız.
"Bu ders birbirimizle tanışalım ne dersiniz?" diye sordu tam o sırada kapı tıklatıldı. Şule Hoca "Girebilirsiniz." dedi. Ve ardından kapı açıldı.

"Hocam günaydın, evet geç kaldım. Kusura bakmayın. Normalde daha erken gelebilirdim tabii ama otobüs yolun ortasında birden durdu. Işıklar falan gitti. Kapılar da açılmadı ve böylelikle otobüste mahsur kaldım bir nevi. Neredeyse yarım saat kadar bekledi...otobüs. Sonra hareket etmeye başladı ama geç kalmıştım işte." dedi hafif kumral, 1.85 boylarında, sempatik yüzlü bir çocuk.

"Canım benim sakin ol bir nefes al, soluklan. Geç kalabilirsiniz ilk gün. Yavaş yavaş alışacaksınız lise düzenine." dedi Şule Hoca. Bu kadını sevmiştim.

Hayır! Bunu daha yeni fark ediyor olamam değil mi? Sınıfta tek boş sıra benim yanımdaki sıraydı! Bu çocuk yanıma mı oturacaktı şimdi? Sosyal anksiyeteniz varsa şansınız size şans tanımaz. Ezer geçer! İlk günden böyleyse Allah bana şu 4 yıl içerisinde sabır versin.
"Boş sıra kalmamış gibi. En arkada oturan güzel kızımın yanına geç bakalım." dedi. En arkadaki diğer iki sıraya baktım her ikisinde de erkekler oturuyordu. Şule Hoca bana mı güzel demişti?
"Tamamdır hocam." deyip sırama doğru ilerledi. "Umarım seni rahatsız etmiyorumdur." diye sordu. Gülümseyerek kafamı hayır anlamında salladım. Gülümsemem fazla mı kaçmıştı acaba? Ya sempatik güleceğim derken yüzüm bir maymuna benzediyse?

"Ben Toprak."
"Nasıl?" deyiverdim birden düşüncelerimden çıkıp.
"İsmim...Toprak."
"Memnun oldum." dedim benimle konuşmasının gerginliğini yaşarken.
"Keşke bende memnun olabilseydim." dedi dudağını sarkıtarak.
"Ne-neden kötü bir şey mi söyledim?"
"Hayır...ismini söylemedin. Ve böylece ortada memnun olabileceğim bir şey olmamış oldu."
"Doğru ya." dedim gene reflex olarak, gülümseyerek.
"Eee?"
"İsmim Ada."
"Dört tarafı sularla çevrili kara parçası."
"Evet." dedim beni geren bu sohbetin bitmesini isteyerek.

Şule Hoca'nın öğrencilerle tanışmaya başlamasını yeni fark etmiştim.
Sonuncu olarak benim ismimi mi soracaktı? Herkes benden sonra kimse olmadığı için sadece bana mı odaklanacaktı? Hayır hayır olamaz. Neden bu gün yaşayacaklarımı hesaplamakta bu kadar zorlanıyordum? Belki de lisede ilk günüm olduğu içindir. Kendimi bu ortama alıştırıp her şeyin hesabını yapmaya devam etmem lazım.

Kimsenin ismi, soyismi, istediği bölüm umrumda değildi. Bu yüzden sıra bana gelene kadar kitap okumaya karar verdim. Asla çantamdan kitap eksik etmezdim. Şu an bir genç kurgu okuyordum. Ve muhtemelen sınıftakilerin dikkatini çekmemi sağlayacaktı. 8. sınıfta öyle olmuştu.

Kalbimdeki TitremeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin