9

1.6K 214 136
                                    

Keyifli okumalar dilerim :)

"Bu kim jimin?" dedi Jungkook. Jimin kendisine dönmüş buruşturduğu memnuniyetsiz ifadesiyle "Bilmek istemezsin, keşke bende bilmiyor olsaydım." demişti.

Daha önce yüzlerini hiç görmediği bir çok adam gelmişti gemiye. Peki bu adamlar kimdi? Daha doğrusu en öndeki adam kimdi? Neden gelmişlerdi? Kötü bir şey mi vardı? Bir anda bir çok yabancı gördüğü için huzursuz hissetmişti Jungkook. Gemideki insanlara zamanla alışmıştı fakat bu insanlar biraz daha farklı görünüyordu. Biraz daha güvensiz ve kasvetli bir duruşları vardı. Yalnızca varlıkları bile rahatsız ediciydi. Hafifçe kaşlarını çattı Jungkook.

"Neden öyle dedin, düşman mı?"

"Düşman mı henüz bilmiyorum fakat dost olmadığı da kesin. Neyse sen yanımdan ayrılma, gel, yaklaş yanımda dur."

Jungkook kolundan tutan Jimin'e yaklaştı ve ikisi birlikte güvertedeki kalabalığa doğru ilerledi. Jimin'in yüzündeki rahatsız ifade Jungkook'un da gerilmesine sebep oluyordu. Nihayet son bir kaç adımın ardından kalabalığa yaklaşmış ve Taehyung'un hafifçe arkasında kalacak şekilde durmuşlardı. Fakat Jimin hiç vakit kaybetmeden Jungkook'un kolunu bırakmış kaptanın yanına doğru bir kaç adım atarak gelen adama memnuniyetsizliğini oldukça belli eden bir sesle;

"Hayırdır? Bu ziyaretinize yine neden katlanmak zorundayız?" dedi.

Karşısındaki adamın dudakları yukarı doğru kıvrılmış ağzından tıslamaya benzer ufak bir ses çıkmıştı. Alayla gülen yüzü ve hiçte samimi olmayan bakışlarıyla Jimin'e bakıyordu.

"Ah merhaba küçük şeytan, şu dilini bu kadar uzatacağına biraz boyuna verseymiş keşke Tanrı?"

"Bana bak çakma Park, her ne için geldiysen buradan defolup gideceksin. Benim bulunduğum yerde sen barınamazsın!"

"Yapma Jimiin, eski Park aileleri arasında yaşanan anlaşmazlığı hala devam ettiriyorsun demek? Fakat biz dostuz unuttun mu? Misafirine bir hoşgeldin yok mu?" diyerek göz kırptı gelen adam Jimin'e doğru.

Jimin daha fazla dayanamamış ve sinirleri katman katman yükselirken karşısındaki adamın yakasından tutarak bambaşka birine dönüşmüştü, işte şimdi Jimin gerçekten tehlikeli görünüyordu.

Onun bu hareketine karşılık gelen adamın arkasında duran adamları kılıçlarına davranmıştı. Kınından çıkmak üzere olan kılıçlar önlerinde duran adamın bulunduğu durumun aksine hala oldukça keyifli çıkan sesiyle durmuştu.

"Hayır hayır, çok yanlış çocuklar, sevgili kaptanımıza olan bağlılığımızı unutuyorsunuz. Kılıçlarınızı bırakın, akrabalar arasında böyle şeyler olabilir. Değil mi Park?" dedi gülerek yeni gelen adam. Jimin kendisini zorla tutuyor karşısındaki adamı paramparça etmemek için iradesiyle savaşıyordu. Yumrukları daha da sıkılmış, nefesleri iyice sıklaşmıştı.

"JİMİN!"

Taehyung'tan duyduğu sert ve gür sesle birlikte kendini zorla da olsa tutmaya devam ederek keskin gözlerle karşısındaki adama bakıyordu. "Bırak dost olmayı seninle düşman bile olmayacağım Park Bogum! Şerefime yazık." dedikten sonra tuttuğu adamı ittirerek yakasını bırakmıştı. Park Bogum bir kaç adım geriledikten sonra toparlanarak keyifle gülen ifadesinden hiçbir şey kaybetmeden yeniden doğruldu.

Yoongi, sinirden kızarmış olan Jimin'in bileğini tutmuş kendi yanına doğru çekmişti. Fakat Jimin sinirli anına denk geldiği için hızla elini sallamış ve bileğini kemikli beyaz ellerden kurtarmıştı. Jimin gerçekten sinirliyse ona dokunulmamalı ve karışılmamalıydı. Bunu herkes bilirdi fakat Yoongi'nin Jimin'i yalnız bırakmaya hiç niyeti yoktu. Bu yüzden yeniden davranıp bu kez sıkıca belinden tutmuş ve tekrar kendi yanına çekerek kulağına doğru sessizce fısıldamıştı.

sailor | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin