Bize sesini yükselten simaya doğru iki adım attığıma sinir fonksiyonlarım tamamen etkim altından çıkmıştı.
"Buyrun? Akel ben. I'm Akel. My name is Akel. Anlamıştır sanırım fındık beynin."
Elleriyle kum rengi dağınık saçlarını sanki düzeltiyormuşcasına arkaya atıp eliyle bana yeltenmeye çalışırken sözünü ve hareketlerini kestim.
"Ben Akel olduğuma göre, o da Buğlem. Evet bekliyoruz. Sanırım sınıfça!"
Buğlem yanıma yaklaşıp, kolunu omzuma atıp çenesini ovmaya başladığında, dışarıdan adeta iki kişilik bir çete gibi göründüğümüzün farkındaydım.
"Sesimi yükselttiğim için özür dilerim. Sadece sınıf ortamında duyamayacağınızı varsayarak yaptım bunu. Okula yeni geldim ve son sınıftayım..."
"Hayat hikayeni anlatmayı kes! Ne oldu?"
"Müdür."
"Ne olmuş müdüre?"
"Sizi odasına çağırıyor."
Olamaz. Lise hayatım boyunca üçüncü kez disiplin suçu yemek hem benim hemde başımdaki varlık için şok etkisi yaratırdı. Üstelik onun üstünde piskolojikmen olmasına rağmen, yapacakları sonucu fiziksel şoka girmem mümkündü. Sanırım bugünlük atar ve 'bad girl' görünümü bitmeliydi.
"Haber verdiğin için teşekkür ederim. Tepkim için üzgünüm."
"Sorun değil minik."
Bana minik demişti. "Minik". Bana. Hemde bir üst sınıfta olmasına rağmen. Üstelik bal rengi gözünü kırpıp yanağımdan makas almıştı. Allah'ım uzak tut şunları benden. Ne olur!
Buğlem'le tek kelime etmeden müdürün kapısına kadar gelmiştik.
"Girecek miyiz?"
Sorusunun saçma olduğunu anladıktan sonra kapıya vurdu.
"Bilmem, kapı açılmadı. Hâla bir şansımız var."
"Saçmalama Akel."
Birbirimize gülümseyip kapıdan içeriye girdiğimizde karşılaştığımız manzara hiç de şaşırtıcı değildi.
"İşte bu. Bana sürtük diyen kız bu."
"Lafımı geri aldığımı söyleyemem be güzelim."
Buğlem yeterince atarlı ergen triplerindeyken lafa atlamazsam rahat edemezdim.
"Yalan mı söylüyor?"
"Heh! Bir bu eksikti. Sende diyorsun yani? Bir disiplin suçu daha tuzu biberi olur karnenin."
Tuna elleriyle utanmış gibi bir yüz ifadesiyle mimik yapmaya çalışırken;
"Aslında bende aksini düşünmemiştim Öykü."dedi.
Buğlem'e göz kırpıp odadan cool bir şekilde çıktı. Buğlem de arkasından koşarak çıktı. En sona ben kalmıştım sanırım.
"İyi dersler müdürüm. Sana da 'sürtük'."
Kimsenin ne diyeceğini dikkate almadan odadan çıktım.
"Sende çık artık dersine git. Herkesin deyimiyle 'sürtük'."
Ben çıktıktan sonra canım müdürümün tavırı çok hoşuma gitmişti. Hızlı hızlı yirmi cm topuklularıyla yürümeye çalışan Öykü son bir kez arkasını dönüp baktı ve gözden kayboldu.
Sınıfa çıkıp kitaplarımı aldıktan sonra çıkış kapısına doğru yöneldim. Kapıdan tam çıktığımda sağ tarafımdaki iki insana takılı kalmıştım. Eğer ikisini de tanımasam sevgili denebilecek tarzda iki insan.
"Hi guys!"
Muhteşem ingilizceme bayılıyorum.
"Vaov. Hi crazy girl!"
"Tuna uğraşamayacağım şimdi sizinle. Dışarıdan bakınca çok doğru bi tarzda durmuyorsunuz. Haberiniz olsun."
