Anayasa, bugüne kadar yirmi bir kez değişikliğe uğradı. Anayasa'da 7 kısım, 177 madde ve 16 geçici madde bulunuyordu.
Yasalar değişti, insan beyni kısırlaştı.
178, 179, 180 ana yasaya göre, tecavüz suç sayılmacaktı.
Mariana doğdu.
Kadınların çalışma...
Öncelikle herkese merhaba, kitap boyunca geçen tüm kurum ve kuruluşlar hayal ürünüdür!
Bu kurgu olumsuz tüm ögeleri içine almaktadır. Hassas veya yaşı küçük okuyucularımın okumasını önermiyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm şarkıları;
Krobak - Broken James arthur - Train wreck Duman - Gözleri kanlı
Önüme konulan suda bile boğmam istendi. Yediğim yemekten, şüphelenmem şart koşuldu. Koynuma bırakılan bıçak daima göğsüme güven duygusunu aşılamalıydı.
Akan kan, Koynumdan çekilen bıçak hangisi daha derindi?
Derinlik neydi?
Küçük bir kız çocuğu silüeiti damarlarımdan akan kanın saydam yüzüne yansıdı. Önüme düşen yansımada dizlerinin üstüne çökmüş, siyah saçları önüne doğru saçılmış ve ellerinde ki kanı gri asfaltta temizlemeye çalışan bir kız çocuğu vardı.
Ah çocuk o zift kan silinerek temizlenirmiydi sanıyorsun?
İki beden, oyulan gözler, kesilen boyunlar, koparılan parmaklar.
İki cesedin ortasına yığılan beynim, yarabandından sızan bir uğultu. Kalbimin üzerine bırakılan müzik kutusu parçalara ayrılmıştı, benim müzik kutum artık paramparçaydı.
Babam adam yerdeydi, Feridun Gökçen'in kanlı bedeni sürüklenip yatağın üstüne atılmıştı. Çıplak ayağıma zincirler bağlanmışçasına hareketsizdim yüzümde ki maskeyi koparırcasına yere fırlattım. Dudaklarım dişlerimin arasında ki harbine devam ediyor, beyaz maskeye bulaşan kızıllık gözlerimde ki yangınları alevlendiriyordu.
Kanlar yerlerdeydi, kanlar zihinlere sıçramıştı. Yavaşça babam adamın koparılan parmaklarının yanında oturdum. Babam adamın soluk borusundan kan boşalıyor, gözleriyse bomboştu.
Vahşiliğimle vurulmuştum.
-Geçmiş
Elimde ki deri çantayı duvarın kenarı indirdim. Belimin üzerinde olan küçük çantaya yerleştirdiğim çakı ile öylece yeni avımı bekliyor, kulağıma üflenen kötülük ile nefretimi diri tutuyordum.
Acımak mı?
-Yoktu.
Binadan çıkan adam hâla beni görmemişti fakat bende beni görsün diye uğraşmıyordum. Üzerimde ki siyah tulum sıvıyı çekmiyor, aynı zamanda kanıt veya bulgu tespitinde beni ele vermiyordu. Hafifçe eğilerek deri çantamın içinden uzun şeffaf eldivenlerimi çıkardım.
