Sadece soğuk bir kış günü deyip geçemezdim.İşte o gün...o gün gerçekten ürperticiydi.Yaprakların yere savruluşunun sesi gelebiliyordu.Camda iz bırakan su damlaları da vardı.Sanki buz yağıyor gibiydi.
Kapı çaldı ;"Kim o?" "Lütfen kapıyı açar mısınız?" Ben de kapıyı açacaktım ama iki tane tereddüt'üm vardı.Birincisi; bu saatte ve benim evimin kapısında ne işi vardı ki? İkincisi de onca ev varken neden benim evim? Kapıyı açtım. "Merhaba" "Merhaba..." "Buyurun kapıda kaldınız." dedim. "Beni evinize aldığınız için teşekkür ediyorum.Bu arada adım Açelya sizin adınız nedir?" "Güneş" dedim.
Bu kız neredeyse benim yaşlarımdaydı.Galiba havaya bakmadan dışarıya çıkmış olmalı.İçimden gülmüştüm,çok şaşkın olmalı.Pembe eteği
,beyaz gömleği, gri hırkası ve beyaz tonlarındaki topuklu ayakkabıları giymişti.Galiba ben ona göre fazla sade görünüyordum .Ben de İspanyol paça siyah pantolonum, beyaz gömleğimi giymiştim ve saçlarım gergin toplanmıştı.Resmen düşüncelerimi modaya çevirmişim,ben de ona sordum "Galiba havaya bakmadan dışarı çıkmışsınız?" "Aslında pek öyle olmadı..." "Siz kaç yaşındasınız?" "Yirmi...Siz?" "Yirmi..." Şaşkına döndüm, benim yaşıma yakın olduğunu anlamıştım ama bu kadar da değildi. "Sizinle arkadaş olmayı çok isterim eğer sizde isterseniz." "Tabii ki" "Hem size moda hakkında biraz bilgi verebilirim, ben size telefonumun numarasını vereyim." Sonra onun adını Açelya Arkadaşım diye kaydettim, hem çok iyi anlaşmıştık o gün benim evimde kaldı. "Açelya benim ev arkadaşım olurmusun?" "Evet, olurum." o günü beraber geçirdik. Sanki kardeşim gibiydi...
-Sabah oldu, Hadi uyan!
-5 dakika daha...
-Açelya hadi ama kalk.
Gerçekten de güzel bir gün geçirmiştik ve sabah olmuştu balkonumda ki çiçeklerinin kokusu eve kadar girmişti.Kahvaltımızı yapıyorduk.Açelya sordu; "Güneş, kahvaltımızı yaptıktan sonra beraber alışverişe gidelim mi?"
"Neden olmasın? Çok mutlu oldum, Güneş."
Hızlı hızlı kahvaltımızı yaptık.Çarşıda bir mağaza var.Çok güzel, bir kere gitmiştim.Yola çıktık ama dün benim evime neden geldiğini sormadım. "Açelya dün neden evime gelmiştin" "Aslında bunu sana söylemeyecektim.Ben senin evini rüyamda gördüm.İşte bu yüzden senin evine geldim.Aslında bir yandan korkmuştum.Çünkü evde kimin olduğunu bilmiyordum." "Ama nasıl olur.Rüyanda benim evimi gördün ve geldin." "Evet, inanılmaz geliyor,evet." Sohbet ederek mağazaya ulaştık.Mağaza zaten evime yakınmış yürüyerek gittik.
"Güneş, sana pembe çok yakışır.pembe tişört ve beyaz uzun bir etek alalım sana...İşte bak şunlar olur.Ben elbiselere bakacağım." Ben açelyanın dediği elbiseleri giyince üzerime çok yakıştı.Ama havaya uygun değildi.Açelya bu düşündüğümü tahmin etti."Merak etme hırka da alırız.sonra sen bir ara terziye gidip tişörtle hırkayı birbirine birleştirirsin." dedi ve gülümsedi. Galiba benim fazla sorumluluğuma gülmüştü.O da kendine elbise beğenmişti.Turkuaz bir elbise, yakası da vardı.Yakası da pembeydi elbisenin kolunu dantel yapmışlardı.Açelya'yla hiç benzemiyorduk ama çok iyi anlaşıyorduk.Bunun nedenini hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Düşler hikayesi
Novela Juvenilher birimizin düşleri ve hayalleri vardır.İşte ben burda bunu anlatıyorum.Ama hayallerini gerçekleştirecekleri düşler... En güzel anlarımız en kısa dakikalara dahildir. -Matmazel- Çocukları benzetirim ağaçlar sus...