"Akel saçmalama ya. Sadece konuşuyorduk hem..."
Tuna yine Buğlem'in sözünü kesmişti.
"Evet sadece konuşuyorduk!"
Anlamsızca trip atıp hızlı adımlarla arabasına doğru ilerliyordu. Filmlerdeki gibi arkasından koşup 'Hey dostum üzgünüm!' demiyecektim tabi. Buğlem'in gözlerinin dolduğunu farketmem biraz geç olmuştu sanırım.
"Ne oluyor burada? Anlatacak mısın?"
"Gidelim."
"Anlatmadan bir yere gitmiyoruz!"
"Akel film satan yer yirmi dakika sonra kapanacak. Eğer annen yokken mutlu olmak istiyorsan ben cümlemi bitirmeden yürü."
...
Film satan yerin önüne gelmiştik ve yol boyunca ikimizde tek kelime etmemiştik. Sadece yürümüştük ve dükkan kapalıydı.
"Geç kaldık sanırım."
"Olsun, eğlenmek için birbirimize yeteriz."
Sokağın ortasında adeta hayvan gibi Buğlem'in üstüne atlayıp sarılmaya çalışmam pek umrunda olmamıştı.
"Akel bunu yarın yapalım.Hem okula da gitmeyiz sabah erkenden gelirim. Filmide alırım ben."
"Buğlem saçmalıyosun! Neyin var senin ya? Tuna o hareketi yaptığından beri tek kelimen mantıklı değil farkında mısın?"
"Akel bana Tuna deme!"
"Eğer anlatmamaya devam edeceksen demeyeceğim zaten. Hemde hiçbir şey."
Boynuma sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında kalbimi biri on yerinden testereyle kesiyormuş gibi hissediyordum. Onun karşısında ağlayamazdım. Çünkü ben onun gözünde güçlüydüm. Çünkü o benim en yakınımdı ve ona "Stay Strong" demeyi ben öğretmiştim.
Kaldırıma oturup başını ellerinin arasına alıp gözyaşını sildikten sonra konuşmaya başladı.
"Tuna..."
"Evet Tuna, ne olmuş ona?"
"Onun üç sene sınıfta kaldığını biliyorsun değil mi? Yani okuldakilerin neden ona hormonlu dediğini? Üniversite 2. Sınıfa gitmesi gerektiğini?"
"Evet sınıfa ilk geldiğinde şakayla karışık söylemişti bir şeyler."
"Akel o benim abim. Hemde öz abim. Aynı anne aynı baba."
"Soyadınızın aynı olması şaşırılacak bir şey değilmiş sanırım. Evlenebileceğinizi düşünmüştüm bi ara."
"Dalga geçmeyi kes. Daha okula başlamadan eğitimi için yurt dışına göndermiş onu babam. Orada okumuş bir ailenin yanında kalmış. Sonra buraya gelmiş. Daha üç yaşındaki halini gördüğü kız kardeşini görmek için ise bizim sınıfa kaydolmuş. Üç yıl geriden başlamış. Benim için."
"Nasıl ya bir dakika? Öykü'yü kıskanman, hep beraber kantine çıkmanız bu yüzden mi yani? Benim neden şimdi haberim oluyor Buğlem!"
"Evet o yüzden. Ben de bir haftadır biliyorum. Sana söylemediğim için atar yaptı bugün. Daha içimde kavrayamamışken bu olayı, sana söyleyemezdim.Akel o beni mutlu ediyor. Hemde çok."
"Şimdi bunların hepsini unut ve eve gidip uyu olur mu? Seni çok seviyorum."
Boynuma sarılıp göz yaşlarını sildikten sonra iç açıcı gülümsemesiyle birlikte ilerlemeye başladı. Bende arkamı dönüp ilerideki evime yürüyordum. Kafamda onlarca soruyla.
...
Eve ilk geldiğimde üstümdekilerden kurtulup rahat bir şeyler giydim. Sonra kahve yaptım. Telefonum ve kulaklığımla salondaki koltuğa yerleştim. Cem Adrian dinlerken kafamdaki sorulara cevap vermek pek mümkün olmuyordu. Müziğin ritmine öyle kapılıyordum ki... Ta ki uyuyakalana kadar.
...
Sabahın köründe telefonumun alarmıyla uyanmak can sıkıcı olsada hemen kalkıp üstümdekile değiştirdim. Sonra günlük işlerimi hallettim ve telefonu elime alıp Buğlem'e mesaj attım.
"Günaydın aşqw. Şimdi kalkıyosun ve hazırlanıp bize geliyosun. Yarım saate burada olmazsan gelip alırım. Kahvaltıda omlet var bekleme istersen."
Mesajı attıktan sonra telefonu masanın üzerine bırakıp omleti yapmak için mutfağa geçtim.
Dolabı açtığımda omlet için gerekli yeteri kadar yumurta olmadığını gördüm. İlk defa üşenmeden bakkala gidip yumurta alacaktım. İlk defa!
Saçımı salaş bir şekilde topuz yapıp bakkala doğru yürüdüm. Bu bakkalın önüne geldiğimde içerideki konuşmaları dinlemeden içeri girmiyorum.
"Lan az önce geçen arabayı gördün mü? Siyah fişek gibi son model BMW oğlum!"
Endişelenecek bir şey olmadığını anladığımda girip yumurtayı aldım ve eve doğru yürümeye başladım. Ev haliyle sokakta dolaştığım pek görülmemiştir.
Yaklaşık 10 metreden evimizin önündeki BMW'yi görebiliyordum. Adımlarımı daha hızlandırıp merakla binaya girdim. Asansöre binip bizim katta durdum. Kapı açıldığında gördüğüm manzara için bir bardak soğuk su içmem gerekiyordu. Tuna ve 'kardeşi' Buğlem karşımda duruyordu.
"Lüks aracın sahibi siz olmalısınız beyefendi."
"Ah evet madam. Babam sağolsun."
Ufak gülüşmelerden sonra anahtarla kapıyı açtım ve benden önce ikiside hızlı hızlı içeriye girdiler. Kendilerini salondaki puf koltuğa atıp yayıldılar.
"Evin düşündüğümden daha güzel. Muhteşem. Tasarımı kime ait?"
Tuna'nın sorusu karşısında eskileri hatırlamak çok hoşuma gitti denilemezdi.
"Babam seçmişti."
"Zevkli bir baban var şanslısın."
"Teşekkürler. Öyleydim."
Buğlem evi sanki daha önce hiç gelmemiş gibi incelerken önüne geçip izlemesini durdurdum.
"Şimdi kurt gibi aç karınlarınızı doyurmam lazım. Omlet yapmaya kim yardım edecek bakalım?"
Neşeyle sorduğum soru karşısında Tuna karnını ovuşturup iyice koltuğa yayıldı, bir de kumandayı eline aldı tam oldu. Buğlem de benden önce mutfağa koştu.
"Malzemeler nerede gülüm?"
"Ahahah kro kro konuşma. Ayrıca omlet benim işim canım."
"Yaa hayır bende istiyorum!"
"Tamam tamam beraber."
Gülüşmelerden sonra işbirliğiyle sofrayı hazırlamaya koyulduk.
Ben şekilleri veriyordum o da pişiriyordu. Son olarak masayıda düzenlerken Tuna'nın cırtlak sesi kulaklarımı mahvetti.
"Kapı çalıyor ben bakarııım!"
Yeni bir bölümle merhabaa^^ Bu bölümde Tuna'nın kimsenin beklemediği bir karakter olduğu ortaya çıktı. Daha beklenmedik birçok olay ilerki bölümlerde karşınızda. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizi seviyorum :3 ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RANDOM
Teen FictionPerdenin arasından sızan ışığın gözlerimi kamaştırmasının yanında annemin "Akel kalk artık! Okulun son haftasında bari geç kalma." sözleri kulağımda yankılanıyordu. Ben asıl bu zamanda geç kalınabileceğini düşünsemde annem yönetiyordu beni. Diğer in...