1. Bölüm " Acı Gerçekler "

904 9 0
                                    

Nick

Acı vardı. Her yerde acı. Sanki dünyaya siyah beyaz bir filtreden bakıyor gibiydi. Ateş bütün renkleri kendisiyle birlikte götürmüştü. Onun tej istediği sevgiydi, ilgiydi. Ama hayatına giren Aaron denen şeytan onu mahvetmisti ve şuan yoktu.

Nick kafasında Ateş'in anılarıyla yatağında uzanıyordu. Kapının açılma sesiyle kendine geldi. Kalkıp aşağı indi gelen Dean'dı.

"Ben sana kaç kere hareket etme bir kere de yat uyu dedim!"

Nick Dean'ın azarlamasına tepki bile vermedi. Dean'ın ne iş çevirdiğini merak ediyordu ama sorgulamaya da hali yoktu. Ateş'in yokluğu Nick'i günden güne solduruyordu. Yorgun bir şekilde cevap verdi:

"Aman sanki uyusam iyi gelecek de..."

"Nick kardeşim bak anlıyorum seni anlamaya çalışıyorum daha doğrusu ama bu böyle gitmez kendini Ateş'in yokluğuna alıştırman gerekiyor. 4 ay oldu, 4 ay..."

Lafını bitiremeden Nick lafa girdi.

"Değil 4 ay 4 asır dahi olsa Ateş'in yokluğuna alışamam. Anlamıyorsun! Ateş demek ben demekti o benim ruhumdu!"

"O zaman Ruhunu intikam için Aaron'a vermeyecekt..."

Dean cümlesini bitirmeden söylediğine pişman oldu. Nick Dean'a baktı gözleri kızardı ağlamaya başladı.

"Ben böyle olacağını bilemezdim! Yeniden aşık olacağımı, Ateş'i bu kadar seveceğimi bilemezdim."

"Nick, bak kim olursa olsun yapmamalıydın. Kendi intikamın uğruna birini harcamamalıydın."

Nick Dean'a baktı. Haklıydı ama Dean'ın dediklerini kabul ederse kendisini çok suçlu hissedecekti. Ama zaten suçlu değil miydi ? Vitrindeki resme baktı. Ateş kendisine muzip bir şekilde gülüyordu ama aynı zamanda sanki "Neden Nick? Neden?" diye soruyor gibiydi.

Dean Nick'in akıl sağlığından endişe ediyordu. Eğer burda Ateş'in hatıralarıyla kalmaya devam ederse bunalıma girebilirdi. En iyisi Nick'in bir tatile çıkmasıydı.

"Nick, buradan biraz uzaklaşman gerekiyor. Lütfen lütfen seni buradan biraz uzaklaştıralım."

"Asla! Ateş bulunduğunda burada olmam gerek!

"Ama..o...ölm.."

"Sakın! Sakın böyle söyleme Dean! Biliyorum hissediyorum o..o yaşıyor!"

"Tamam ama en azından 1 2 aylığına git."

"Hayır olmaz!"

Dean bu işi kolay yoldan çözemeyecegini anlamıştı. Mutfağa gidip bir bardağa meyve suyu koydu ve içine Nick'i bayıltacak bir ilaç koydu. Elinde bardakla Nick'in yanına döndü.

"Al şunu, iç yoksa yorgunluktan bayılacaksın."

Nick bardağa baktı. Meyve suyuydu. Düşünmeden bir dikişte bitirdi bardaktaki meyve suyunu. Koltuğa oturup telefonuna bakmaya başladı.

Dean dikkatke Nick'i izliyordu. İlaç güçlü bir ilaçtı. Etkisini göstermeye başladığını Nick'in esnemeye başladığından anladı.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Nick elinde telefonla koltukta uyuya kalmıştı. Dean tamamen uyuya kalmış olduğundan emin olmak için bir kaç kere seslendi ama Nick uyanmadı.

Dean telefonundan Turizm şirketi sahibi olan arkadaşını arayıp durumu anlattı ve Nick ve kendisine bir jet ayarlanması için anlaştı.

Dean Nick'i kaldırıp garaja arabasının arka koltuğuna yatırdı. Alelacele birkaç parça kıyafetini bavula yerleştirip arabanın bagajına koydu. Gitmeye hazırladı. Zaten Nick'in pasaportu kimliği kendisindeydi.

Yarım saatlik yoldan ve çeşitli kapılardan geçtikten sonra jetin kalkacağı alana geçtiler. Zavallı Nick hâlâ uyuyordu. Jete bindiler ve jet havalandı. Nick'in ruhu bile bilmeden Ateş'in varlığının sindiği şehirden ayrıldı.

8 Saat Sonra...

Nick açık pencereden gelen gürültüyle uyandı. Dışarda sanki kıyamet kopuyordu. Gözlerini araladığında Dean'ın evinde olmadığını anladı. Bambaşka bir odada yatıyordu. Kocaman boydan pencereleri olan büyükçe bir yatak odasında yatıyordu. Oda kahverengi krem eskitme mobilyalarla kaplanmıştı. Tam karşısında iki tane papağan figürlü bir duvar saati duruyordu. Gördüklerinin bir rüya olmadığını idrak ettiğinde panikle yataktan kalktı. Ani hareketinden dolayı ameliyatlı yeri acımıştı. Pencerenin önüne gitti. Aşağıya baktığında kızlı erkekli rengarenk kıyafetli insanların müzik eşliğinde dans ettiğini gördü. Tüm yol boyunca sanki parti veriyorlardı. Anında nerede olduğunu idrak etti. Rio...

Ama nasıl? Kendisi bilmeden buraya nasıl gelmişti? Kim getirmiş.. Dean! Lanet olsun! Kendisini kandırıp bir şekilde getirmişti. Hemen odada sağına soluna baktı. Neyse ki telefonu komodinin üzerinde duruyordu. Hemen telefondan Dean'ı aradı.

"Alo?"

"Dean! lanet olsun! Neden Rio'dayım ben ? Neredesin!"

"Sakin ol Nick yan odadayım bekle geliyorum."

Nick Telefonu kapattı. Kapısı çalınca açtı ve Dean içeri girdi.

"Dean benjm burada ne işim var hemen beni Londra'ya geri götür!"

"Sakin ol! Kusura bakma Nick seni bir şekilde  Londra'dan uzak tutmam gerekiyordu en azından Aaron bulunana dek. Burada güvende olursun."

"Ne güveni? Birinden mi kaçıyoruz?"

"Evet! Sana Londra'da söyleyemedim. resmiyette yayınlanmadı ama kaynaklarım Aaron'un ailesinin Aaron'dan haber aldığını, Aaron'un senin peşinde olduğunu söylüyor!"

"Hahahah! Ne yani şimdi o pislikten korkak tavuklar gibi kaçıyor muyuz?"

"Nick! Bu ciddi bir durum biz Londra'dan ayrılırken haber geldi. Senin evine silahlı saldırı olmuş. Sence bu bir tesadüf mü?"

"Off Dean! Ne düşüneceğimi şaşırdım. Tamam ben ne intikam ne de başka birşey istiyorum tamam mı! Sadece Ateş'i istiyorum."

"Tamam bir iki ay buradayız sonra söz veriyorum Ateş'i bulacağız. Zaten şirketim şuanda da Ateş'i arıyor."

Nick itiraz etmenin bir anlamının olmadığını farketti. Dean'a her ne kadar kendisini habersiz bir şekilde buraya getirmiş olduğu için kızgın olsa da haklıydı.

"Tamam, tamam dediğin gibi olsun Dean. Ama ama sadece 2 ay. Ne bir eksik ne bir fazla. Sonra beni geri Londra'ya götüreceksin."

"Tamam. Dışarı çıkmak ister misin?"

"Hayır sakin bir yerde kalmak istiyorum ama tuttuğun otel sayesinde bu pek mümkün değil!"

"O zaman gel Rio'nun altın sahillerine gidelim. Oralar daha sakin."

Nick düşündü. Okyanusu izlemek iyi gelebilirdi. En azından kafasını toparlardı.

"Tamam, hadi gidelim."

Dean ve Nick taksiye bindikten sonra Rio'nun altın sahillerine vardılar. Dünyanın en güzel manzaralarından birine bakıyordu Nick ama tek düşündüğü geride bıraktığını hissettiği Ateş 'ti...Nick sadece onu düşünüyordu. Gözü görüyordu ama kördü. Gözü gören bir kör...

GÜNAHLARIN BEDELİ (RUHUN TUTKULARI - 2. KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin