Arkadaşlar öncelikle hepinize teşekkür ediyorum ve özür diliyorum biraz geç oldu farkındayım ama vaktim olmadığı için yazamadım beni anlarsınız umarım bundan sonra ki bölümleri geçiktirmeden yazmaya çalışacağım. Yorumlarınızdan, oylarınızdan dolayı ve en önemlisi tavsiyelerinizden dolayı teşekkür ederim. Hepinizin dediklerine dikkat ederek yazdım umarım işe yaramıştır. :) iyi okumalar...
Sadece 1 gün kalmıştı. Yarındı. Doğum günüme, ama ben ne doğum günü kutlamak istiyordum, ne hediye istiyordum. Doğum günümü kutlasam da olurdu kutlamasam da. Sevdiklerim yanımda olmayınca doğum günü kutlamanın bir anlamı olmazdı ki. Bu doğum günümde Utku'nun yanımda olmasını çok istiyordum ama ona sorduğumda bu seferlik beni affet demişti. Acaba onun doğum günü olsaydı ben gider miydim diye düşünüyordum ki giderdim de ama onunla tanıştığımızda doğum günü çoktan geçmişti. Ben onun doğum gününe gitmek için her şeyi yapardım ama o bana "bu seferlik affet" demişti. Çok kırılmıştım ama belli edemezdim onun kalbini kıramazdım. Gelecek diye bir şey yok hem, gelseydi iyi olurdu sadece. Doğum günümde Utku olmayacağı için hiç istemiyordum doğum günü kutlamak ama arkadaşlarım ısrar ediyordu. O yüzden sadece kafede oturup mum üflicektim ve pastayı kesicektim sıradan şeyler. Mum üflerken dilek tutacaktım ama o dileğin kabul olması için çok geç olacaktı. Utku olmadıktan sonra dilek ne işe yarar, mutlu olmam ne işe yarardı ki. Ben neredeyse hep doğum günümü bekliyordum, gün sayıyordum çünkü Utku'nun doğum günüme gelebilme şansı vardı bana belki doğum gününde yanında olurum demişti. O günden beli gün tutmaya başlamıştım ama görüyorum ki hepsi boşunaymış.
Otobüs durağında oturmuş otobüsü beklerken bunları düşünüyordum. Utku'nun dün dediği kelime hafızamda yankı yapıyor, tekrar tekrar beynimin içinde dönüyordu sesi. Artık alışmıştım ben hayallerimin gerçek olmayacağına, kurduğum her hayal hep mutsuz sonla bitiyordu hiç mutlu sonu olmamıştı hayallerimin hepsi suya düşmüştü. Hepsi batmış dibe çakılmıştı bende hayallerim gibi gittikçe yere çakılıyordum dibe iniyordum en önemlisi yüzme bilmiyordum. Kurtulamazdım da.
Yanağımın ıslandığını fark edince göz yaşımı silip kendime gelmeye çalıştım. Ne kadar çabalasam geri boşlukta buluyordum kendimi. Düşüncelerimde boğuluyordum ve beni kurtaracak tek kişi vardı ama yanımda değildi. Otobüsün gelmesiyle yerimden kalktım ve otobüse binmek için yürümeye devam ettim.
Yerime oturduğumda telefonuma baktım bildirim çubuğunu aşağı çektim ve 2 cevapsız arama vardı. İkisinde de Sinan aramıştı. Eve gittiğimde arardım onu dedim. Mesaj gelmiş mi diye bakmak için mobil veriyi açmıştım 2 dakika bekledikten sonra mesajlar teker teker geliyordu. Olduğundan fazla mesaj geliyordu, telefon titremekten kafayı yiyecekti. Whatsapp'a bakınca bizimkilerin grup açtığını fark ettim. Bu da neyin nesiydi ? Tabii ya doğum günü işini konuşuyorlardı. 1 haftadır dillerinden düşürmemişlerdi. Gruba cevap yazmadan Sinan'ın attığı mesaja baktım.
"Nerdesin Ezgi. Gelsene gruba plan yapıcaz."demişti. Artık bıkmıştım bunların planlarından da konuşmalarından da. Aslında her şeyden bıkmıştım ben hiçbir şey istemiyordum, o an ki halimle gruba"ben doğum günü kutlamak istemiyorum" yazdım ve gönderdim.
Tabii ki dediğim şeyin işe yaramayacağını biliyordum kimse bana neyin var diye sormadığı için kendi bildiklerini yapıp bana ısrar edeceklerdi ve ne kadar istemesem de sussunlar yeter deyip dediklerini kabul edecektim. Mobil veriyi kapattıktan sonra yola odaklandım. O kadar insan vardı ki dışarıdan kimsenin derdi olduğu belli olmuyordu ama içlerinde fırtınalar kopuyordu belki de. Hepsinin ayrı ayrı sorunları, ayrı ayrı sıkıntıları, geçinme dertleri. Daha bir çok sebep. Derdi olmayan insan yoktur zaten.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sanal Hikayesi
Novela JuvenilBir Selam Bir Cevap Bir Dost İşte bunlar benim önemli cümlelerim çünkü hepsi Utku.