eight

3.5K 97 149
                                    

Telefonunu komple kapatmış ve yanındaki komodine koymuştu. Uzun bir süredir uyuyordu fakat Yusuf geleceği için kalkmıştı. Sevmiyordu burayı, çıkmak istiyordu fakat şartlardan dolayı buradaydı. Odasındaki yerden tavana kadar uzanan ve tüm duvarı kaplayan camdan dışarıyı izliyordu. Odası güzeldi fakat burada kalmak istemiyordu.

Hastaneleri sevmezdi küçüklüğünden beri.

Kapısına tıklatılmasıyla "Gel!" diye bağırdı. İçeriye giren Yusuf ile yüzünü bir gülümseme kaplamıştı. "Hoşgeldin." diye sevinçle konuşmaya çalıştı Hazal, bir yandan yattığı yatakta doğrulmaya çalışırken. Yusuf, elindeki beyaz orkide buketi ile ona doğru yaklaşırken, Hazal'ın yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü. Elindeki çiçeği, komodin'in üzerine dikkatlice bıraktı ve Hazal'a sarıldı Yusuf.

"Hoşbuldum güzelim..." diye mırıldandı Yusuf, Hazal'a kollarını sıkıca sararken. Sarılmaları bittiğinde, Hazal'ın yattığı yatağın hemen yanına bir sandalye çekip oturdu. "Bir sorun mu var? Neden kendini kötü hissediyorsun?" Yusuf'un sorularıyla Hazal'ın yüzündeki gülümseme gitmişti. Hazal cevap vermeyince, iç çekerek konuştu Yusuf; "Sanırım nedenini anladım..." Yavaşça kafasını salladı Hazal. "Arda yüzünden mi?"

"Evet..." Mırıldanan Hazal'ın sol elini, iki elinin arasına aldı Yusuf. Sıkıca onun ellerini tutarken gözlerine baktı gülümseyerek. "Güzelim, onu hala seviyorsun... Evet biliyorum, geçmişte bazı olaylar yaşadınız ama şimdi bunu açmanın nedeni ne? O zamanki olayları boş verip beraber olmadınız mı? Şimdi bir anda ayrılma sebebini hala anlayamıyorum."

Anlamadığını belirten bakışlar atan Yusuf'a gülümsedi Hazal. "O da beni terk edip gitti, hem de hiçbir açıklama yapmadan. Tamam, hadi bunları boş verdim ve affettim ama... Geçmişimi öğrendi Yusuf, babamın nasıl bir pislik olduğunu öğrendi Arda. Ve bundan korkuyor. Ne kadar belli etmesede çok korkuyor olayın ucu kendisine gelecek diye."

"Bu muydu ayrılmanın sebebi?" diye konuştu Yusuf, hafif sinirle. "Hayır..." kafasını hafifçe iki yana salladı Hazal. "Ölürsem, arkamdan acı çekecek. Kariyerine odaklanamayacak ve bu hayatını mahvedecek. Amacım, onun benden nefret etmesini sağlamak. Eğer o benden nefret ederse, öldüğümde üzülmez ve umursamadan kariyene devam eder."

Hazal'ın söylediklerine sinirlenirken kendini tutmaya çalıştı. "Hazal! Ne kadar saçma bir sebepten ayrıldığının farkında mısın?!" Her ne kadar kendini tutmaya çalışsada sesinin sinirli çıkmasına engel olamamıştı Yusuf. "Sonumuz her türlü ayrılıkla bitecek Yusuf! Babam dönmeyecek mi sanki?! O gelecek, ya bu hastalık ya da babam öldürecek beni!"

"Hazal, saçmalama! Gelseydi, gelirdi. Üç yıl geçti çıkalı, nerede? Yok çünkü unuttu seni. Gelmez bir daha. Ayrıca, bu hastalık öldürecek beni de ne demek? Ölmüyorsun, topla şu ağzını. Saçma sapan şeyler düşünüp kendini üzmekten vazgeç artık! Kendine gel!" İkiside sinirlenmişti ve bağırarak konuşuyordu. İçlerinden, herhangi birinin sesleri duyup içeriye gelmemesi için dua ediyorlardı.

"Asıl sen kendine gel Yusuf! Duymadım mı sanıyorsun doktorları?! Son evreye yaklaşıyormuşum, kan grubuma uygun kalp bulunmazsa öleceğim! Kalp bulunmazsa en fazla bir ya da iki yıl diyorlar! Ölmemi istemiyorsan, gitte bul o zaman AB Rh negatif kana olan birini, versin bana kalbini! Türkiye'nin yüzde birinde var bu kan grubu. Bir kere bile yüzüme gülmüyor şu siktiğimin hayatı!"

Sinirden yumruk yaptığı ellerini, bağırırken ara ara yatağa vuruyordu istemsizce. "Tamam... Sakin ol." diyerek mırıldandı Yusuf, siniri geçtiğinde. Hazal'a yaklaşmış ve kollarını onun boynuna dolamıştı. "Ölmeyeceksin Hazal, buna izin vermeyeceğim." Kollarını yavaşça onun beline doladığında gözlerinden dökülen yaşlara engel olamadı Hazal.

bitti, - arda gülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin