7

124 16 40
                                    

Taehyung

Ne yaptığımı bile bilmezken okul arşivinden aldığım Jungkook'un ev adresiyle yola koyulmuştum. Ona bir şey oldu diye çok korkmuştum. Henüz iki gündür tanıdığım bir çocuktu ama nedensizce içimde yer edinmişti. Bana korku vermişti. Anlamasam da kalbimde sıcaklık hissettirmişti.

Evinin önüne vardığımda pek de büyük olmayan bir apartman olduğunu gördüm. Bir keresinde evlerindeki terastan bahsettiğini hatırlayarak asansöre binip en üst kata çıktım. Kapı zilini çaldım ancak açan kimse olmadı. İçeriden gelen ağlama sesleri beni daha da korkutmuşken ne yapacağımı bilemeyip öylece kapıya vurmaya başladım. Bir yandan adını haykırıyor diğer yandan kapıya tekmeler atıyordum.

Sonunda yaklaşan adım sesleri içimi rahatlatmıştı ancak kapıyı açan Jungkook'un kızarmış ve şişmiş gözleri ile duran derbeder hali o rahatlamayı aniden söküp almıştı.


"Jungkook-" diyebildim sadece. Kendini kollarıma atıp hıçkırıklarla ağlamaya başlamasıyla cümlem kesilmişti. Ağlıyor ve yalvarıyordu. Kapının önünde öylece durmuş kucağımda bana yaslı duran bedenle yere çökmüştüm.

"Annem, annem gitti. Öldü benim annem. Gitti, gitti, gitti..."bağırarak söylediği cümleler kafamın içinde yankı yaptı ve ben bulunduğum konumu bile unuttum. Hayatımda duyduğum en ağır sözlerdi bunlar. Bir daha da kimseden duymak istemeyeceğim sözlerdi. Yüreğime bir ağırlık çöktü. Kalbimin orta yerinde bir çukur açıldı ve tüm nefesim oraya çekildi. Boğazım düğümlendi ve nefesim kesildi. Tek yapabildiğim çocuğu ilk andan daha da sıkı sarmalayabilmekti çünkü biliyordum onun da istediği tek şey buydu.

O an onun da ruhunu gördüm. Yaralanmış, kırılmış, parçalanmış ve hor görülmüş o küçük çocuğu gördüm. Gözlerinin ferinin nasıl yavaş yavaş söndüğünü gördüm. Kollarımda nasıl nefesinin kesildiğini, nasıl hıçkırıklarının yetmediğini ve nasıl yok olduğunu gördüm. Yandığını, kül olduğunu ve tekrar yandığını gördüm.

Kaç saat kapı ağzında ağlayarak oturduk bilmiyorum ve kestiremiyorum en sonunda ağlaya ağlaya uykuya daldığında oradan kalkıp onu yatağına götürdüm. O uykusunda bile ağlarken ben çocuklara haber vermiş uyandığında daha sakin kalabilmesi için ilaçlar hazırlamıştım. Ne kadar sakin durmaya çalışırsam çalışayım içimde bir yer acıyordu. Aileni kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu iyi bilirdim ben. Ufacık yaşta abimi gözlerimin önünde kaybettiğim zaman öğrenmiştim ne denli berbat bir şey olduğunu ve o gün bugündür unutamamıştım.

O anları tekrar hatırlayınca kendime bir söz verdim. Karşımda uyuyan bu çocuğun gözlerindeki ışığı tekrar yapacağıma dair söz verdim. Çünkü o ışıklarıyla güzeldi. Annesini hissettim kalbimde. Onun da bunu isteyeceğinden emindim. Ne olursa olsun sözümü tutacaktım. Ben bu çocuğu tekrar yaşatacaktım.

Canımı dahi vermem gerekse onun ışıklarını yakacaktım...

------------

Merhaba.

Bu bölüm için bayadır uğraşıyorum. Umarım güzel olmuştur. Bölümler biraz kısa olabilir ama şu anlık idare edin lütfen. Olay akışı net olmadığı için kısa bölümlerle ilerliyorum. Umarım severek okursunuz.

Taehyung'un olayı farklı ve şimdiden beni çok üzüyor ama bunu çok sonra öğreniriz gibime geliyor. Birazcık merak edin lütfen.

Bölümü it's snowing like it's the end of the world dinleyerek yazdım zaten öncesinde de take two dinlemiştim baya böyle duygu seliyle ağlaya ağlaya yazdım bir iyi geldi.

Neyse sizlere çokça iyi ve güzel geceler. Nora'nız bal yanaklarınızdan öptü.😚🥺💖🧚🏼‍♀️

My Dear Diary/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin