1

67 8 7
                                    

CİVCİVLERİM SELAAM! Ben geldim. 🐣🎀 İlk bölümü bitirir bitirmez hemen ikinci bölümü yazmaya koyuldum. Umarım beğenirsiniz, yazım yanlışım varda affola.

Bu bölüm galiba çoğunluk olarak texting (sexting🤨) olacak. (Olmadı.)

İyi okumalar! 🥺🎀

//

Kim Jungkook: Kimsiniz?

+90*****56: Sence Jungkook?

Kim Jungkook: Kim Taehyung?

+90*****56: Hemen öğrenmişsin ismimi.

Kim Jungkook: Aynen. Ne diyecektin?

+90*****56: Anam zorladı, yoksa demem bir şey sana.

Kim Jungkook: Tamam, iyi geceler.

+90*****56: İyi geceler Jungkook. 😉

Telefonu yandaki komodinin üstüne bıraktım. Sertçe yatakta duvara doğru dönüp gözlerimi kapattım. Günün yorgunluğu beni karanlığa itti.

-

"Taehyung seni almaya geliyormuş."

Babam aramızdaki mesafeyi kapatarak kulağıma eğildi ve sesini alçaltıp tehditkârca konuştu.

"Yanlış bir şey yaptığın anda bir haftadır pürüzsüz olan vücuduna elveda dersin."

Konuşmasını bitirdiği anda üstümden çekilmiş, odasına gitmişti.

Ben ise altımda olan küçük kirazlı şorta baktım. Bununla dışarı çıkamazdım, ee ne giyecektim?

Hızla odama doğru koşup içeri bodoslama daldım. Gardırobu açıp içinden beyaz gömlek ve altında bir pantolon aldım. Pantolon açık kahverengiydi. Hoş fakat sadeydi bunlar, üstüne ne almalıydım? Ne alsam tamamen olurdu. Pantolonla uygun renkte uzun bir yelek çıkardım. Dizlerimin üzerinde bitiyordu. Hızla altımda olan şortu çıkarıp pantolonu giyindim. Üstümdeki beyaz tişörtü de arkamda olan bir yere fırlatmış gömleği ve yeleği hızla geçirmiştim.

Aynadan kendime baktım, saçlarım bu hızlarla hareketlenmiş, uçuşuyordu. Tarak alıp onları özenle taradım ve gömleği pantolonun içine yerleştirdim.

Parfüm, makyaj ve aklınıza gelebilecek ne varsa yaptıktan sonra saate baktım.

11.43

Bir buçuk saat hazırlanmıştım. Alt kattan yüksek sesle gelen korna sesleri ile telefonu bel çantama atıp fermuarını kapattım.

Merdivenlerden aşağı inmiş, babama bakmıştım. Sırıtışını yüzünden silmemişti, elleri arkadan bağlanmış bana bakıyordu pis pis. Nefret ediyordum ondan.

Babamı düşünmek istemeyerek dışarı çıkıp spor ayakkabılarımı giyindim. Karşıda duran Jeepe baktım, siyah ile asilliğini temsil ediyordu sanki.

Çömeldiğim yerden kalkıp ayaklarımı yere vura vura araca ilerledim ve kapısını açıp ön koltuğa oturdum.

Kafamı çevirmeden gözlerimi Taehyung'a doğru çevirdim. Bana bakmayıp gözlerini önünde tutuyordu, yüzü hâlâ ciddi bir şekildeydi. Bu adam hep böyle miydi?

Innocent love. // TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin