Gün benim için çok zor geçecekti, özellikle dersler zaten yeteri kadar sıkıcı değilmiş gibi birde beklediğim birşey vardı. Beklediğim birşey olunca sanki zaman yavaşlıyordu, özellikle sıkıcı geçen süreler sanki hiç geçmiyor gibi oluyordu, çok nefret edici bir durum. Kantinde bizimkiler eğlenirken canla beraber yanlarına gittik. Can banu'nun yanına bir sandalye çekip oturdu, bende her zaman ki gibi miranın yanına geçtim. Mira kulağıma eğilip sessiz bir sesle gülümseyerek "heyecanlı mısın?" diye sordu, yüzüne bakıp gözlerimi kısıp evet dercesine kafa salladım. Ders başlamak üzereydi, ben hiç derse girmek istemediğim için dersten kaçmak istiyordum, hatta tüm gün okulda olursam hocaların dersten kaçtığımı anlayıp bir süre sonra beni zorla derse sokacaklarını bildiğim için direkt okuldan kaçmak istiyordum, bakıldığı zaman bu kadar heyecanlanacağım birşey yok gibi gözüküyor ancak öyle değil, uzun zamandır hayalini kurduğum sevgilimle Beşiktaşın maçına gidecektim, tabi bunun hayalini kurduğum zamanlar asya hayatımda yoktu ama sanki hep bu hayali kurarken yanımda ki sevgilimin asya kadar sevdiğim bir kız olmasını istemiştim, bu yüzden bu zamana kadar olan flörtlerime veya sevgililerime hiçbir zaman maça gitme teklifinde bulunmamıştım, çünkü hiçbirini gerçekten ben aşık oldum diyecek kadar sevmemiştim ama asya farklıydı demek her ne kadar zor gelse de ben asya'ya aşıktım. Tam herkes derse gitmek için toparlanırken dayanamadım, derse girmeyi şuan zerre istemiyordum ve zorla derse girmeyecektim, bir anda afacan bir ses tonumla
Burak - dersten kaçalım mı?
Banu - okulun daha ilk haftası, devamsızlık kullanmayalım bence
Can - haklı kanka, gel ben seni derste eğlendireceğim
Mira - Cinsel bir teklif miydi bu şimdi?
Burak - bu tekliften sonra kovsanız bile o derse gelirim.
Mecburen derse girecektim, bunu her ne kadar espritüel bir şekilde karşılasam da derse gireceğim için moralim bir o kadar da bozuktu. Sınıf kapısının önünde Canla birlikte hocayı beklerken, can benim heyecanımı fark etmiş olmalı ki "HOP" diyerek beni dürttü
Burak - ne oldu?
Can - oğlum iyice efe gibi paranoyak oldun lan, kendine gel
Burak - oha lan abartma, biraz heyecan var işte
Can - Nah biraz var, akşamı düşünmekten bizle konuşmuyorsun bile, kendine gel maça gitceksiniz olarak düşünme, sevgilinle vakit geçireceksin, bu şekilde düşün.
Burak - kanka olmuyor ya, dün gece öyle tatlı konuştuk ki, hem o anlar hem de akşam asya yanımda olucak çok heyecanlandırıyor lan can, anlıyorsun dimi beni?
Can - anlıyorum kardeşim, yaşadım bende bunları ama bunları yaparsan kaybedersin.
Burak - Bana, aşık olduğun bir kızı anlatmıştın hani hatırlıyor musun?
Can - hiç unutmuyorum ki
Burak - Sen ona bu şekilde aşıkken nasıl davranıyordun?
Can - Senin asyaya davrandığın gibi davranıyordum, o da bana aynı şekilde davranıyordu, uzun süre sevgili kaldık hiçbir zaman birbirimize olan sevgimiz azalmadı, ilk günlerde nasıl sevdiysek, son günlerde de aynı şekilde seviyorduk
Burak - neden bitti o zaman, ikinizde birbirinizi o kadar severken sevginiz ve ilginiz hiç azalmamışken neden ayrıldınız?
Can - Çünkü, bazı hikayelerin yarım kalması gerekir dostum. Arka sıradayım, hoca gelince sende gel yanıma.
Bu konuyu anlattıktan sonra Canın moralinin bozulduğunu fark ettim, yanımızda bizi güldürüp saçma sapan şakalar yapıp bizi eğlendiren Canın içinden adeta edebiyatçı çıkmıştı, özellikle son söylediği "bazı hikayelerin yarım kalması gerekir" cümlesi nedenini bilmem çok duygusal gelmişti. Can içeri girdikten sonra koridorda tek başıma kalınca fark ettim ki, o cümleden sonra gözlerim dolmuştu, bu kadar etkilenme sebebini bilmiyorum ancak bu söz bana çok özel geldi. Arkamda bir nefes hissettim, arkamı döndüğümde hocanın geldiğini gördüm, gülümseyerek bana bakıyordu "hadi içeri geç oğlum" diyince koridorda hocayla bakışmak bana da mantıksız geldiği için sınıfa girdim, sınıfa girer girmez Canın yanına gidip oturdum, Can kafasını koymuş uyuyor gibiydi ama yandan bakınca uyumadığı anlaşılıyordu, o an Cana bakarken Can ile iyi ki arkadaş olmuşum diye düşündüm. Kendisi aşk acısının ne olduğunu çok iyi biliyordu, daha önce yaşamıştı ve yaşamaya devam ediyordu, her ne kadar bize belli etmese de onun içi yanıyordu, kendisi bu acıyı yaşıyordu benim yaşamamam içinde elinden geleni yapıyordu. Çocukluğumdan beri arkadaşlarım olsun veya çevremde ki insanlar olsun bana çok fazla değer vermedikleri, beni çok umursamadıkları, hep dışladıkları, 2. planda tuttukları için Canın bana bu şekilde değer vermesi çok hoşuma gitti, bu okula gelerek hayatımda yapabileceğim en güzel şeyi yapmışım çünkü Mira ve Can bana gerçekten değer veriyorlardı, değer verdiklerini söylemelerine gerek yoktu davranışlarına, hareketlerine, gözlerine baktığım zaman zaten anlıyordum, ilk defa beni gerçekten hiçbir kötü düşünceleri olmadan seven arkadaşlarım olmuştu. Dalmış bir şekilde tahtaya bakarken can beni dürttü, hocanın duymayacağı bir şekilde fısıldayarak "telefonunu versene canım sıkıldı" diyince çıkarıp verdim, instagramda gezinirken story arşivime göz atıyordu, birşey demedim normalde başkası yapsa telefonu hemen alırdım ama Can olunca almadım istediğini yapabilirdi, arşivde gezerken eskiden attığım bir story'e denk geldi, eskiden gittiğim bir maçta çekildiğim fotoğrafı koyup üzerine "Sana sıradan birisiyle gelmeyeceğim vodafone park" yazıyordu, Can bu story'e baktıktan sonra bana baktı, göz göze geldiğimizde sebepsiz bir şekilde "kardeşim" diyerek sarıldı, onun bu hareketine karşılık verip bende sarıldım. Aslında Can ne kadar mutlu gözükse de, geçmişinde yaşadığı olaylar şuan psikolojisinde yer edinmişti, aklına geldiği zaman onu üzecek, yıpratacak, boşluk hissi yaratıcak türden olaylardı, bunları bana anlatması için zorlamayacaktım kendisi istediği zaman anlatırdı, ama her ne olursa olsun bilmesem bile Can'a destek olmaya hazırdım. Sonunda teneffüs çaldı, Mira koşarak yanımıza geldi yüksek ve cırtlak sesiyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavuşamamak
Novela Juvenil(Gerçek yaşanmış bir hikayeden uyarlanan bu kitapta karakterlerin isimleri değişmiştir) Birbirlerini çok seven iki gencin sevmelerine rağmen kavuştuklarında hep bir aksilikler çıkmasından dolayı asla doya doya birbirleri ile mutlu olamamalarından öt...