Geçmişten Parmak İzi

211 115 107
                                    


Her şey bir düzenek bu dünyada. Her şey koca bir yalan içinde.

Doğru yok. Varsa yoksa yanlış. Doğruluk imkansız fakat zor değil.

Her şey acımasız fakat vicdanlı olmak zor değil.

Her şey kötü fakat güzel olmak zor değil.

Her şey bir düzenek bu dünyada. Kurtulmak zor değil.

Her şey koca bir yalan içinde. İnanmamak zor değil. Yanlışın içinde doğru olmak zor değil.

13 Eylül 2003
Bu tarihte alıştım acıya. Kendimden büyük adamlarla oyun oynadığımda. Betonu kendime yatak saydığımda. Soğuktan yerde bulduğum kartonunun beni ısıtacağını sandığımda. Üzerime giyecek kıyafet bulamadığımda.

13 Eylül 2003
Bu tarihte öğrendim ağlamayı. Kardeşimi tekrar göremeyeceğimi anladığımda. Güçsüzlüğümü ortaya çıkardı ağlamak belki fakat ben boğuldum güçsüzlüğün sularında.

13 Eylül 2003
Ben bu tarihten sonra dik durmayı öğrendim. İnsanlar beni uyuyorken ayaklarıyla teptiklerinde. Ağladığım o gün bana güldüklerinde. Bazılarının bana acıdığını duyduğumda. Çöplerin içinde yiyecek tek lokma ekmek aradığımda. Sokak kedilerini kendime arkadaş bellediğimde.

Hayatımın miladı olan o tarih, hayatımın dönüm noktası. Hayatımı ayıran ince çizgi. Damla ile Sanem'i ayıran tek ve görünmez çizgi.

()

Yöneticimizde dosyamın olduğundan adım kadar eminim. Eğer kendisinden istersem biliyorum ki dosya elime geçmeyecek. 'Temsilciler aynı zamanda eğitmenlerdir. Ve adayların dosyası adayların kendilerine dahi verilemez. '
O yüzden o dosyayı kendim almalıyım.

Saat gece üç suları. Bu saatte sadece güvenlikler uyanık kalır.- Sözde güvenliğimizi korumak için.- Normalde asla bu binaya bu saatte giremezdim. Kapıdaki güvenlikçinin uyuklaması benim için büyük şanstı. Asıl işin zor kısmı şimdi başlıyor. Kapıyı açmalı ve dosyayı bulmalıyım. Gömleğimin koluna geçirdiğim tel tokayı aldım elime. Bir yönetici her zaman odasını kilitli tutmalıydı. Dosyalarının başka birinin eline geçmesi onu halkına karşı küçük düşürürdü. Bir yönetici asla bu riski almazdı, almamalıydı.

Kilit yerine tel tokanın ucunu yavaşça yerleştirdim. Tokayı birkaç kere oynattığımda kilit sesini duydum ve kapı açıldı. Asıl güvenliği odaların kapılarında kullanmaları lazımdı.

Karanlıktan dolayı göremediğim oda neyse ki ezberimdeydi. Kapının tam karşısında çalışma masası vardı. Masanın sağ tarafında kahverengi koltuk. Sol tarafta birbiri ardına sıralanmış dolaplar. Altta tam tamına on iki tane dolap vardı. Üst tarafta ise on tane dolap mevcuttu. Alt dolaplarla üst dolaplar arasında bulunan boşluk, üst dolaplara erişimi kolaylaştırırdı. Dolapların rengi de kahverengiydi. Genel olarak kahverengiye boğulmuş bu odada işim fazla uzun sürmezdi.

Telefonumun fenerini hafifçe açtım ve alt tarafta olan dolapları kurcalamaya başladım. Bir saat, iki saat, üç saat derken benim gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. Sabahta olmuştu ve benim işim düşündüğümden daha uzun ve yorucu geçmişti. Yakalanmadan buradan çıkmam lazımdı.

Ama benim buradan çıkacak halim yoktu. Ayaklarım, ayakta durmaktan uyuşmuştu. Zar zor yürüyordum. Gözlerim ise fener ışığında yazı okumaktan bulanık görmeye başlamıştı bile.

Burada uyusam en fazla ne olabilirdi ki? Kendimi zar zor kahverengi deri koltuğa attım ve bedenimi uykuya teslim ettim. Sonuçlarına şimdiden razı gelerek.

Üstüme birinin örtü örttüğünü hissettiğimde gözlerimi araladım.
"Uyuyunuz küçük hanım. Uyanınca bol bol konuşacağız." Uykum her şeyden önce geldiği için gözlerimi hemen geri kapattım. Uykumu almazsam eğer benimle sağlıklı bir şekilde konuşamazdı ne de olsa. O da bunu bildiğinden bana 'Uyuyunuz küçük hanım. Uyanınca bol bol konuşacağız' demişti. Ben de seve seve kabul ettim.

Gözlerimi açtığımda hala aynı odada olduğumu fark ettim. Dosyalar hala yerdeydi. Kapatmadığım dolap kapakları da hiçbir şekilde ellenmemişti.
"Sonunda küçük hanım. Saat kaç oldu haberin var mı?" Hayır anlamında başımı salladım. "Öğlen üç." Gerçekten fazla yorulmuş olmalıydım. Sabah altıdan öğlen üçe kadar... "Dosyalarla fazla zaman geçirmişsiniz istediğiniz dosyayı bulabildiniz mi bari ?"

"Hayır."

"Küçük hanım?"

Soracağı soruyu az çok tahmin edebiliyordum.

"Neden odama girip dosyaları karıştırdınız?"

"Kendi dosyamı bulmam lazımdı."

"Neden?"

Sadece sustum.

"Eğitmenler aynı zamanda temsilcilerdir. Ve adayların dosyası adayların kendilerine dahi verilemez. Kuralı unuttunuz mu küçük hanım?"

"Hayır, aslında sizin bana dosyayı vermeyeceğinizi bildiğimden kendim almak istedim fakat eğittiğiniz avukatların dosyalarının burada olabileceğini düşünmek büyük hataydı."

"Neden o dosyaya ihtiyaç duydunuz?"

Yine sustum.

"Daha fazla susarsanız sizi cezalandırmak mecburiyetinde kalacağım."

"Ben sadece..."

"Siz ne küçük hanım?"

"Dosya var çok tanıdık. Her okuduğumda kendimi buluyorum sanki ve o dosya bana, ben Ekin'im diyormuş gibi hissediyorum."

"Daha açık konuşun küçük hanım."

"Gelen adaylardan adsız olanla geçmişimiz neredeyse aynı. Eğer tahmin ettiğim gibi o Ekin ise..."

"Hem fiziksel özellikleriniz hem de kişilik özellikleriniz benziyor değil mi?"

Gözümden bir damla yaş aktı. "E-evet."

"Bu kadar çabuk fark edeceğinizi düşünmemiştim."

"Yani o Ekin mi?"

Masanın üstünde ki dosyayı bana uzattı.

"Dediğin gibi geçmişiniz benziyor değil aynı. Anneniz, babanız, eviniz...Yine de kanıtlama gereği duyuyorsanız açın bir de kendi dosyanızı okuyun."

"Yani o aslında Ekin. Siz de söylediniz. O Ekin dediniz."

"Evet, tam da öyle dedim."

Ekin yaşıyordu. Bir gün onu bulacağımdan hep ümitliydim. Ve ümidim beni yanıltmamıştı. Kardeşim yaşıyordu.

Yüreğimdeki ateş parçası alev alev yakıyordu bedenimi şimdi. Küle dönüşecek olsam bile istemiyordum bir damla su.

Mutluluk misafir ediyordu evine beni. İkram ediyordu huzuru. Ayırıyorum yarısını. Ekin'e, kardeşime.

Onu yeniden görmenin, tanımanın sevinci vardı içimde azizim. Fakat azizim zaman ikimizden de çok şey alıp götürmüştü.

"Küçük hanım mutluluğunuzu bölüyorum ama dün gece odamı nasıl dağıttıysanız bu gece de aynı şekilde toplamalısınız."

"Kuralı çiğnediniz."

Tebessüm etti. "Mutluluğunuz için küçük hanım."

Güldüm. "Güvenlikleri değiştirmeniz lazım, fazla uykucular."

Başını boynuna doğru yaslayarak kahkaha attı. "İlk önce kilitler."

KUKLA ÇARŞISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin